Kimi zaman kişiler gibi, şehirlerde kafayı üşütüyorlar… Yerel medya bu ortak üşütüklüğün aynası…
Her sabah yazı işleri masasının üstüne bir gazete tomarı yığılır; ‘okunmaz, ancak göz atılır’ türden bir sürü yazı elden geçirilir…  Birkaçına ilişeyim…

***

Tank Palet serüveni üzerine palavranın bini bir para… İktidarın kimi yerel sözcülerinin ağızlarından çıkan laflara bakılırsa, bizim Tank Palet özelleşmiyormuş; işletme hakkı devrediliyormuş; verimlilik artacakmış; Sakarya ‘Savunma Sanayi’ üssü olacakmış

Söyleyenlere demeli ki:
- Ağzından yel alsın… Milli Prodüktivite Merkezi tarafından son 10 yılda 3 kez en verimli işyeri seçilen, yüzde yüz ‘yerli’ ve ‘milli’ Tank Palet’in yabancı ortaklı bir şirkete verilmek üzere tezgah açıldığını bilmeyen var mı?...

***

Bir de ısrarla ‘Pembe İncili Kaftan’ öyküsü dolaştırılıyor ortalıkta… Ömer Seyfettin’in bu ünlü öyküsünü vaktiyle okullarda okuturlardı…
Bizim sendikacılarımıza öyküden pay çıkarılıyor…
Nasıl?...
Zamane padişahı köşesine çekilmiş Muhsin Çelebi kulunu Osmanlı’ya kafa tutan bir komşu ülkeye yollar… Muhsin Çelebi neyi var nesi yok satar, bir pembe incili kaftan diktirir… Ancak komşu ziyareti sırasında görür ki kendisine kasten oturacak bir yer bırakmamışlar… Bunun üzerine sırtındaki paha biçilmez pembe incili kaftanı yere serer, üstüne bağdaş kurar, söyleyeceğini dobra dobra söyledikten sonra da ayağa kalkıp gitmeye yönelir…
Seslenirler:
- Kaftanı unuttunuz…
Muhsin Çelebi kaftanı da onlara bırakır, ülkesine döner, ömrü sonuna dek iki kuruş otuz parayla yaşar…
Allah aşkına, sendikalarımızın Tank Palet işindeki tutumuyla bu öykü arasında ne benzerlik var?.. Bir yanda önüne ardına bakmadan işini gören Muhsin Çelebi; öte yanda iktidara yanaşık düzen mantığında bir sendikacılık… Sendikalarımız özelleştirmeci bu iktidara 31 Mart yerel seçimlerinde açık seçik ‘oy yok’ çağrısı yapsa ya… Gör o zaman Tank Palet nasıl kurtulur…

***

Ya tren işine ne dersiniz?...
Şehirden tren giderken alkışlayanlar, şimdi ‘tren gelsin’ sinemasına gözyaşı dökerek dahil olmak için, her hafta Gar’da toplanıp treni geri isteyen CHP’li kadınları ‘ti’ye almaya çalışıyorlar… İktidar treni getirecekmiş ama CHP’li kadınların eylemi yüzünden riziko içeriyormuş… Yalaka basın da şeşi beş göstermek için çırpınıyor… 100 yılı aşkın bir zamandır bu şehre gelen tren hangi iktidar zamanında gelmemek üzere gitti?... Medya bu soruyu soracağına,  yağmur çamur demeden yaptıkları eylemle, şehrin onur duvarına adlarını yazdıran o kadınları hedefe oturtuyor…

***

Yerel basın da son günlerde bir de tiksindirici haberler çıkıyor…
Medyabar’da şu iki haberi okudum:
Birinci haber başlığı:
Karabasan ‘İmam’ Çıktı
Alt başlık:
Sakarya’nın bir ilçesinde görev yapan İmam M. K. baldızının 13 yaşındaki kızına cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklandı.

İkinci haber başlığı:
Mağdur 13 Yaşında, Şüpheli 63 Yaşındaki Dedesi
Alt Başlık:
Söğütlü ilçesinde ortaya çıkarılan aile içi cinsel istismarın 13 yaşındaki mağduru yaşadıklarını psikolog gözetiminde ağlayarak anlattı. Cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle 63 yaşındaki dede R. Y tutuklandı.

Tiksindirici değil mi?.. Cumhuriyet değerlerine dayalı toplum düzenimizde bu tür haberlere tek tük rastlanılır, toplum ayağa kalkar, çarpıklık tüm boyutlarıyla televizyonlarda tartışma konusu olurdu… Bugün her Allah’ın günü ülkenin her yanından benzer haberler geliyor…
Necip ve aziz halkımız siyasal uygulamalarla bu tür toplumsal çarpıklık arasındaki bağıntıyı neden kurmaz?..

***

Bilmem ki ne diyeyim… Ülkeden kat be kat fazla Sakarya’nın suyu çıktı… Çoğumuzun sanki aklından zoru var… Yerel medyamız üşütüklüğün ortak aynası…
Tank Palet işinde şahlanan ‘Savunma Üssü Sakarya’ ruhunun altına pembe incili kaftanı serip, tren üzerine çeşitlemelerle gerçeğin üzerine örtüp, sapkınlık derecesindeki haberleri görmezden, duymazdan, anlamazdan geldik mi sorunlar vız gelir; seçim sandığından yine AKP çıkar…
Unutmayalım, 24 Haziran 2018 seçim sandığından AKP yüzde 70.5’le çıkmıştı…