Bir ansiklopedi dolusu bilgiyi tek bir cümleye sığdıran deyim ve atasözlerimiz vardır bizim.
Bunlardan birisi de “Eşeğini dövemeyen semerini döver” atasözüdür.
‘Kendisinden güçlü olan bir kişiye diş geçiremeyen, ona bir şey yapamayan biri, o güçlü kişinin yakınlarına veya malına zarar verir’ anlamındadır.
İşte bizim terörle mücadelemiz de buna benziyor.
Yıllardır terörist öldürüyor ama kim olduğunu bildiğimiz halde sahibine dokunamıyoruz.
Her şehit cenazesinden sonra sloganlar atıyor, terörü lanetliyor ama terörün hamisine, terörün sahibine yan bile bakamıyoruz.
Ha, haklarını yemeyelim, seçim dönemi mitinglerde bazen gaza gelip kükrüyorlar. Mesela eski bakan soylu gibi “Ey ABD'nin başkanı Biden, sana sesleniyoruz, o kirli ellerini bu coğrafyadan çek” diye milleti gaza getirebiliyorlar.
Ama bu resmi ilişkilere ve resmi görüşmelere hiç yansımıyor, ABD halen hükümetimiz tarafından stratejik ortak, dost, müttefik ülke muamelesi görüyor.
Dostluğu çekip alalım, onlarla dost olmamız mümkün değil ama Türkiye bu yönetimi ile ABD’nin müttefiki ve stratejik ortağıdır.
BOP konusunda beraber hareket ediyoruz mesela ortağımızla…
Bilmem ne baharları ile komşularımızı işgal etmesini destekliyoruz…
Saddam’ın, Kaddafi’nin devrilip öldürülmesine birlikte seviniyor, Rusya destekli Suriye’nin bir türlü ele geçirilememiş olmasına birlikte üzülüyoruz.
Irak’ı işgal eden ABD askerlerinin, işlerini bitirip bir an önce sağ salim ülkelerine dönmeleri için dua edecek kadar iyi bir müttefik ve stratejik ortağız biz…
Ama konu PKK olunca, iş bize yönelik terör olunca, ‘sevgili müttefikim niye böyle yapıyorsun, bu bizim ilişkilerimize yakışıyor mu’ diyemiyoruz.
İşte bunu diyemiyorsanız, bu ilişkinin stratejik ortaklık ile, müttefiklik ile hiç alakası yoktur. Bu ilişki ağa maraba ilişkisinden ibarettir, birbirimizi kandırmayalım.
Şu semer döverek kahramanlık taslamayı da bırakalım, eşeğe gereken dersi verelim artık.
Konu PKK ise burada ilk eşek ABD’dir.
Hayatlarında bir güvenlik makalesi bile okumadığını itiraf edip ABD’nin BOP doğrultusunda hedef ülke haline getirdiği Türkiye’yi yönetenler, dost-düşman kavramını anlamaktan bile acizler. Bilemem, belki de anlıyor ama esaretin bedelini ödüyorlardır. Ama bu bedeli bu millete ödetmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.
Şurası muhakkak ki; Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra PKK, ABD’nin himayesine girdi. Bu gayet normal çünkü PKK terör örgütünün amacı ile ABD Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) amaçları örtüşüyor.
Nitekim, Türkiye topraklarında devlet kurma hayalini gerçekleştiremeyen bölücü örgüt, BOP sayesinde parçalanan komşu ülkelerde devletçikler oluşturdu, sınır komşumuz oldu.
Semerini döverek milletin gazını aldığımız eşeklerden bir diğeri de Rusya…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; “Rusya güvenilir bir dost, hedefimiz 100 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşmak” dediği Rusya…
O Rusya da hakimiyeti altındaki Suriye topraklarında, hain PKK terörünün semirmesine izin veriyor, bununla kalmıyor, teröristleri bizden koruyor. Suriye kaynaklı terör tehdidine rağmen teröristlere dokunmamıza dahi izin vermiyor.
Peki biz neden hala semer dövmeye devam ediyoruz?
Neden sözde dost ve müttefik bu eşekleri uyaramıyoruz?
Bizim elimizi kolumuzu bağlayan ne?
Biz neden dış politikada bu kadar bağımlı hareket ediyoruz?
Ve bizi bağlayan ne?
Bu konuda ‘dut yemiş bülbül neden ötemez’ başlıklı ve konulu bir yazım var. Dileyen internetten bulup okusun.
Bütün bu soruların cevabı da bizim dut yememiz zaten.
İşte o elimizi kolumuzu bağlayan sebep de bu; dut yememiz…
Nasıl bir dut yedilerse artık, bu eşeklerle ilişkilerinde gerçeğe göre konumlanamıyor, bu eşeklerin teröre açık desteklerine rağmen ilişkileri gözden geçirmeyi bile düşünemiyorlar.
Şimdi, neredeyse 20 gün içinde yaşadığımız iki korkunç terör ve bu terörün ülkemizde yarattığı infialden sonra, eşeği dövmek için yapılması gerekenler bellidir;
1) TBMM İsveç’in NATO üyeliğini reddetmek.
2) Kürecik Radarını kapatıp İncirlik uçuşlarını durdurmak.
3) Şu BOP denilen emperyalist projeyi en azından bizim taraftan askıya alıp, derhal başta Suriye olmak üzere Irak, İran, Mısır gibi ülkelerle ilişkilerimizi normalleştirmek…
Tabi bu ülkeyi yönetenlerin eşeği dövmeye, en azından kulağını çekmeye cesaretleri varsa…