Sevgili okurlar,
Takdir edersiniz ki, “milli hassasiyetler” çevremizdeki terör ve savaş hali durumlarla, insanlığı tehdit eden fütürsuz kararlar eşiğinde, daha çok konuşuluyor, gündeme taşınıyor..
Bir kere şunu hemen söyleyelim ki,” milli hassasiyetler” üzerinden,” kara propaganda, kara siyaset ve algılar yaratmak, insanımızı yanıltmak, umursamamak” anlamı taşır!
35 Yılını Avrupa Türklüğü içinde geçirmiş, “insanımızı bilgilendirmekten, haberdar etmekten öte, ülkemizi temsiliyet noktasında üzerine düşeni fazlası ile yapmış biri olarak, bugün gördüklerimiz, duyduklarımız” bizleri ziyadesiyle üzmektedir..

TERECİYE, TERE SATMAK?
Ah be kardeşim, “Afganistan, Irak, Suriye ve Afrika topraklarından kaçıp”, Türkiye’ye gelmişsin!?
Sana bu aziz, yüce Türk Milleti kucak açmış, hoşgörü ile barınmana imkan tanımış, ama sen kalkıp, “tereciye, tere satma cesaretini” kimden alıyorsun ki?
Bak şairimiz ne diyor?
“Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın

Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.

Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın

Bir vatan kalbinin attığı yerdir.”(Necmettin Halil Onan)
Türk Milleti, yeri geldi mi, “topyekün vatan savunmasına hiç teredüt etmeden koşmayı, birliktelik yapmayı, düşmana haddini bildirmeyi”, hiç eksik etmemiştir..

İşte Çanakkale ve işte ülkemizi işgale gelenlere, gösterdiğimiz tarihi dersler, o kadar çoktur ki?

MEHMETÇİK FİLİSTİN’E HA?
Kalkmış, ülkeni savunmadan kaçmışsın, sığındığın ülkede, etrafı velveleye vermek, “Mehmetçik Filistin’e” naralaraı atmak, “efelenmek, sahte kahramanlık taslamak, birkaç işbirlikçi ile avaz, avaz bağırmak”, neyin nesi?
Elbette atılan her bomba ile yere düşenlerin, yıkılan, harap edilen kentlerin acısını yüreğimizde hissetmek, o bir başka ruh halidir..
Bir zamanlar ” Mavi Marmara” ile Filistin topraklarına yardım götürmeye kalkanların, başına neler geldiğini bilmeyinimiz mi var?
Uzatmayalım, ülkeler arasındaki savaş hali başkadır, terör estirmek, masul insanların kanına girmek, evlerini başlarına yıkmak bir başkadır!..
Türkiye, Türk Milleti bu sınavdan hep başarı ile çıkmıştır, bugünde  gereğini yapacağından, kimin ne şüphesi olabilir ki?
Elbette, “herkes özgür düşüncesi ile  bu durumlarda taraf olabilir, bir tarafı haklı, diğer tarafı haksız görebilir”, bu yönde kararını açıklayabilir?
Buna kim ne diyebilir ki?
Ancak Türk toprakları, kentleri içinde fing atmanın kime, ne yararı olur ki?
Yürü, Filistin’e?
Elinizi, tutan mı var?
Hocalarınızı da, ihmal etmeyiniz?

KİMSENİN HADDİNE DEĞİLDİR?
İşte, Azerbaycanlı kardeşlerimiz, “bu son patlak veren saldırı ve karşı saldırı ile ilgili olarak görüş ve düşüncelerini” paylaşıyorlar..
Onları suçlamak, kimsenin haddine değildir?
Zira, 30 Yılı aşkın bir  zaman dilimi içinde, “hangi Filistinli, hangi Müslüman Arap ülkesi, Azerbaycanlıların, Karabağ kaçkınlarının, mazlumlarının yanında”, yer aldılar ki?
Bu da bir ölçü değildir, bu tarihi bir tespittir!
“Bugün sana, yarın bana” meselesinden öte, bu “bir insani duruş” sergilemektir!..
Topraklarını yok pahasına satan Filistinlilerin, “bugün içine düştüğü durum, ibretlik bir ders kadar, yapılan ihmali de gözler önüne” sermektedir!..

Filistin’in kurucu lideri Şerif Hüseyin’in, Osmanlı’ya karşı İngilizlerle birlikte olup, baş kaldırması, Sina çöllerinde vatan evlatlarının şahadeti unutulur mu?
Elbette, herkes vatan toprakları, gelecek nesiller için elini taşın altına koyması gerekir..
Başkalarından medet beklenecek, umulacak zaman değil!?..
İşte, Akdeniz’in ortasında ve Ege’deki adalar, nasıl bir bir elimizden çıktı?
Son olarak;” Türk Milleti, Kıbrıs’ta bir oldu, bittiye”, müsade etmedi..
Lütfen, tozlu raflardan tarih kitaplarını çıkarınız, “Girit’in, Rodos’un ve diğer adaların”, elimizden nasıl çıktığını öğreniniz!..

BRÜKSEL’DE TERÖR ANITI!
Bunlarda, bizim zaaflarımız olarak, bir kenara yazılmalı!..
Brüksel’de Sakarya Üniversitesi Kütüphane ve Şehir Hafızası yöneticilerinden Zeliha Köksal ve muhterem eşleri eski ADVAS Fabrikası çalışanlarından emekli Yüksek Makina Mühendisi Turgut Köksal’ı ağırladık.
İnter-Media Bruxelles Vakfı işbirliğinde, Erasmus projeleri bağlamında Brüksel’e gelen Zeliha Köksal ve Turgut Köksal, hoş gezilerde, ziyaretlerde ve incelemelerde bulunduk.
Avrupa Birliği vadisine(AB) giderken, “terör saldırısına maruz kalan Malbeek Metro İstasyonu, Uluslararası Brüksel Havalanı kurbanları ile  Place Schuman’a dikilen anıtı” kendilerine gösterdim..
“Şarapnel ve kurşun izlerini içeren anıt, terörün ne denli ürkütücü, korkunç fotoğrafını” içeriyordu!.

Bu acıyı, bu korku ve ürküntüyü Türk Milleti çok iyi biliyordu!..
40 Yılda, “ne vurgunlar, ne acılar yaşandı, ne hain pusularda kahraman evlatlarımızı, memurlarımızı, öğretmenlerimizi insanımızı” kaybettik!..

Umudumuzu, yitirdik mi?
Geri adım, attık mı?
Vatan savunmasından, kaçtık mı?

ORANTISIZ GÜÇ KULLANIMI?
Hain ve işbirlikçileri, ayrılıkçıları takibe devam!
Türk’e kefen biçenin sonunu bilmeyen mi var?
Ancak, “Filistin-İsrail cenahında, orantısız bir gücün, savaş hali hukukun çiğnendiğini” unutmayalım!..
Burada, güçlü devletlerin de  ortaya koyduğu politikalar, açıklamalar kabuledilir, vicdanları rahatlatacak, barışı hakim kılacak, akan kanı durduracak ve bir çözüm getirecek gibi görünmüyor!..
Ne acı değilmi?

BARIŞ UNUTULDU?

Çoluk, çocuk, yaşlı genç, kadın, erkek demeden, herkes hedefte!
“Bir savaş hali mi, terör hali mi” seyrediyoruz!
Mazlumların başına evleri yıkılıyor, karşı taraftan roketler fırlatılıyor..
Maalesef, “barıştan” söz eden yok?
“Barış, barış, barış!”
İsrail’in, “her türlü savaş hukukunu ayaklar altına alma kararı”, üzüntü vericidir..
Şimdilik çok uzaklarda ya, inşalllah birilerinin aklına “barış” gelir de, bu terör, bu savaş halleri son bulur!
İnsanlık rahata, huzura kavuşur!
Temennimiz budur!
Yusuf Cinal yazıyor, 12 Ekim 2023