Güzelim ülkemizin siyaseti bir garip ‘fiili durum’a dönüştü, parti içi demokrasi rafta duracak, gelenekler sollanacak, partinin -üyesi/delegesi/örgütü- dışlanacak, genel başkan egemenliğine dayanan acayip bir particilik nizamı ‘de facto’ yürüyecek…
Dün haber sitelerine AKP’nin aday listeleri sızmıştı, kimi aday adaylarının müracaat ettikleri ilçeden değil, adaylık başvurusu yapmadıkları bir başka ilçeden aday gösterildikleri yansıtılmıştı…
Tam o sırada MHP’nin ‘millet ittifakı’ kapsamında sadece bir ilçede seçime katılacağı anlaşılmıştı…
İlginç bir marifet!..
***
Yıllarını siyaset içinde geçirmiş bir dostum, bu marifet için yerinde bir yakıştırma yapıyor:
“- Tam Aziz Nesin’lik bir öykü!..”
Ve ekliyor:
“- Aziz Nesin yaşasaydı, bunu yazsaydı, bu öykü Yeşilçam perdesine taşınsaydı, ‘abartma, uydurma’ denirdi; oysa yaşadığımız tablo budur…”
Sonra soruyor:
“- Böyle bir siyasetin içinden çıkacak belediye başkanının yöneteceği şehre hayrı olur mu?.. Aday olmayı düşünmediği, planlamadığı bir ilçeden adaylık, yarın öbür gün belediye başkanlığı vaziyeti!.. Böyle bir başkan olmasının her şeyden önce o ilçede adaylık düşünen diğer aday adaylarına dokunan tarafı yok mudur?.. Bu iş çığırından çıktı. Parti yönetimini ele geçirmiş takım, seçmeninin oyunu çantasında, partiyi babasının mülkü olarak görüyor, partinin tertemiz tabanının üzerinde kasap havası estiriyor…”
Dostum doğruyu söylüyor, bu iş artık ciddiyetini yitirdi, Aziz Nesin’lik öykü oldu…
***
AKP adaylıkları bir yana, MHP’de durum daha bir alem…
Turgut Babaoğlu…
Ali Şener Bayraktar…
Berat Taner…
Cavit Karslı…
Hendek, Akyazı, Sapanca ve Karapürçek’te MHP’den adaylıklarına kesin gözüyle bakılan politikacılar… Toplumsal konumları yerli yerinde… Ciddiyetse ciddiyet... Saygınlıksa saygınlık…
İlçelerinde seçenektiler, ışıklıydılar, umut vadediyorlardı…
Şimdi bu insanlara denildi ki, seçime katılmıyoruz!..
Peki, neden aday adaylıklarını kabul ettiniz?...
En başından söylenseydi ya?..
Yıllara dayalı emeklerin bir kalemde hebasına ne denir?
Ya onurları?..
Çevrelerindeki insanlara yaşatılan hayal kırıklıkları?..
Ortada demokrasi adına yüz kızartıcı bir sonuç olduğu açık değil mi?...
***
Dostlar…
Hemşeriler…
Aklını peynir ekmekle yemeyenler…
Sıradan insanlar…
Normal insanlar…
Herkesin gözü önünde olup bitenler, demokrasiyle uzaktan yakından ilişkisi olmayan bir şaşkınlığın, körlüğün, aymazlığın dışavurumudur…
Binmişiz bir alamete…
Gidiyoruz kıyamete…