Derler ki; Aslan, kaplan, ceylan, zürafa, birbirini yemeyi bırakıp birlikte koşuyorsa, orman yanıyor demektir.
Demek ki ormanın yanması, normal şartlarda birbirini yemesi gereken hayvanları bile bir müşterekte birleştirebiliyormuş.
Demek ki, orman yani vatan söz konusu olunca bütün hayvanlar düşmanlıklarını unutabiliyormuş.
Bir de derler ki; Kurt saldırınca köyün bütün köpekleri birleşir.
Demek ki düşman saldırınca, bütün gün birbiriyle kavga eden, birbirini boğarak öldüren köpekler, düşmanlıklarını unutup, ortak düşmana karşı birleşebiliyormuş.
Bu iki örnek de muhatapları için beka sorunudur.
Beka sorunu, malumunuz güncel siyasette en çok kullandığımız kelimelerden biri.
İktidar sürekli bizi bir ‘beka sorunu’ ile uyarıp, yanında durmamızı, her halükarda onu desteklememizi istiyor.
Ama aynı iktidar, bir araya gelmek şöyle dursun, bizi birbirimize düşman etmek için de elinden geleni yapıyor.
Öyle ya, orman yanıyorsa, köyü kurtlar basmışsa, bizi kendi safında tahkim etmek isteyen iktidarın birleştirici bir dil kullanması gerekir değil mi?
Biz de gerekli değil! Aksine kutuplaştırma, ayrıştırma, toplumun bir kesimini diğerine düşman etme anlayışı hakim.
Demek ki ‘beka sorunu’ palavradan ve algıdan ibaret.
Demek ki ‘beka sorunu’ bahane…
Eğer beka sorunu varsa, özellikle iktidarın birleştirici bir siyasi üslup kullanması ve sadece kendine oy verenlere değil, insanlarımızın tamamına sarılması gerekirdi.
İddia ettikleri gibi, 7 düvelin bir araya gelip saldırdığı, düşmanların sürekli operasyonlar çektiği bir ülkeyi yönetenlerin ağzından; iki ayyaş, namus ve şeref fukarası, edepsiz, ahlaksız, zürriyetsiz, şizofrenik vaka, ananı da al git, kız mı kadın mı belli değil, azgın azınlık, şer odağı, zillet ittifakı, cibilliyetsizler artistlik yapma, aydın müsveddeleri, monşerler gibi poşetlik sözler dökülüyorsa, beka sorunu dedikleri, bu iktidar için kullanışlı bir aparattan ibarettir.
Bu durumda yaşadıklarımız, “Siyasetin, özellikle de despot siyasetçi, kendini sürekli tahkim ve tabanını konsolide (birleştirme, diri tutma) etmek uğruna, sürekli düşmanlık seviyesinde bir rekabet üreterek karşı tarafı düşmanlaştırır. İşte bu tipler genellikle ve özellikle fitneden beslenir” tanımına uygundur.
Çünkü, ülkenin bekasını düşünenler, milletin birlikte yaşama iradesini güçlendirmek şöyle dursun, aksine ayrışmayı, didişmeyi, kamplaşmayı politika haline getirdiler.
Bağımsız siyaset ve sosyoloji uzmanları ‘beka’ kavramının özellikle sağ popülist siyasetçilerce, tasarlanmış bir propaganda kavramı haline getirildiğini söylüyorlar.
Doğrudur. Dahası da var ki, son yıllarda ve şimdi, ülkenin bekası ile iktidarın bekasını eşitleyen bir pozisyon oluştu ülkemizde…
Beka sorunu, güncel bir propaganda aracı haline getirildi.
İktidarın bekasını memleketin bekası ile ilişkilendiren ya da eşitleyen bir özel propaganda geliştirildi.
Ve öylesine etkili oldu ki, günümüzde iktidarı eleştirmek bile ‘vatan hainliği’ ile eşdeğer oldu.
Beka sorunu söylemi en çok da MHP tabanında tuttu.
Bahçeli ve MHP’nin iktidara yanaşmasının gerekçesi ve oluşturulmak istenen algının aparatı olarak kullanıldı.
Bu durumu eleştirinler ‘hezeyanla’ suçlandılar.
Bahçeli; “Beka tasarlanmış bir propaganda kavramı, dönemsel ihtiyaçlara cevap veren bir söylem aparatı, içinde dolmamış bir ifade aracı, gerçeklerin gölgelendiği bir hamaset sığınağı değildir. Aksi iddialar tamamıyla hezeyandır” dedi.
Geçen günlerde yazdım; Çocukken cin/peri/öcü cinsi hayali düşmanlarla kandırdılar ve terbiye ettiler bizi.
Büyüdük, bir şey değişmedi. Şimdi de hamasetle kandırılıyoruz.
Bu kez de devleti yönetenler bizi görünmeyen bir cismin yaklaştığı palavrasıyla kandırıyorlar.
Bizi görünmeyen düşmanlarla korkutup konsolide ediyorlar.
Ömrümü verdiğim partinin, kanlı bıçaklı olduğu parti ile yan yana gelmesinin gerekçesi de bu hayali düşmanlar yani beka sorunu’ oldu.
Asıl ‘beka sorunu’, küçük siyasi hesaplarla böylesine önemli bir kavramın iğdiş edilmesidir.
Ki gerçek tehditlere karşı mücadeleyi sınırlandırır.
Tıpkı yalancı çoban gibi, bir gün gerçekten kurtlar saldırdığında yani gerçek bir beka sorunu ile karşılaştığınızda, hiç kimse yardımınıza koşmaz.
Dolayısıyla asıl ‘beka sorunu’ bu kavramın, algı oluşturma amaçlı seçim aparatı olarak kullanılmasıdır.
Ve asıl ‘beka sorunu’ bizatihi sizsiniz…