Sevgili okurlar,
Elbette Sakarya merkez ilçelerinde(Adapazarı, Erenler, Serdivan) olup bitenler kadar, ilçelerdeki gelişmeleri ve yansımaları da takip ederek, bu konuda görüş ve düşüncelerimizi paylaşıyoruz..
Mesela, Hendek İlçemizde, Hendek Lisesi’nin yıkılışı ile ilgili olarak ilçede yükselen tavır hepimizi yakından ilgilendirdi..
Halkın tepkisi, burada gerekenin yapılmasına vesile oldu...
Sakarya Valisi Çetin Oktay Kaldırım, olay el attı ve sorun şimdilik rafa kaldırıldı..
Fakat gal, gelelim, Akyazı’da, Akyazı Lisesi’nin yıkılışına neden bu kadar tepki gösterilmedi?
“Efendim okul hasarlı, fay hattındaki” mazeretler ötesinde, Akyazı CHP örgütü dışında pek sesi çıkanlar olmadı?
Neden acaba?
Akyazı’ya, Akyazı Lisesi fazla mı geliyordu?
Ya da illa da bir İmam Hatip Lisesi daha mı dikilmesi gerekiyordu?
Merakım bu ya, Akyazı Lisesi’ni yıkan zihniyet, neden bekliyor?
Hani yapılacaktı?

ANILARIMIZ ENKAZA ÇEVRİLDİ?
Yapılacaksa, elbette yerine yapılmalı!..
O alanı, Akyazılı bir iş insanı, bir aile,” buraya Akyazı Lisesi yapılacak” diye hibe etti..
Mezun olduğum, arkadaşlarım ve öğretmenlerimiz ile anılarımız dolu olan bu güzide okulun yıkılışı, bizi ziyadesiyle üzdü..
Şimdi, “bu okulu yıkan zihniyet”, gereğini yapmalı!..
Madem, okul hasarlı ve orası fay hattı?..
O fay hattındaki yapılar, ne olacak?
Hepsini mi yıkalım?
“Akyazı’nın ve Sakarya geneli topraklarımızın fay hattında olduğunu bilmeyen mi” var?
Bu masalları geçiniz ve okulu yerini yapınız!
Yapmayacaksınız bilelim, biz Akyazı Lisesi mezunları olarak harekete geçmeye hazırız!

ALAAĞAÇ İLKOKULU?
Bütün bunların yanında, yine mezun olduğum Alaağaç İlkokulu’nun yıkılması karşısında, başta eski muhtar Adem Güner ve diğer köy erkanının feveranı sonuç verdi..
Okul temeli atıldı, yapı yükseliyor..
İnşallah zamanında bitirilir ve  eğitim, öğretimin hizmetine sunulur..
Bahçesindeki Atatürk Anıtı ise ihmal edilmez!
Bizleri yetiştiren Akyazı Alaağaç İlkokulu Başöğretmeni Bilal Bilmiş ve orada görev yapan, oradan mezun olup, berzah alemine yürüyenlere Yüce Mevla’mdan rahmetler dileriz..
Onlar unutulur mu?

AKYAZI LİSESİ VE ANILAR?
Ya Akyazı Lisesi’nde bizlere, “Cumhuriyet’i, Atatürk’ü, İstiklal Mücadelesi’ni, Türkiye idealini” öğretenlerimiz?
İbrahim Erol, Turgut Altınküpü, İsmail Bayraktar, Evliya Parlak, İlhan-Sevim Türeman ve diğerleri..
Anılar o kadar çok ki, onları kalbimizde yaşatıyoruz..
Bizler, onlarla gözümüzü açtık, Türkiye ve dünya gerçeklerini onlarla öğrendik..
Unutmak olur mu?
Aramızdan ayrılanlara rahmetler diliyoruz..
Akyazı, benim için çok özel?
Özelliği, “çocukluğumun, gençlik dönemimin, ilk sporculuk, ilk memurluk, ilk öğretmenlik, ilk gazetecilik deneyimlerini” yaşadığım ilçe oluşudur..
O güzel yıllardan, geriye çok şey kalmazsa da,” hatıralar” bize yeter!
Bu hayat yolunda, “öğretmenlerim, futbolda bizlere sahip çıkanlarımız, arkadaşlarımız, siyasilerimiz, büyüklerimiz, esnafımız, arkadaşlarımız, hoş bir seda” bıraktılar..
Onları,” iyilikleri ile yadetmek” görevimizdir..

ÜÇ KARDEŞİN BAŞARISI?
Akyazı’dan gelen haberler arasında, yine kadim dostum, Akyazı Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şinasi Bayraktar’ın ve Akyazı Lisesi’nden öğrencim, Akyazı Ticaret Borsası Başkanı Ali Şener Bayraktar’ın kurumlarındaki seçim haberleri dikkatimi çekti..
Bir kere şunu teslim edelim ki, Bayraktar Ailesi, “Türkiye Ziraat Odaları Birliği “ gibi bir kuruma “başkan” yetiştirmiş bir ailedir.
“Türk çiftçisini”, Akyazı nezdinde, “Ankara’da temsil etmek”, ne büyük onurdur..
Elbette adından, ailelerinden söz edilecek, büyük başarılara imza atanlarımızda vardır..
Ama, insanımızın her derdi ile hemdem olan, düğün, vefat gibi günlerde bile,  Ankara’dan çıkıp gelen “Şemsi Bayraktar’ın, bu güzelliğini ve yardımsever, hamiyetperver yanı” unutulur mu?
“Birbirimizi karalamak yerine, birbirimize sahip çıkarak, ilçemize, ilimize, ülkemize hizmet” şiarımız olmalıdır..
Bakınız, zirve noktalara gelmek kolaydır..
Ama, “o zirvelerde durmak” zordur..
Bu vesile ile Bayraktar kardeşlerin hakkını teslim etmek, yediden yetmişe her Akyazılı’nın, her Sakaryalı’nın görevidir..
Daha iyisini yapan varsa, elbette onlarda baştacımızdır, onları da över, alkışlarız..

BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR!
“Birbirimize, dünden daha fazla ihtiyacımız olduğu, komşu ve hemşeri konumunda bulunduğumuzu, babalarımızdan kalan dostlukları sürdürmek mecburiyetinde bulunduğumuzu”, sakın unutmayalım!..
Dara düştüğümüzde, hangi kapıyı çalıyoruz?
Sonuç olarak, köyümüze, ilçemize, kentimize, ülkemize hizmette sınır tanımayan, “alçak gönüllü, hoşgörülü, menfaatsiz dostlukların timsali olanlarımızın” hakkını teslim edelim!
“Çamur atmakla, karalamakla” hizmet üretilmez!
Bu ülke, bu kent, bu ilçe, bu köy bizimdir!
Buralarda yaşayanlar da bizdendir!
“Gelin birliktelik yapalım, birlikten  kuvvet doğar, o kuvvet yöremize hizmet olarak” geri döner!
Yusuf Cinal yazıyor, 7 Ekim 2022 Adapazarı