Türk Dil Kurumu;  kalıcılık, ölmezlik olarak açıklamış beka’yı…!

Oğuzların Kınık boyundan olan Türklerin kurduğu Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun ilk hükümdarı Tuğrul Bey, Dandanakan Savaşı sonrasında Gaznelileri yıkılış sürecine sokan Selçuklular kuruluşlarını bu savaş ile resmen gerçekleştirdiler.

Selçuklular Anadolu’ya ilk akınlarını Tuğrul Bey döneminde yaptılar. Anadolu’ya yaptıkları akınlar sonrasında Bizanslılarla ilk kez karşı karşıya geldikleri Pasinler Savaşı’nı gerçekleştirdiler.

Bu savaştan zaferle ayrılan Selçuklular’ın Anadolu’ya akınları yoğunlaştı. 1055 yılında Tuğrul Bey’in Abbasi Halifesi’ni koruma altına alması sonucu ona sultan unvanı verildi.

Çağrı Bey ve Tuğrul Bey’in ölümünün ardından tahta Sultan Alparslan geçti.

Sultan Alparslan 1071 yılında yapılan Malazgirt Savaşı’nda Bizans İmparatoru Romen Diyojeni yenerek Türklere Anadolu’nun kapılarını açmış oldu.

Sultan Alparslan ölünce yerine oğlu Melikşah geçti. Melikşah Büyük Selçuklu Devleti’ne en parlak dönemini yaşattı.

Melikşah’ın ölümünden sonra devletin gücü giderek zayıfladı. Selçuklu ailesinden Süleyman Şah’ın kurduğu Anadolu Selçuklu Devleti bağımsızlığını ilan etti. Büyük Selçuklular'ın son hükümdarı Sultan Sencer oldu. Karahitaylar ile yaptığı savaş sonrasında devlet yıkılma sürecine girdi.

Anadolu ‘da Danişmentliler, Mengücekler, Saltukoğulları, Artukoğulları, Çaka Beyliği, Karamanoğulları, Germiyanoğulları, Aydınoğulları, Saruhanoğulları, Karesioğulları, Candaroğulları (İsfendiyaroğulları), Menteşeoğulları, Hamitoğulları, Dulkadiroğulları, Ramazanoğulları, Osmanoğulları gibi pek çok Türk Beyliği kuruldu.

Osmanlı İmparatorluğu 1299 ‘dan 1923 ‘e,

Türkiye Cumhuriyeti 29 Ekim 1923 ‘ten günümüze bu topraklar üzerinde,

1071 -2019, yani 948 yıldır bu topraklar Türk’lerin  vatanı,

Yerel seçim sonuçlarına göre bu topraklardan mı çıkacaklar veya çıkarılacaklar ?

Söylediklerinize siz bile inanmıyorsunuz.

Güldürmeyin insanı.

Gülmece işini rahat bırakın da bu işin ustaları yapsın.

TANZİM SATIŞLAR’DAN MANAV DÜKKANI’NA

Naçizane Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ilk bitirdiğim fakülte.

Prof. Dr.  Fatma Seniha Nükhet Hotar Göksel’de aynı dönemlerde aynı fakülte mezunu.

AKP İzmir Milletvekiliği ve Genel Başkan Yardımcılığı yaptıktan sonra;

Şu anda Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü.

Yani, yüksek düzeyde eğitim, öğretim veren,  bilimsel araştırma ve yayınlar yapan, Fakülte, Enstitü, Yüksekokul gibi birim ve bölümleri içinde bulunduran  bir öğretim kurumunun başına getirildi Prof. Dr. Nükhet Hotar

İşi eğitim, öğretim olan, bilimsel araştırma ve yayınlar yapan, bir üniversitenin yapması gereken bu faaliyetleri ile değil de bir manav dükkanı açmakla gündeme gelmesi çok trajikomik değil mi ?

İlk 500 üniversite içerisinde Türkiye’den bir tek üniversite yok.

Yaş sebze meyve satma projesi  ve uygulaması  ile ilk 500 üniversite arasına girme hayali ile yaşayan bir Rektör oturduğu koltuğa yakışıyor mu ?

Evet Nükhet Hoca Manav Dükkanınız  gerçekten hayırlı olsun…

İNCİNSENDE İNCİTME

Yüzyıllar önce Hacı Bektaş Veli İncinsen de İncitme demiş.

İnsanız. Hepimizin eksiği mutlaka var. Bilerek veya bilmeyerek yaptığımız pek çok hatamız nedeniyle sıkıntıya düşebiliriz.

Yaptığı yanlışlar, söylediği sözler nedeniyle sıkıntıya en çok siyasetle uğraşanlar düşer.

Hele bir de büyüklük komleksi içine girmişseniz ve düzelmeniz için sizi ikaz eden yoksa, etrafınız yağcı ve yalaka tabir edilen çıkarcılarla dolmuşsa yaptığınız yanlışların sonu gelmez.

Üst üste yapılan olumsuz açıklamalar, yanlış uygulamalar, yapanın yanında asla kar olarak kalmaz.

Yapanın göreceği zarar kadar, aynı yolun yoldaşı olanların zarar görmesi de kaçınılmaz.

Eleştirilerimiz hem yapanı yaptığı yanlıştan vazgeçirmek, hemde yoldaşlarının zarar görmesini engellemek içindir.

Yaptığımız eleştiriler incitmek için değil, dostça uyarı görevi olarak değerlendirilmelidir.

Varsayalım ki eleştirilerimizi incitmek maksadıyla yapıyoruz.

Siz siz olun İncinseniz de incitmeyin.