Gözünü açtığında hareket edemedi. Karanlıktı, etrafta ışıklar vardı. Bir de duyduğu anlamsız sesler, kornalar ve çığlıklar... Başını kaldırmak istese de yapamadı, direksiyonun üstünde kalakalmıştı. Vücudunu hareket ettirmeye çalıştı fakat bu konuda da başarılı olamadı ve gözleri kapandı.
Gözlerini yeniden açtığında korna sesi durmuştu. Başı biraz havadaydı ama bir el onu tutuyordu. Bir yandan da gözünün önünde havai fişek gösterisi gibi kıvılcımlar uçuşuyordu. Kafasını tutan ses ‘’İyi misin?’’, ‘’Gözlerini kapatmamaya çalış, az kaldı. Kurtaracağız seni’’ dese de kendini tutamadı ve gözleri tekrardan kapandı.
Bu sefer gözlerini açtığında bir hastane odasındaydı. Ailesinin yanında olduğunu gördü. Kafasını hafifçe sağa sola oynatabiliyor, uzuvlarını hissedebiliyordu. Annesi doktora ‘’Uyandı’’ diyerek seslendi. Doktor hızlı adımlarla geldi. Gözlerini açıp, ışık tuttu. Gözleri ışığa tepki veriyor, bir sağa bir sola gidiyordu fakat bu hareket hafif bir baş dönmesi oluşturmuştu. Doktor, konuşmaya yeni başlayan bir çocuğa sorar gibi ismini, nerede olduğunu, annesinin kim olduğu gibi sorular sordu. Yarım yamalak da olsa bu sorulara cevap verdi. Doktor yanından kalkarken ona doğru eğilip, kısık bir sesle ‘’Merak etme zamanla iyileşeceksin’’ dedi. Bu sorular ve gördükleri onu çok yormuştu ve gözleri tekrar kapandı.
Gözünü açtığında bu sefer başını kaldırabiliyor, ellerini rahatça oynatıyor ve en önemlisi de vücudunu az olsa da doğrultabiliyordu. Bunları yaparken, hastane odasında kimsenin olmadığını fark etti. Sağ tarafında duran suya uzandı ve birkaç yudum içti. Aynı masa üzerinde bulunan saatine ve telefonuna baktı. Telefonun ekranı çatlamış, ekranı görmek iyice zorlaşmıştı. Yarım yamalak kimin aradığını, kimin mesaj attığını seçmeye çalışsa da çok başarılı olamadı. Tekrar başını yastığa koydu ve istemsiz olarak gözleri bir kere daha kapanmak zorunda kaldı.
Gözleri doktorun yardımıyla tekrar açıldı. Doktor bir isim söylüyordu. Bu isim ona çok tanıdık geliyor fakat emin olamıyordu. Bir bulanıklık vardı kafasında, düşüncelerinde, hatta gördüklerinde. Doktor tekrar birkaç basit soru sordu. Hemşirelerin yardımıyla oturur pozisyona geldi. Başı biraz dönmüştü ama bunun iyi geldiği hissediyordu. Doktor ‘’ Ağır bir trafik kazası geçirdin. Hastaneye geldiğinde iki bacağın kırık ve vücudunun bazı noktalarında ezilmeler vardı. Bunun yanında başını direksiyona çarptığından dolayı büyük bir sarsıntı geçirdin. Bu yüzden her şeyi kolayca hatırlayamayabilirsin. Bazen baş ağrısı bazen de boşluk hissi hissedeceksin. Bunların hepsi normal ve zamanla geçici şeyler. Sana sorduğum soruları güzelce cevapladın bu da geçici hafıza kaybının çok uzun sürmeyeceği anlamına geliyor. Şimdilik hepsi bu kadar bize söylemek istediğin bir şey veya bir isteğin var mı?’’ doktoru dinlemiş ve anlamıştı ama o boşluk hissinden ötürü doktora boş boş bakıyordu. Doktorun ondan olumlu ya da olumsuz bir cevap beklediğinin farkındaydı. Biraz düşünür gibi gözlerini doktordan uzaklaştırdı ve tavana baktı sonrasında da aklına bir şey geldi.
‘’Evet doktor. Bir isteğim olacak sizden. Ben bir daha âşık olmak istemiyorum. Kavga edip, tartışıp, aşk kazası geçirmek istemiyorum. Bu konuda da kalbimi tedavi edebilir misiniz?’’