Dün gece bir ortamda dostlarla laf paralıyorduk…
Ortamın hem içinde hem dışında gibi davranan dostlardan biri, masa üzerinde duran bir yerel gazeteye göz ucuyla bakarken birden mırıldanır bir sesle dedi ki:
-Bunlar günah nedir bilmiyor!..
Meraklı bakışlarımız dosta yöneldi…
Dostumuz, gözlerini gazeteden ayırmadan, işaret parmağının ucuyla haberin yer aldığı sütunun üzerini birkaç kez tıkladı…
Baktık:
“ Büyükşehir Belediyesi geleneksel iftar şöleni programı açıklandı.”
Gırgır, şamatanın yerini ciddiyet aldı, ramazan ayının önemi üzerine söyleşi gelişerek koyulaştı…
***
Lafını sürdüren dostumuz:
-Bizim bildiğimiz ramazan ibadet ayıdır, insanlar nefislerini terbiye etmek için bu zaman diliminden yararlanır. Fakir fukaraya yönelik destekler gösterişsiz yöntemlerle yapılır. Hele ramazanın politika için kullanılması, amacından uzaklaşılması demektir.
Tümcesini bitirdikten sonra dostumuz olayın inceliğini vurguladı:
-İftarlar gösteriye dönüştürülüyor; her yıl meydanlarda, sokaklarda tıklım tıklım iftar sofraları gösteriş yemekleri gibi sergileniyor; siyaset manevralarına alet ediliyor; dahası dopdolu yemek manzaraları gazete haberleri üzerinden iftarın pazarlanması günümüzde doğal sayılıyor.
Çok doluydu dostumuz, daha konuşacaktı; ama, masadakilerden biri lafını kesti:
-Kutsal ayımız ramazan, siyasete alet edilen araca dönüştürülüyor, desene!..
***
Sevgili dostumuzun uyarı niteliğindeki saptaması doğrudur…
Müslümanlığın kuralı, özü, kitabı, şeriatı bir müminin gösterişten uzak sade yaşamı öğütleyen ahkamlarla doludur…
Evet…İbadet ayına saatler kaldı…
“Ramazan geldi, hoş geldi” güzel tekerlemesi cami mahyalarına asıldı...
Ramazanı kendi kutsal koşulları içinde, hoşgörü ve sadelik çerçevesinde titizlikle yaşayabilirsek ne mutlu bize…