Sevgili okurlar,
Hendek İlçemiz de ve devamında da yaşanan “patlama acılarını” unuttuk!..
Kaybettiklerimiz, hayatları alt-üst olanlar ve yıkılan hayaller ile geleceği kararanlar hakkında yazılanları, yaşanılanları hatırladınız mı?
Ne oldu?
Devleti yöneten siyasiler, gelip orada gövde gösterisinde bulundular, cenazeler kaldırıldı ve çekip gittiler!?
Ardından bir tek olumlu haber olarak akıllarda, “bu maytap fabrikasının Sakarya il sınırları içinde kurulmayacağı” kaldı..
Elbette adli süreci süren patlama ile ilgili ne söyleyebiliriz ki?
Bu kadar büyük ihmal ve ardından gelen patlama unutulacak gibi değil!..
Bu patlama davasının, sadece aileler tarafından değil, tüm Sakaryalılar tarafından kararlılıkla takip edilmesi ve kamu hassasiyetinin ortaya konması gerekir..
Bunu yapamadığımız zaman, gelecekte ilimizde olan patlamaları durduramayacağımız gibi, içimizdeki yangını da söndüremeyiz..
Bakınız, daha dün Serdivan sınırları içinde bir marketler zincirinin deposu cayır, cayır yandı!..
Gazeteci meslektaşlarımızın ifadelerinden ve notlarından “ihmal ve gecikmenin” neye mal olduğunu herkes gördü!..
Bir deprem ve afet bölgesi olan Sakarya’da, bugüne, geleceğe dönük, acil tedbirlerin alınması her şeyden evladır..
Herkese, ama herkese bir daha sorumluluklarını hatırlatıyor, vatandaşında bu sorumluluklar karşısında, duyarlı olmasını bekliyoruz..Eğer bu hassasiyeti göstermediğimiz zaman, daha büyük acılarla karşılaşmamız hiçten bile değildir..
Allah yardımcımız olsun!

***
Sevgili okurlar.
Giresun’da yaşanan büyük sel felaketini yüreklerimiz dağlanarak canlı, canlı izledik!..
Ne acıdır ki, dere yatağına yapılan görkemli binaların önünden yağan yağmur suları sanki ,“bize selam durun” dercesine, önüne kattığını aldı, sürükledi ve denize kadar götürdü!..
Doğa intikamını fena aldı!..
Su aktı yatağını buldu!
Büyüklerimiz hep böyle derdi..
Su aktı, sadece baktık!
Çaresizlikten öte, imdat çığlıklarına bile koşulamadı!
Bir gece yarısı sular, “birikimlerimizi, emeklerimizi, hayallerimizi, geleceğimizi” aldı gitti..
Devletin açtığı kanallar doldu, yaptığı köprüler yıkıldı, çektiği setler, attığı asfaltlar tuz buz oldu, toplanan sepet, sepet, çuval, çuval fındıklar “denizlere aktı gitti!.
Her zaman olduğu gibi atanmış bakanlar, bürokratlar bölgeye gitti, bir aşağı, bir yukarı “bu ne büyük afet” demekten kendilerini alamadılar ama, Giresun hala yardım ve alınacak kararları bekliyor!..
Anlatılacak, yazılacak o kadar malzeme var ki, hangi birini yazalım be kardeşim, hangi birini!
İnşallah ders alınır, ders çıkarılır, Giresun’un, Rize’nin ve afete uğrayanların zararları tazmin edilir, yaraları erken sarılır…
Bir de “yandaş medya kalemşorları”, sel felaketinin sorumlusu olarak “yağmur yüklü bulutları” göstermiş!?
Alla sizi de ıslah etsin!
Allah vatandaşlarımızın yardımcıları olsun!
***
Sevgili okurlar,
Müjdeyi biliyorsunuz ya, müjdeyi!?
Sakarya’nın kuzeyinde bulunan “doğalgaz” ile ilgili ülkemizde estirilen “hayaller fırtınası” ve “koparılan siyasi kızılca kıyameti” hatırlamama gerek var mı?
Efendim, “bilmem ne kadar doğal gaz rezervi ve rezerv alanı “keşfedilmiş..
Oh ne iyi!
Böyle bir habere sev ilinmez mi?
Müjde kardeşim, müjde!..
“Bu müjdeyi, ülkenin tepesindeki veriyor, niye sevinmezsiniz?”
Televizyonlarda, böyle gereksiz bir tartışma,sürüp gidiyor..
“Efendim, bir müjde üç gün sonra mı verilir?”
Niye, cuma günü?
Öyle bölünmüş, öyle dağılmışız ki, neyi, kime, kimi neye ikna edeceğiz?
Dünyada örneği var mıdır bilmem?
AB’ye(Avrupa Birliği’ne) üyelik başvurusu yaptığımız günlerde, Ankara’da havai fişekler patlatmış, ülkeyi bayram yerine çevirmiştik!
Ne oldu?
Görüşmeler durdu, AB ile köprüleri attık!
Ah be kardeşim, “petrol, gaz” buldunsa, bu ülkenin elbette zenginliğidir..
Ülkede, İlk defa, petrol, gaz bulunmuyor ya?
Telaş, heyecan niye ki?
Yani,” dereyi görmeden paçaları sıvamanın” alemi nedir?
Rezervi ne kadardır?
Ülke zenginliğine ne katacaktır?
Kaç yılda çıkarılacaktır?
Vatandaşın cebine ne yansıyacaktır?
Maliyeti nedir?

Bu soruları elbette sorunlarda var..
O nedenle, belirtelim ki, müjde haberleri siyasi şovdan öteye geçmedi!..
“AK Parti’nin 18 Yıllık iktidar döneminin erimesine” engel olmadı!..
Aksine, insanlarımızı daha da tahrik etti..
Milleti, enayi yerine koymak nedir?
Şu koronalı günlerde, can derdinde olan vatandaşlarımızı bir kenara koyup, iktidarda kalmanın hesabı içinde olmak yakıştı mı?
Allah vatandaşımızın yardımcısı olsun!
***
Sevgili okurlar,
Son olarak, ülkemde “30 Ağustos Zafer Bayramı” kutlamalarının, “korona virüsü tedbirleri” nedeni ile yapılmayacağı duyuruldu..
İyi de;”1071 Malazgirt Zaferi “ kutlamasını nereye koyacağız?
Belediyeler, yetkililer  kutlamalar için Malazgirt Ovası’na davet ediliyor..
Orada “topak evler” kurulacak ve zafer kutlanacak..
Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce’nin de, ekibi ile orada olacağını basından okuduk..
İyi de?
30 Ağustos Zafer Bayramı için Afyon’da, Tınaztepe’de, İzmir’de aynı zafer coşkusu yaşanamaz mıydı?
Bu çifte Standard niye?
“Atatürk ve Cumhuriyet’e”
karşı bu hareketleri, yaptırımları nereye koyacağız?
Bu hareketler, bu yaptırımlar ülkemize, insanımıza zarar verir..
Bizleri “birlik ve beraberlikten” eder!
“Bölünmüşlük fitilini” ateşler!..
“Milli bayramlarımıza, zaferlerimize” gölge düşürür!..
“Milli kahramanlarımıza” saldırıları artırır!..
Allah milletimize zeval vermesin, Allah milletimizin yardımcısı olsun!
30 Ağustos Zafer Bayramı ve 1071 Malazgirt Zafer Bayramı kutlu olsun!
Unutmayınız ki, “milli kahramanlarını unutanların” geleceği olmaz!
Bütün bu,” ayrıştırmaların, kutuplaştırmaların, ötekileştirmelerin” son bulması temennimizdir..
Allah milletimizin yardımcısı olsun!
Yusuf Cinal yazıyor/26 Ağustos 2020 Brüksel