Sevgili okurlar,
Dünyada, “ebedi bir sulh(barış)” olabilir mi?
“Savaşlar”, hep “barış çağrılarını” beraberinde getirir..
Yaşadığımız şu yılllarda bile, “gözlerimizin önünde gerçekleşen katliamlar, soykırımlar, insanoğlu’nun ne kadar kattar ve ne kadar doyumsuz, ne kadar bencil, ne kadar kindar ve akabinde radikal olduğunu söyleyenler” haksız değiller..
İşte, “katliamlara, soykırımlara, vahşete, zulme, işkenceye, baskıya emir verenler, bu zihniyetlerin” mensuplarıdır!
Yer yüzünde gerçekleştirilen savaşlardan sonra, yapılan ilk “barış anlaşması” olarak kabul edilen, “Kadeş anlaşmasından” bu yana, geçen zaman dilimi içinde, yukarıdaki söylemleri destekleyen, ne çok örnek vardır, ne çok?
Haydi savaşları anladık!..
“Öfkeyi, kini, kindarlığı, bu bağlamda radikalizmi bir kenara koyduk”, peki sorulması gereken soru, şu değilmidir?
Peki barışı kim koruyacak?
Bu yönde ihdas edilen,”Birleşmiş Milletler Cemiyeti(BM)”, bu ihtiyacı karşılayabiliyor mu?
“Uygulamalara, alınan kararlara bakılırsa”, bunu söylememiz mümkün değildir!?
Neden acaba?

BİR BEŞTEN BÜYÜK MÜ?
Çünkü, BM’deki karar makenizması, “gerçek bir barış için düğmeye basılmasını” imkansız kılıyor..
O nedenle, AK Parti Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,” Bir, beşten büyüktür” diye taraflara, muhataplara seslenmiyor mu?
Bir,beşten büyüktür!
Elbette, “rakamsal olarak birin, beşten büyük olmadığını” bilmeyenimiz yoktur..
Ama, “burada bir(1) rakamının insanlığı, muzlum milletleri, ülkeleri temsil ettiğini” hatırlatmamız gerekir..
Beş ise,devrin hakimlerini temsil etmiyor mu?
BM’de, alınan kararları,”veto” edenleri?
Başta,” Amerika Birleşik Devletleri(ABD), Rusya Federasyonu, Çin, İngiltere ve Fransa’nın” bu beşliğiyi oluşturduğu gerçektir.

BARIŞI KOLLAMA?
Dünyanın sıçak çatışma bölgelerine “barış gücü” gönderen Birleşmiş Milletler gücüne rağmen, “Avrupa’nın göbeğinde yaşanılan vahşetten(srebrenitsa)”, önceki yazımda bahsetmiştim..
İşte,” Kosova’da, Kıbrıs’ta, Filistin’de, yıllarca Karabağ’da”  ve dünyanın diğer sıcak bölgelerinde, “barış adına” ne ilerlemeler sağlandı ki?
“Barış” adına, çocuklarına “barış” adını koyanların, umutlarını yok sayamayız!
Ama,”barış” adına da, çok şeyler yaptığımızı söyleyemeyiz!
Peki “barışı kollama” misyonu üstlenen “NATO’nun”(Kuzey Atlantik Asamblesi), “barış “adına gerekeni, 1950’li yıllardan, bugüne kadar yaptı mı, hala NATO’ya umut bağlamalı mıyız?
Evet, son olarak Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta yapılan NATO Zirvesi'nin ilk gününde değerlendirmelerde bulunan NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ile başta üye ülkelerin, bu değerlendirmelerinden  “barış” adına umutvar sonuçlar çıkarabilirmiyiz?
Üzülerek, söylemeliyim ki hayır!

NATO ŞEMSİYESİ?
NATO Şemsiyesi altında, üye 31 Ülkenin, yeni “düşman” tanımına göre, “organizasyonlara gittiği, yeni stratejiler oluşturduğu, hem açıklamalardan, hem de toplantı sonuç bildirgelerinden” anlaşılıyor.
NATO’nun kurucu ve güçlü ortağı Amerika’da gerçekleştirilen,” 11 Eylül saldırısından sonra, hem Amerika’nın kafası karıştı, hem de NATO perspektifleri” değişti..
O Tarihten itibaren, İslam ülkelerindeki gelişmeler, karışıklıklar bunu açık ve net ortaya koymuyor mu?
Türkiye’nin, “güney komşuları Irak ve Suriye’deki oluşumlar, bize hangi gerçekleri” anlatıyor?
Türkiye’nin, bir NATO üyesi olmasının ötesinde, “ortak müttefik bir ülkenin, terör örgütlerini desteklemesi, onları silahlandırması, bölgede kan akışını durduramaması” ne ile izah edilebilinir ki?

BARIŞ ADINA ADIMLAR!?
Yıllardır, terörden muzdarip olan Türkiye’nin, NATO Toplantılarında,”terör ile ortak mücadele için harekete geçiremediği, NATO’nun, BM’nin ve AB’nin(Avrupa Birliği) samimiyetine ne kadar güvenmeliyiz?
Sonuç olarak, “bütün paktların, ortaklıkların, ittifakların temelinde, ülkelerin çıkarları ön planda” tutulduğu için, “barış adına da olumlu adımlar” atılamıyor!..
Şüphesiz her ülke, “güvenlik kaygıları ile hareket etmekte, bu vesile ile çıkarları önde tutarak, ikilişi ilişkilerin geliştirilmesine” önem vermektedir..
Son olarak ,”Finlandiya, İsveç, bu güvenlik kaygıları ile NATO’ya üye olma yolunu seçerken, Rusya Federasyonu ile savaş halinde olan Ukrayna’nın da, NATO üyesi olma isteğinin altında”, bu gerçekler var..

UMUT ETMEYE DEVAM!
Peki, karşı taraf olarak adlandırılan Rusya Federasyonu’nun, görüşü nedir?
“Olumsuz” olduğu paylaşıldı..
Ya Türkiye?
NATO Üyesi olarak Türkiye, hem Rusya Federasyonu, hem bu yolda üye olmak isteyen Ukrayna ile ilişkileri, İsveç ve Finlandiya karararları gündem oldu..
Umarız, “bu kararlar, bu ikili ilişki adımları, barış adına, somut gerçekleri de “ beraberinde getirir..
Uzak ama, “yine de barış adına umut etmeye devam etmenin” dayanılmaz bir güzelliği var!
Kim, barış adına karar alıyor, bir adım atıyorsa, başımızın tacıdır!
Yusuf Cinal yazıyor, 13 Temmuz 2023