Sevgili okurlar,
Ekim ayının son günü, “bayraklaşan ve bir bayrak altında toplanan insanımızın, o coşkulu bayram kutlama günlerine tanıklık etmenin gururu içinde”, İstanbul’a seyahat ediyorum..
“Bir Atatürk, bir Cumhuriyet aşığı futbol adamı, spor yazarı Nazım Aktürk” ile seyahatimizin bir bölümünü, sizlerle paylaştım..
Ah İstanbul, ah!
Sende ne güzellikler yaşadık, ne güzellikler!
Galata köprüsü yanında, balık–ekmek atıştırmalarımız..
Dolmabahçe stadyumunda Galatasaray-Fenerbahçe-Beşiktaş maçlarına gidip, gelmelerimiz..
Haydarpaşa’da biten, başlayan yolculuklarımız..
Ah İstanbul, ah!
Galata kulesinden, sana bakışlarımız, hayallerimiz..
İstiklal Caddesi’ndeki gezintilerimiz..
Unutulur mu, unutulur mu?
SEV ile Otobüs yolculuğumuz, Kuzey Marmara otoyolundan sonra TEM’de devam etti..
Trafik yoğunluğuna rağmen, Harem Vapur iskelesine ulaştık..
Hava sisli ve puslu..
İstanbul kartımı çıkartıp, arkadaşım Nazım Aktürk’e seslendim..
“Geç usta, geç!”
Nazım Aktürk kardeşim geçti ama, bana turnikeler geçit vermedi!..

EUROLARI BOZDUR?
Kartta, bakiye yetersiz ya, hemen gerekeni yaptım..
Nazım bu, gülmeden eder mi?
“Euroları bozdur usta, bozdur” diye, seslenmeden edemedi..
“Euroları bozdurmak” gerek ya?
Emekli maaşı, buralara gelmeye yeter mi?
Bozdursak bile, bu pahalılığı can mı dayanır?
Arabalı vapurun, üst güvertesine çıktık..
Nazım bu,” ayaklar artık bizi taşımıyor Yusuf kardeşim” diye seslendi..
Yaşlılık ya, kendini belli etmeye başladı!..
Güverteden, havanın sizli ve puslu olmasına rağmen, “yine de Kız Kulesi, Boğaz köprüsü, Galata kulesi, Topkapı sarayı” görünüyor..

KOCA, KOCA GEMİLER?
Ve koca, koca gemiler, demir atmış İstanbul’a..
Koca, koca gemiler!..
Belli ki, “İstanbul  hayranı yabancılar” İstanbul’da..
Sırtımda,” Hakikatin Peşinde Bir Ömür” adlı kitaplar..
Yılların, kitapçısı, Mehmet Fatih Varış ustaya uğramak gibi önceliğimiz var..
“Yerebatan Caddesi 33 E/Cağaloğlu/İstanbul” adresi radarımızda..
Ah İstanbul, ah!
Sende yaşayanlar bile, seni bilmiyor ya, yanarımda ona yanarım!..
Sakın, kimseye adres sormayınız?
Bulamazsınız!?
“Navigasyon” bile, sizi daha iyi yönlendirir ve hedefe ulaştırır..
Neyse, adresi buluyoruz..

İSTANBUL’DA ADRES SORMAK HA?
Mehmet Fatih Varış, çıkageliyor..
Sakarya’dan, çok tanıdık yazarlar var listesinde..
“Fahri Tuna ve merhum Yılmaz Güney” adları ön sırada..
Vakit dar, kısa hoşbeşten sonra kitapları teslim ediyoruz..
Mehmet Fatih Varış, “borcumuz nedir” diye soruyor..
Adettendir ya?
Sormadan olur mu?
Kitapları verip, kitaplar alıyoruz!
Dönüş yolunda, yine yükümüz ağır!
Bir zamanlar, yollarını, yokuşlarını aşındırdığımız Cağaloğlu’ndan aşağı Sirkeci’ye, oradan Eminönü’ne geçiyoruz..
Her yer bayrak ve Atatürk posteri..
“Atatürk’e ve Cumhuriyet’e sahip çıkmak” ne güzellik..
Öğle yemeği ve ardından, tatlı çay keyfi bizi bekliyor..

CASUSTUR, CASUS?!
Yolumuz üstünde, ”İş Bankası Müzesi” var..
Gezmeden, olur mu?
Ve Osmanlı padişahlarının, aile bireylerinin kabirleri..
Onlar da, bizim ya?
Duaları esirger miyiz?
Bir solukta, “İş Bankası Müzesi’ni” geziyoruz..
Nazım’ın gözü, tarihi bir belgeye takılıyor..
Osmanlı’nın borçları?
“İşte bu Cumhuriyet, o borçları ödeyerek, tam gaz ileri vitese atarak”, bu günlere geldi..
Mutlaka gezmelisiniz!..
Ama, mutlaka, belgeler konuşuyor, öyle yalanlara inanmayınız!
Kitap bölümüne geçiyoruz..
“İş Bankası yayınlarından çıkan kitaplar”, arasındayız..

KİTAP İNSANI GÜZELLEŞTİRİR!
Bugün İstanbul’da kitap günümüz..
Sakaryalı, hemşerimiz Prof. Dr. Sabahattin Öncel’in kitaplarını soruyorum..
Bir tek, “Casustur, Casus” kitabı var..
Satın almadan, olur mu?
“Kitap insanı sadece bilgilendirmez ,güzelleştirir de!”
Kitap yükümüz, daha da ağırlaştı..
Keşke yükümüz, hep kitap olsa!?
Galata Köprüsü keyfi, balıkçılar, hatıralara, yaşanmışlıklar arasında, İstanbul’u seyrediyoruz..
Dönüş yolunda, tekrar Harem’e geçiyoruz..
Nazım bu, hemen eski dostu “Harem’in Ağası” ve adı “ İngiliz Nejdet’e “ çıkan sevgili Nejdet Boz, bizi karşılıyor..
Güleryüz, sıcak ilişki, sarılmalar, buyur etmeler..
Nazım bu,” indirim olmadan  gitmeyiz” takılmacaları..
SEV ile geldiğimiz İstanbul’dan bu sefer, otobüslerinin alnına,” Rotamız Daima Cumhuriyet” yazılı VİP Turizm ile dönüyoruz..
Saat 17.00 gibi, otobüsümüz hareket edecek..
Arabalı vapurda tanıştığımız Karasulu öğrenci Enes Erbatan yanımızda..

AYNI ROTADA OLANLAR?
Harem’de, bize yine bir başka öğrenci Karasulu Yağmur’da ekleşiyor..
Harem’de, “tam bir Sakarya muhabbeti” başlıyor, çaylar mı, şirketten elbette!
Yıllar öncesine gidiyorum..
Akyazı Akbalık Güreşleri kurucusu, ünlü pehlivanımız Zülküf Karabulut aklımda..
Allah rahmetler eylesin!
Aha şuracıkta Atan Kardeşler Otobüs terminali ve şurada da Gülhan Turizm yazıhanesi vardı..
Harem, aynı Harem’de, “değişim” kaçınılmaz!..
Gelenler, gidenleri aratıyor!
Ah, İstanbul ah!
Ama, “rotamız daima Cumhuriyet”, o hiç değişmiyor..
“Böyle kararlı, ilkeli, ideali olanlar” ile yola devam!
“Aynı rotada olanlara”, selamlar olsun!
Yusuf Cinal yazıyor, 2 Kasım 2023