Sevgili okurlarım bu yazımda tarihi Kürşad İhtilali hakkında bilgi vereceğim. Kürşad ihtilali Türkler’in tarihleri boyunca bağımsızlıklarını kaybettikleri tek dönem olan 630’lu yıllarda gerçekleşmiştir. Kürşat İsyanı da, ilk ve son olan bu esaret yıllarına son vermiştir. Kürşat, Göktürk Hanedanı’ndan 10. Büyük Türk İmparatoru Çuluk Kağan’ın küçük oğludur. 630’lu yıllarda kararsız bir adam olan yeni Türk Hakanı Kara Kağan’ın basiretsiz idaresi, üst üste gelen soğuk ve kıtlık yılları Türk illerinde büyük tahribat yaptı. Bu durumdan yararlanan Çin Ordusu, Türk Ordusu’nu bozdu. Kara Kağan ile 100000 Türk, Çinliler’e esir düştü. Yönetim kadrosu esir alınan Türkler bağımsızlıklarını kaybettiler. Türkler kendilerine Çin tarafından atanan Sirba Kağan’ı tanımadılar. Gizli gizli 40 kişilik bir teşkilat kurdular. Kürşad’ı lider olarak seçtiler.Kürşad ve arkadaşlarının planı şu şekildedir. Çin imparatoru Li Şihmin esir edilecek, Türk illerine kaçırılacak, sonra Çin sarayında esir tutulan 100000 Türk’e karşılık değiştirilecek. İhtilal başarıya ulaşır ulaşmaz da süratle Türkler ayaklanacaklar ve savaşarak bağımsızlıklarını ve topraklarını geri alacaklardı.
Kürşad ve 39 arkadaşı kılık değiştirerek gezen Çin İmparatoru’nu kaçırmak için Çin’e girdiler. Ancak o gece fırtına çıktı ve İmparator saraydan ayrılmadı. Kürşad gecikilirse ihtilalin duyulup Türkler’in kılıçtan geçirilmesinden korktu. Akıl almaz bir cesaretle, imparatorluk sarayını basıp imparatoru silah kuvvetiyle ele geçirmeye karar verdi. Arkadaşlarının Çinliler’le kıyas edilmez derecede iyi silah kullanmalarına güveniyordu.
Gerçekten o gece 40 Türk asilzadesi sarayı bastı. Pek kanlı bir çarpışma oldu. Yüzlerce Çinli muhafız, 40 Türk’ün keskin nişancılığına ve vuruş maharetine dayanamadı. Türk okları ve kılıçları altında can verdi. Çinli askerlerin yerden biter gibi çoğalmalarını gören Kürşat, sarayı terketmek emrini verdi. İmparatorun ahırına hücum eden 40 Türk, seyisleri öldürüp atlara atladılar ve Çin başkentinden çıkmayı başardılar. Ancak bütün bir Çin Ordusu 40 Türk’ün peşine takıldılar. Vey ırmağı kıyısına gelen 40 kahraman birkaç yüz Çin askerini okladıktan sonra, gözyaşartıcı bir kahramanlık sahnesi içinde öldüler. Kürşad ve 39 arkadaşı, Vey ırmağı kıyılarının sarı toprakları üzerinde kaldılar.
İhtilal başarılamadı diye Çin boyunduruğundaki Türkler sinmediler. Bütün Türk illerinde bir İstiklal rüzgarı esti. Hiç bir milletin tarihinde böyle bir kahramanlık olayı yoktur. 40 Türk’ün saldırısı düşmanları iliklerine kadar ürpertti. Türkler’de ise önüne geçilemez bir derecede kabarmış olan bir bağımsızlık arzusunu kamçıladı. Kürşad ve 39 arkadaşının bu kahramanlığı tüm Türk illerine dalga dalga yayıldı ve TÜRK esaretine son verdi.
Bugünün Türkleri de atalarının genlerini taşıyıp, 40 Türk asilzadesinin kahramanlığını ve Kürşad İsyanı’nı yarınlarına taşımalıdır. Her Türk Kürşad İsyanı’nı bilmelidir.
Tabi unutmaması gereken günümüzden de bazı hadiseler vardır. Bildiğiniz üzere bir dönem açılım safsatası adı altında ülkemizde bazı gelişmeler yaşanmıştı. Bu gelişmelere özet olarak bakacak olursak, üniversiteler terör örgütü mensuplarının yuvası haline gelmiş, TC ibaresi devlet kurumlarından silinmeye çalışılmış, sözde akil insanlar ortaya çıkmıştı. Hatta bu dönemde şehidimizin son örtüsü olan şanlı Türk Bayrağımız tahrik unsuru olarak gösterilmişti. Memlekete böylesi akıl almaz olaylar olurken bu duruma karşı çıkan bir kesimde milli manevi duygular ile yetişmiş Türk Gençliğiydi… Bu Türk Gençliğinin bayraklaşan ismi de Fırat Yılmaz Çakıroğlu’ydu. Fırat sıkıntılı dönemlerde yapılanlara karşı çıkmış terör yuvası haline gelen üniversite koridorlarında hainlerin tehditlerine aldırış etmeden okumaya çalışmıştı. Yine böylesi bir şubat gününde dağda yetişmiş sözde öğrenci özde terörist alçaklar Fırat kardeşimizi şehit etmişlerdi. O günün medyası olayı karşıt görüşlü iki grubun kavgası olarak göstererek Fırat’ın mücadelesini saklamaya çalışmıştı. O gün için Kürşad gibi Fırat’da kaybetmiş gibi gözüküyordu. Bugün Türklere Türk Devleti’ne baktığımızda kazanan Kürşad ve Fırat…