Özgür Özel’in göreve geldikten sonra bence en etkili konuşmasını aktarmaya devam edelim.

Özel. Devlet yönetiminin geldiği noktayı eleştirirken trajikomik bir olayı aktardı.

İzmir’de bir uluslararası organizasyonda, 90 ülkeden robot tasarlayan, kod yazan çocukların yarışmasına Suriyeli yarışmacılar vize alamadıkları için katılamamışlar.

Özel olayı şöyle değerlendirdi:

“Dediler ki, Suriye gelemedi.” Niye? Üç çocuk ve bir öğretmen. Beyrut Büyükelçiliğimize -Suriye’de büyükelçilik yok- başvurmuşlar, ret almışlar.

Bir düşünün. O yaştaki çocuk, Suriye’den dört kişi, üç çocuk ve bir öğretmen, usulüne uygun vize istemiş, onları sokmamışsın. 4-5 milyon Suriyeli yalınayak girdi içeri, onlara da engel olamamışsın. Bu mu devlet yönetimi?

5 milyon Suriyeli sınırdan geliyor onlara gücün yetmiyor, üç tane vize isteyen çocuğa artistlik yapıyorsun. Türkiye Cumhuriyeti Devletini bu duruma düşürenler utansın, yazıklar olsun.”

Özgür Özel, etkili muhalefetin örneklerini de gösterdi, altın hesabımız AKP’nin kimyasını bozmuş diyerek devamının geleceğini aktardı;

“Emekli maaşları ve o konudaki altın hesabı AK Parti’nin kimyasını bozmuş.’ Bozsun. Hep sen mi milletin kimyasını bozacaksın?

Hesap şurada: Tayyip Bey’in geldiği gün, Sayın Erdoğan’ın geldiği gün en düşük memur maaşı 14,5 çeyrek altın alıyorken, şimdi 7,5 alıyor; 7 çeyrek altın kayıp.

En düşük emekli maaşı 8 çeyrek alırken, 2,5 çeyreğe düşmüş; her ay 5,5 çeyrek altın kayıp.

Asgari ücret 7 çeyrek alırken, 3’e düşmüş; her ay emekçiden 4 çeyrek altın kayıp.”

CHP lideri Özel, “Devlet Bey’e bir büyük sürprizim var” diyerek son grup toplantısında ekonomiyi öven ve kendisine sataşan Bahçeli’ye de cevap verdi;

“Ekonomide en kötüsü geride kaldı’ diyorlar. Nebati ‘Ekonomide kötüsü geride kaldı’ dediğinde enflasyon 49’du. Damat ‘En kötüsü geride kaldı’ dediğinde enflasyon yüzde 20’ydi.

Bu gördüğünüz 200 liralık banknot. Bu banknot çıktığı gün, 1 Ocak 2009 günü Erdoğan bu banknotu göstererek şöyle diyordu: ‘Para, tıpkı bayrak gibidir. Bir ülkenin gücünü, itibarını ve bağımsızlığını simgeler.’

Bu banknot çıktığı gün 132 dolar ediyordu, bugün 6 dolar etmiyor. 5 dolar 75 cent bu banknot. 132 dolar değerden 5 dolar 75 cente düştü.

2009’da 200 lira piyasadaki banknotların yüzde 5’iydi, bugün yüzde 82’si. Neredeyse bütün ekonomi tek bir banknot üzerinden dönüyor.

2009’da en çok satan mini fırın 200 liraydı, bir banknota alınabiliyordu. Aynı marka yerli mini fırın bugün 11 bin lira; 55 banknota satın alınabiliyor.

Yine bu 200 lira çıktığı gün 73 litre benzin alıyordu. Bugün 5 litre benzin alamıyor.

En hazini; bugün PTT’ye yolladım arkadaşları. ‘Resmi pul alın’ dedim. Biliyorsunuz en küçüğü resmi pul. Kaç lira biliyor musunuz? 175 lira. ‘Parayı pul ettiniz’ diyoruz ya atasözü. Atalar söyler, AK Parti yapar. Atalar söyler, Erdoğan yapar. Parayı pul ettiler; parayı pul…

Şimdi bir tane Devlet Bey hesabı yapalım. Bu da Devlet Bey’e hediyem olsun. Beni bugün çok güzel anmış, kulaklarım çınlamış, onun da kulakları çınlasın.

2009 yılı, Devlet Bey yerliliğe milliliğe önem veriyor. Bursa’da yerli bir firma, hepinizin bildiği bu araba 2009 yılında 26 bin liraydı. 26 bin lirayı, elimde tutuyorum bakın. Tam 1,3 deste.

130 tane 200 liraya bu arabayı alabiliyordunuz Devlet Bey.

Şimdi Devlet Bey, o yerli ve milli arabayı almak için (örnek paralardan yüksek bir kule oluşturarak) bak, al sana para kulesi.

Erdoğan ‘Para kulelerinin hesabını ver’ dedi, İstanbul’a bir il binası satın alacağız, güzel bir bina. Parasını ödeyeceğiz. Cümle alem biliyor ki Türkiye’de ‘Şu kadarını bankaya, bu kadarını elden vermezsen binayı satmam’ diyor. Biz partiyiz, ne vergi ile işimiz olur, ne başka şeyle. Elden verilen paraların görüntülerini adamın dükkanında, bürosunda sayarkenki görüntüyü seçime alet ettiler. Tayyip Bey sen şu para kulesinin hesabını ver.

Bir yerli araç bu para çıktığı gün 1,3 deste ile 26 bin liraya alınıyorken bugün 1 milyon 800 bin liraya 90 deste parayı bavulla götürmen lazım.”

Ve asgari ücret konusu da Özel’in gündemindeydi;

“Türkiye’de asgari ücret ücretlilerin yüzde 57’si. Almanya’da bu rakam yüzde 9. Bir sene kıdemi alan, asgari ücretten kopar. Bunun doğrusu budur. Bizim asgari ücret canavarı biraz daha büyüyerek yüzde 57’ye ulaşmış durumda.

Seçim öncesi ‘Asgari ücrete yılda üç ya da dört kez enflasyon iyileştirmesi yapacağız, zam yapacağız’ diyenler bir yıl boyunca asgari ücrete zam yapmadılar.

Şimdi de ‘Beklenti enflasyonunu verelim, gerçekleşeni değil’ diyorlar.

Sebep? ‘Asgari ücrete zam yaparsak enflasyonu düşüremeyiz.’ 11 aydır zam yapmıyorsun, enflasyon düşüyor mu?”