Sevgili okurlar,

Bu yazımı da sizler için, Arifiye-İstanbul yolculuğum sırasında yazdım.

Arkadaşım, spor yazarı kardeşim, futbolcu ve hakem camaiasından sevgili Nazım Aktürk ile İstanbul’a yolculuk yaptık..

Nazım usta bu, artık “ekonomik düşünmeyi” keşfetmiş!

Cebindeki 65 Yaş kartı ile otogara gelmek için bindiğimiz Arifiye-Otogar minibüsünde kartını bastı ve bana “ sen paranı ver” diyerek hava attı..

Neyse, otogara geldik, doğru SEV otobüs ofisine yürüdü..

“Bizim çok paramız yok! SEV 200 TL’ye yolcu taşıyor”diyerek, biletleri buradan aldık..

Gazetelerimizi almayı unutmadık ve bir çay içimi sonrası

İki ve üç numaralı koltuklara kurulduk..

Şoförümüz Sezgin Bey, hayıflanarak, su ve kolonyağı servisi yaptı..

Öfkesini belli etmiyordu ama muavini gelmemişti!

Durumu anlamamak olur mu?

“Üzülme kaptanım, biz ne güne duruyoruz”diyerek, onu rahatlattık..

Nazım kardeşim, satın aldığım yerel gazeteleri beğenmedi..

Haklıydı!?

Zira gazeteler içinde “Bizim Sakarya”gazetesi yoktu!

Hayıflanarak, “bunlar kağıt”diyerek tepkisini ortaya koydu..

Tam o sırada “Bizim Sakarya “ gazetesi sahibi Adnan Yüksel telefon etti.

Hoş beşten sonra gazetemizin otogarda bir aydır satılmadığını ilettim ve gereğini yapmasını istedim..

Hemen ardından sevgili gazeteci dostum Mansur Yılmaz’ın her sabah ki “günaydın” mesajı geldi..

Ne güzellik değil mi?

Kaptanımız Sezgin Bey, İzmit sonrası “Kuzey Marmara” otobanına direksiyon çevirdi..

Sevgili Nazım Aktürk kardeşim için bir ayrıcalıktı bu!

Zira bu yeni yoldan ilk defa gidiyordu..

“Ekonomik düşünce” içinde olan kardeşim içinde, Lüks keyifli bir yolculuk başlıyordu..

İzmit kuzeyi sisliydi.. Yolboyu ikaz ışıkları yanıp sönerken, görüş mesafeside seyir alanlarımızı iyice daraltıyordu..

Gazetelerde gündem belliydi..

“Cumhuriyet Bayramı ve 100.Yıl” etkinlikleri ike “Filistin, İsrail’in kaddar ve zalimliği, muhalefetin cılız sesi..” konuların başında geliyordu..

Sevgili Nazım kollarını bağladı ve gözlerini ileri dikti ve sessizliğe büründü..

Ben ise yazıyordum..Büyük bir imkan ya, cep telefonunda makalemi yazıyordum..

Nazım, sessizliğini bozdu ve Sözü kutlamlara getirdi..

Adapazarı’ndaki bayraklaşma ve minik yavrunun yükselen sesini paylaştı..

“Bayrak olduk Yusuf’um bayrak ve Atatürk, Cumhuriyet “ diyerek umut ışıklarından söz etti..

Cumhuriyet güvende ve emin ellerdeydi..

“Bu halk haricilere geçit vermez” demeyi ihmal etmedi..

Cumhuriyet’in 100.Yılını idrak etmek ne güzel!

Aklımda, Cumhuriyet’in 75.Yılı ve etkinlikleri..

Çok başkaydı hani, çok başka!!

Belçika’da, Türkiye’den uzakta 75.Yılı idrak etmek ha?

Anlatsam inanırmısınız?

Belçika’dan bir otobüs dolu sporcu gençleri İstanbul’a yolcu ettik..

İstanbul’da buluştu, gurbetci Türk çocukları..

Kimi Brüksel’den, kimi Berlin’den, kimi Londra’dan, kimi Viyana’dan gelerek, İstanbul’da hünerlerini sergiledi..

Bir hafta İstanbul, bir hafta Türkiye piangosu vurmuştu gençlerimize..

Bitti mi?

Biter mi?

Yetişkin ülke futbol karma takımları Köln’de “ 75. Yıl Atatürk ve Cumhuriyet” turnuvasında bir araya geldi..

Belçika Türk Spor Federasyonu (BTSF) Başkanı olarak işin başındaydık..

Arkadaşlarımız Recep Çırık, Mustafa Çeşmeli, Enver Arslan ve diğerleri ile Türk sporcu gençlerini bir çatı altında toplayarak, milli takıma kazandırmanın ilk adımlarını attık!..

Sonra halkımız için Brüksel merkez de ünlü akademisyen bilim adamlarımızın katılımı ile konferanslar düzenledik..

Milli değerlere, birlik ve beraberliğe dikkat çektik..

Bitti mi?

Biter mi?

Yine Brüksel’de Türklerin yoğun olarak yaşadığı Schaerbek Hal Salonunda, TRT sanatcılarının katılımı ile “75.Yıl ve Cumhuriyet”coşkusunu halkımız ile yaşadık..

Üzerimizde siyasetin baskısı yoktu..

Büyükelçisi, konsolosu, diplomatı, vatandaşı, “ Türkiye sevdasında” buluşmanın sevincini yaşadık..

Ne temiz, ne güzel günlerdi..

Şimdi o yaban ellerde, 100.Yıl adına neler yapılıyor ki?

“Al siyaset, ver siyaset”, gel de bunları sen seyret ve sabret!..

Kuzey Marmara oto yolundan, TEM oto yola geçtik..

Trafik yoğun!

Bizim Nazım, nasıl ekonomik düşünce içinde olmasın!?

Dayanamadı, eğildi kaptana sordu:

“Diğer firmalar kaça Harem’e yolcu taşıyor?”

250 TL.cevanı alınca, Nazım arkasına yaslandı ve bana bakarak,” Hocam kusura bakma hesap kitap devrideyiz..Senin gibi euroları bozdurup harcamıyoruz!”

Haklı mı haklıydı!

100.Yıla girerken, bu durum gözardı edilir mi?

Otobüsümüz Dudullu mevkiinde trafik kuyruğuna girdi..

Adım, adım İstanbul!

Çile bülbülüm çile!

İstanbul!

Son kitaplarımdan birkaçını Cağaloğlu’nda bir geleneğin temsilcisi Mehmet Fatih Varış,(Yerebatan caddesi 33E/ Cağaloğlu) Dostuma bıraktım..

Merak eden dostlarımız, okumayı sevenler,”Hakikatin Peşinde Bir Ömür” adlı kitabımızı burada bulabilirler..

İşte, 75. Yıldan, 100.Yıla izlenimler bunlar!

Yaşasın Cumhuriyet!

Yaşasın Atatürk düşüncesi!!

Yaratana şükür, bugünleride gördük..

Yarın mı?

Allah kerim!

Yusuf Cinal yazıyor,  1 Kasım 2023