HÜKÜMET, benzine, mazota ve LPG fiyatlarını artırdıkça, esnaf ve üretici de elindeki tüm materyallere zam bindiriyor… Bu kahredici döngü böyle devam ediyor ve her zamanki gibi, olan en alttakilere oluyor…
Oysaki daha birkaç ay önce ne pembe tablolar çizilmişti seçimlere gidilirken… Fakat beklenen hiç de öyle olmadı…
En başta akaryakıt türevlerine yapılan yüksek zam, zincirleme olarak; insanın yaşamasında önemli yer tutan her şey bundan nasibini aldı…
Benzine ve mazota yaklaşık 2.5 ay içinde %50’ye yakın zam yapıldı…
Bu durum iğneden ipliğe her şeye yansıdı…
Hem de öyle böyle değil… Bir hafta gibi kısa bir sürede %100’lük artışı olanlar bile var…
Vatandaş ne yapacak?
Bu hayat pahallılığından nasıl çıkacak?
Orasını kimse bilmiyor!
Bilinen şey var ki, o da zam furyasının artarak devam edeceği yönünde…
KİMSENİN KİMSEYİ DİNLEDİĞİ YOK!
İşin garibi, kirada, gayrimenkulde, ekmekte, gıdada, sebze ve meyvede, tüpte, ulaşımda zamlar otomatik olarak hayata yansıyor.
Hükümet yetkilileri, “Kirada üst sınır %25” diye dursun…
Mal sahibi yine bildiğini okuyor!
Durum öyle bir hal aldı ki, artık ev sahibi ile kiracı mahkeme kapılarında… Hatta zaman zaman cinayetlere sebep oluyor aşırı talepler…
Bazen ev sahibi, bazen de kiracı katil oluyor…
Dolar 30’a yaklaştı… Euro 30’u çoktan yokladı… Altının gramı 1600-1700’lerde seyrüseferde! Hadi gel de al ve gelininin koluna bir bilezik tak!
Bilezikten vaz geçtik; çeyrek altın bile 2700 lirayı çoktan aşmış…
BİR DEPO KAÇA DOLUYOR?
Benzin 37’ye ulaştı…
Ortalama 50 litrelik bir otomobilin deposu bu hesaba göre 1850 lira yapıyor. 100 litre dizel alan bir minibüsün deposu 3000 liranın üzerinde doluyor. İlçe ile köy arasında yolcu taşıyan bu esnaf, kişi başı kaç lira alması gerekir ki, tükettiği mazotu yerine koysun?
Dün, Taşburun’dan, Akyazı’ya 10 lira ile yolculuk yaptım. Minibüste benimle beraber 3 yolcu vardı. Yani, minibüs 10 kilometrede 80 lira yaktı, yolculardan ise sadece 30 lira topladı… Aradaki bu 50 lirayı kim ödeyecek?
Canlı örneğini dün yaşadım… Durum bu kadar açık…
EN ALTTAKİNİN CANI ÇIKSIN!
Biliyorsunuz, hükümet, seçimler öncesi, “En düşük memur maaşı 22 bin liradan başlayacak” diye bir vaatte bulundu. Ve bu vaat, içinde bulunduğumuz Temmuz ayında yerine getirildi… Ay sonunda tüm memurlar bu rakama ulaşacak.
Eyvallah… Buna bir itirazımız yok…
Lakin ülkede en az 5 milyon emekli 7.500 lira aylık alıyor…
Sen memura en düşük 22 bin lira veriyorsun; emekliyi bu hayat şartlarında 7500 liraya mahkûm ediyorsun…
Şu ücret farklarına bir bakar mısınız?
Bekçi (Lise) 22.700
Bekçi (Üniv) 24.700
Öğretmen 26.800
Vaiz 27.500
Polis 29.000
Başkomiser 32.200
Kaymakam 45.100
Genel müdür 49.000
Vali 56.000
Milletvekili 75.000
Bakan 85.000
Cumhurbaşkanı 150.000
Asgari ücret: 11.400
Emekli (en düşük) 7.500
Çarp… Böl… Topla… Çıkar…
Sonuç:
“En Alttakilerin Canı Çıksın!”
Bunun başkaca bir izahı yok!
İÇ BARIŞ NASIL SAĞLANACAK?
Milletin vekili 75.000 bin lira alırken, emekli aylığı 7.500 lira… Yani, 10 emekli vatandaşın aylığı ancak bir milletvekili ediyor!
Sizin adalet terazisi hakkı ve hukuku böyle mi ölçüyor?
Emekliye ve Asgari Ücret’le geçinmeye çalışanlara sizlerin yaklaşımı bu mudur?
Ve bu yaklaşımla, vatandaşlar arkasında uçurumlar oluşmuşken, iç barıştan nasıl bahsedersiniz?
Bir kesimin cebini dolduruyorsunuz, bir diğer kesimi ise ağzından alevler saçan enflasyon canavarının vicdanına terk ediyorsunuz…
Devleti yönetenlere, vatandaşın durumunu anlatmak bizim görevimizdir…
Bu hayat şartlarında hem emeklinin hem de asgari ücrete talim edenlerin çilesi ikiye, üçe katlandı bilesiniz…
Önce bu haksız durumu ortadan kaldırın… Milletin tamamını arkasına alın ve ondan sonra diğer problemlere yönelin… Vesselam…
*******************************
ANLAMLI SÖZ
“Adalet ancak hakikatten, saadet de ancak adaletten doğar…
Emile Zola
*******************************
