GEÇENLERDE bir video izledim… İçim “cız” etti… Keşke mümkün olsa da sizlere de izletebilsem… Kendi kendime, “Bu gençlik, bu insanlar nereye doğru evriliyor!” diye uzun uzun düşündüm…

Çok üzüldüm, çok telaşlandım! Bu yazının fikri de böyle oluştu.

Güzel görünümlü bir delikanlı, elinde mikrofon sokak sokak dolaşıyor ve gençlere dini konuda basit sorular soruyordu?

Soruların özeti ve can alıcı noktası şöyleydi:

“Bize ilk Peygamber ile son Peygamberin isimlerini söyleyebilir misin?”

Aslında bırakın Müslümanları, “gayri müslim” insanların bile bilmesi gereken bir soruydu bu…

Hey hat…

Mikrofona konuşan gençlerin yüzde 90’ı bu soruya yanlış cevap veriyordu…

“ELHAMDÜLİLLAH MÜSLÜMANIM!”

Orta yaşın biraz üzerinde bir bey geldi mikrofona… Saçları ve bıyıkları boyalı, kravatlı ve paçası düzgündü… Soruya verdiği cevap şöyleydi:

“Son peygamber Hazreti Muhammed… Ama ilk peygamberi tam bilmiyorum… İsa, ya da Musa olabilir!”

Röportajı yapan bu cevap üzerine sordu:

“Amca Müslüman mısın?”

El cevap:

“Müslümanım elhamdülillah!”

“Bey amca… Müslüman isen, nasıl Hazreti Adem’in ilk peygamber olduğunu bilmiyorsun. Onu bırak, Peygamberimizin ismini de zor hatırladın? Bir Müslüman olarak bunları bilmen gerekmiyor mu? En basitini sordum… Daha bunun ibadet kısımları var?”

“Valla evladım ben pek bu konuları bilmem?”

???!!!

BİR GENÇ GELDİ, “ATEİSTİM” DEDİ!

Daha sonra başka bir gence uzatıldı mikrofon… Aynı sorular ona da soruldu…

Gencin cevabı şöyle idi:

“İlk peygamber Hazreti Adem’dir. Son peygamber de Hazreti Muhammed!”

Röportajı yapan, ikinci bir soruyu yöneltti;

“Müslüman mısın?”

“Hayır!.. Ben Ateistim!” Dinlere inancım yok!”

“Ben Ateistim” diyen delikanlı soruya doğru cevap verdi. Lakin o da dinlere inanmıyor!

“Neden inanmıyorsun?” diye bir ikinci soru geldi;

“Neden inanayım ki? Ağızlarından Allah, Kur’an, Muhammed kelimesini bırakmayan insanların, başka insanlara nasıl zulmettiğini, nasıl çaldığını, nasıl haksız kazançlar sağladığını görüyorum… Tecavüzlere, çocuk istismarlarına, çocuk yaşta evliliklere nasıl sessiz kaldıklarına şahit oluyorum… Dinin içine siyaseti nasıl soktuklarını, dini istedikleri gibi kullandıklarını görüyorum… Haksızlıklar karşısında menfaatleri gereği nasıl sustuklarını, yani “dilsiz şeytan” olduklarına şahit oluyorum… Söyler misin ben neden Müslüman olayım?”

Gencin verdiği cevaba bakar mısınız?

BU DA GAYRİMÜSLİMİN CEVABI!

Röportaj genişleyince bu kez gayrimüslim bir vatandaş takıldı mikrofona… Ona da aynı soru yöneltildi:

“İlk Peygamber ile son Peygamber kimlerdir?”

“İlk peygamber, yani peygamberlerin ve insanların atası Adem’dir… Son peygamber ise size göre Hazreti Muhammed?”

“Sana göre?”

“Ben Müslüman değilim! Ama kendi dinime de inanmıyorum! Benim yaşantıma karışmayan, müdahale etmeyen, insanları Tanrı kavramı ile korkutmayan, aldatmayan bir din anlayışı bekliyorum… Bunun için dinler bana göre değil…”

Buyurun buradan yakın…

Gayri müslim olan delikanlı, ilk ve son peygamberi biliyor. Lakin inanmıyor… Ama en azından biliyor… Çünkü röportaja en az 15 kişi konuk oluyor ve bu insanların çoğu “Müslümanım elhamdülillah!” demesine rağmen ilk ve son peygamberi, yani mensup olduğu dinin peygamberini bile bilmiyor…

Ve en garibi pişkin pişkin sırıtıyor… Mikrofondan uzaklaşırken de “Ben dini konuları iyi bilmem!” diye söyleniyor…

Sen neyi bileceksin be arkadaş?

Durumun vahametine bakar mısınız?

BU, ACI BİR SOSYOLOJİK VAKADIR!

İnsanın sorası geliyor: Acaba bu insanlar nereye doğru evriliyor… Kimi Ateist, kimi Deist, kimi Müslüman görünümlü zır cahil!

Bir ülke gençliği için gerçekten çok acı ve çok acıtıcı bir tablodur bu… Şimdi, “Almanya bizi kıskanıyor!” diyenler, dini siyasete alet edenler… Diyaneti ve Milli Eğitimi tarikatların ve yabancı dinci grupların emrine verenler takkelerini önlerine koysun ve bir düşünsün bakalım!

“Biz nerede yanlış yaptık da bu gençler böyle köksüz, şuursuz ve dinsiz bir güruha doğru evrildi?” diye başlarını taşlara bir vursunlar bakalım…

Hem çalacaksın…

Hem hak yiyeceksin…

Hem tecavüz edene, suistimal edene ses çıkarmayacaksın…

Çocuk yaşta evlilikleri görmezden geleceksin…

“Allah, Kitap Muhammed” deyip haksız uygulamalarda tavan yapacaksın, sonra da bu gençlerden sorumlu ve şuurlu davranmalarını, samimi Müslüman olmalarını bekleyeceksin!

İşte, “dindarlık” değil de “dincilik” yapmanın sonucu bu…

Geçmiş ola… Şimdi ayıklayın bakalım pirincin taşını!

ANLAMLI SÖZ

“Bir Müslüman, maddiyatı ve maneviyatı dengede tutmalıdır… Hiç ölmeyecekmiş gibi çalışmalı, her an ölecekmiş gibi ahirete hazırlıklı olmalıdır… Çünkü bu dünya ahiretin de bahçesidir… Ne ekersen, onu biçersin…”

MÜSLÜMAN İNANCI