Sevgili okurlar,
Gözlerimiz deprem bölgesinde, gördüklerimiz ve işittiklerimiz ile sarsılmamak elde mi?
O Bölgede görev yapan, gerek devletimizin, gerekse sivil örgüt ve siyasi parti temsilcileri ve gerekse meslektaş gazeteci arkadaşlarımızın, hangi  şartlarda görev yaptığına da tanıklık ediyoruz..
İyi ki, varlar!
Soğuk, kar, yağmur..
Elektrik yok, doğalgaz yok, tuvalet yok, banyo imkanı, hele hiç yok!..
Bölgeye akan yardımlara, kent girişlerinde kolcu kuvvetler kontrolünde, el konulması kararı, nereden çıktı?
Neden acaba?

YARALARI BİRLİKTE SARMALIYIZ!
“Bu dayanışmaya, bu birlikteliği, bu yardım anlayışına”, niye engelleme getiriliri ki?
Belli ki, “biz orada olmalıyız, bu yaraları sarmalıyız” diyen vatandaşlarımız,  “geçikmenin, ihmalin faturasını da kendilerine kesilmesine”, isyan etmesin de ne yapsın?
Her yanda,”tekci bir anlayışı, biz biliriz, biz yaparız, biz dağıtırız” anlayışını egemen kılmak, baskın hale getirmek bir kesimin politikası olmuş?
Çünkü, “eksikleri çok fazla, ihmalleri görünür oldu, bu işlerde  ehil olmadıkları, bu görevlere paraşütle geldikleri”, bir kez daha belli oldu..

MİLLETİ FRENLEMEK, ENGELLEMK OLUR MU?
Milletin yardımını engellemek ne demek?
Devlet ile kimse yarış halinde, rekabet içinde değil ki?
Millet, beceriksiz, hazırlıksız, liyakatsiz siyasetçilere karşı tepkiden öte, geçikmişliğe yardım eli uzatıyor..
Bunu küçümsemek olur mu?
Bunu dışlamak olur mu?
Bu anlayışa “sen kimsin “ diyerek, “parmak sallamak” olur mu?
Bırak, yapabilen yapacağı yardımı yapsın?
Bu korku,bu endişe nedir?
Anlatmak zor, zor dostum!..
Dün, öğlen saatlerinde, Kahramanmaraş’ta, 248 Saat sonra enkaz altından çıkarılanlara 17 Yaşındaki Aleyna’nın sevinci damga vurdu.
Bu güzelliği, bu duygusallığı yaşamak, gözlerin nemlenmemesi, ağlamaklı olmamınız ne mümkün?
Ama birileri başka hesaplar içinde?
“İhmalleri, geç kalmışlıkları, koordinasyonsuzlukları görülsün, bilinsin” istemiyorlar?..
Onlar kim mi?
Onları, çok iyi bilmiyormuyuz ki?

DEVLET, NEREYE YETİŞMEMİŞ Kİ?
Bu durumda, tek argümanları “devlet”, “ devlet nereye yetişmemiş ki” çıkışları ile kendilerini savunuyorlar?
Vah ki, vah?
Biraz da Sakarya’dan söz edelim mi?
Sakaryalı depremi çok iyi bilir!
“O büyük acıları, travmaları, kendinden geçmeleri, bayılmaları unutmak” olur mu?
Sakarya, Sakaryalılar, yediden yetmişe, yardıma koştular..
Valilik,  kaymakamlıklar, belediyeler, sivil örgütler, gençler, yetişkinler, anneler, ablalar topyekün yardım için harekete geçtiler..
Bütün bunların yanında “arama kurtarma ekibi” yola çıkarıldı..
Sakarya Valisi Çetin Oktay Kaldırım ve ardından Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce, deprem bölgesinde görevlendirildi..
Ama, bizleri üzen olaylarada tanıklık etmedik değil?

YALAN YAKIŞMADI?
Uğur Aslan adında bir yorumcunun dilinde,” Sakarya  olması, Sakarya ve Sakaryalıları hedefe koyması”, büyük tepki çekti, tepkiyi hak etti..
Ancak, ardından özürü gelmesi, olabilecek tatsız olayları da engelledi..
Öfke geçti mi, hayır!
Yanlışını anladı, düzeltti ama, neye yarar?
Keşke daha temkinli, daha dengeli konuşabilseydi?
Kalplerimiz kırmasaydı!..
Ama,” öfke ile kalkmanın zararını bilen sağduyu sahibi hemşerilerimiz, o linç girişimleri öteledi”, çok şükür..
Evet, deprem bölgesinde de bu tür, yanlış anlaşılmadan, bir sade vatandaşın, bu linç girişimi sırasında hayatını kaybetmesi herkesi üzdü..
Öfke ile kalkanlar, zarar ile oturdular?
Konu mahkemelik, oldu mu şimdi?
Demek ki, doğru haber çok önemli..
Bilgilendirme çok önemli..
Aman, “dedim- dedilere çok kulak asmayınız, hele de haberleri teyit etmeden ortaya çıkıp, geri dönülmez sözler” sarfetmeyelim!..
Bir de;” bu resim çektirmeler, odun kırma şovları nedir”, Allah aşkına?
Ne gereği var?
Yakışıyor mu?
Sakarya’dan bu manzara ve görüntüler, yüreğimizi yaralar!

BELÇİKA KRALI VE KRALİÇESİ?
Son olarak, biraz da “dış dünyadan” sizlere bilgiler aktaralım..
Yaşadığım Belçika’da, Kral Philippe ile Kraliçe Mathilde, depremde yakınlarını kaybeden bir Türk ile bir Suriyeli aileye taziye ziyaretinde bulundu..
Büyük bir memnuniyet yaratan, bu ziyaretten başka, Türkiye Cumhuriyeti Brüksel Büyükelçisi Bekir Uysal’ın girişimleri ile açılan “deprem taziye defterini”, Avrupa Birliği üst düzey yetkilileri ile diplomatlar imzalamaya koştular..
Belçika Başbakanı Alexandra De Croo, Anvers kentinde, Türklerin yardım merkezini ziyaret ederek, Türkiye Cumhuriyeti Anvers Başkonsolusu Batu Kesmen’den ve vatandaşlarımızdan yardımlar hakkında bilgi aldı, taziyede bulundu, Belçika’nın yardımlarının süreceğini söyledi.

TEŞEKKÜRLER BELÇİKA!
Belçika’dan daha öncede sizleri bilgilendirmelerde bulundum..
Belçika’da da bazı münferit olaylara rağmen, vatandaşımızın birlikteliği kadar, “Belçikalıların da duyarlılığı Belçika-Türk Dostluğuna bir başka ivme kazandıracağı” kesin..
Belçika’dan, Belçikalı Türklerden Türkiye’ye akıtılan yardımlarla birlikte, “umutlar da sevgiler de adresine” gönderiliyor..
“Bu güzellikleri, bu bayrak açışları, bu saygı duruşları, bu birliktelikleri, bu çığlıklara koşuşları”, unutmamak gerek..
Teşekkürler Belçika, Teşekkürler!..
Unutmayanız, “umutların bittiği yerde, yeni umutlar” yeşertilir!
Bunu ancak, “dostane şekilde ile ayağa kalkanlar” başarabilir!
Dostluğun, kadirşinaslığın bir başka örneğini sergileyenlere selamlar olsun!
Yusuf Cinal yazıyor, 17 Şubat 2023