Sevgili okurlar,
Avrupalı Türkler sandık başına giderek, gereğini yapıyor..
Yani”vatandaşlık görevini” ifa etmenin huzuru ve rahatlığı içinde paylaşımlarla, eylemlerini sevinçle paylaşıyorlar..
Bizim aile firesiz sandık başına giderek, gereğini yaptı..
Kızım ve eşi, kimlik kartlarını yeni çıkardıkları için, ellerindeki belge ile oy kullanamadılar..
Tekrar Türkiye Cumhuriyeti Brüksel Başkonsolouğu’na giderek, oy kullanabilmek için gerekeni yaptılar..
Onlar da oylarını huzur ve rahatlık içinde oylarını kullanacaklar..
İnsan, kendi ülkesindeki siyasi durumu, anlayışı, yönetimi belirlemek için olduğu kadar, kötü yönetime de son vermek için, değişim için, sandık başına biraz daha istekli gidiyor..
Bunu sandık başına gidenlerin yüzlerinden okuyoruz..
Küçük bir sinyal bile, birbirlerini tebrik etmeye yetiyor..
Gözlerle mesajlaşmak, gülümsemeleri ardından getiriyor..
Sevgili arkadaşım Okyay Karataş ile birlikte önceki gün Brüksel’deki seçim merkezine gittik..

BRÜKSEL’DE OY KULLANMAK?
Brüksel’de seçim merkezi, 1957 Yılında yapılan sergi saraylarının bir ünitesinde gerçekleştiriliyor..
Yani, Brüksel Atomium parkı içindeki devasa büyük sergi sarayı birimlerinden birinde oylarımızı kullanıyoruz..
Bina önüne, Türk Bayrakları asılmış..
Oy kullanmak için gelenleri, yönlendiren görevliler, sandık başında görev üstlenenler, bizzat oy işlemi için görevliler büyük bir titizlik içinde işlerini yapmaya çalışıyorlar..
Belçika’nın Anvers Seçim Merkezi’nde yaşanan o tatsız olaydan sonra, Haselt kentinde de bazı rahatsızlıkları dile getirenler oldu..
Hani halk dilinde “maganda” diye tanımladığımız tipler, bu seçim bölgesinde, “kaba kuvvet gösterisi ile sandık başında görev yapan diğer siyasi parti temsilcilerine gözdağı vermeyi” kendilerine görev adetmişler?
Nasıl, bir görev ise bu?
Kaba kuvvet gösterisi?
Gözdağı vermek?

SEÇİM MERKEZİ KABADAYILARI?
Sandık başında kabadayılık taslamak, “topunuz birden gelin ulan” demek, neye, kime hizmet ki?

YARDIMA GELİN UŞAKLAR?
Sevgili dostum, Erdinç Utku, bir mesaj atarak,” Arkadaşlar burada çok yalnız kaldık.Lütfen boşta olanlar,gelip bu sandık merkezinde bize destek versinler” demek zorunda kaldı..
Neyse, Haselt Seçim Merkezi, görevini tamamladığı için kapatıldı..
Şimdi bu bölgede oy kullanmayanlar, oylarını ya Anvers, ya da Brüksel’de kullanacaklar..
Dedim ya, arkadaşım Okyay Karataş ile Brüksel Seçim merkezindeyiz..
Merkezde kaba kuvvetin, maganda anlayışının temsilcileri olta vuruyorlar?..
Korkmadım desem yalan olur!
Biz oradayız ya?
Bir o yana, bir bu yana?
Maalesef, kimi görevli, kimi ise yedek kuvvet!?
Belli ki, “Anvers’te iyice hırpalanan ve karkaşanın mimarı Emirdağ Belediye Başkanı Serkan Koyuncu’nun intikamı” peşindeler..

GÖZÜ DÖNMÜŞLER?
Gözü dönmüşler, ortalıkta cirit atıyor!?..
Ama, diğer siyasi parti temsilcileri ve sağduyu sahibi Türkiye Cumhuriyeti Brüksel Başkonsolosluğu yetkilileri, buna fırsat vermeyecek tedbirleri almışlar..
İnsan, ister istemez ürküyor!..
“Kendi, kendine rol biçenler, durumdan kendilerine vazife çıkaranlar”, hep orada!?
Aynı türden kavga, Amsterdam Seçim merkezinde de çıktı..
Türkiye’deki seçimin, Avrupa yansımaları bunlar..
Son olarak, CHP Brüksel Birliği’ne de tacizler, şikayete neden oldu..
Maskeli kişiler kameralara yakalandı ve kimlikleri belirlendi..
Ne oluyor Allah aşkına?
Bir başka siyasi partinin merkezine, bir başka siyasi liderin resmini yapıştırmak, asmak neyin nesi?
Neyi başardılar ki?
Bunlar taraftarı oldukları siyasi partiye, zarar verdiklerini de mi hesaba katamıyorlar?
Yazık ki, yazık!
Türkiye’de de durum, farklı değil!..

SİYASETİ AYAĞA DÜŞÜRMEK?
Üst perdeden, iktidar tarafından yapılan açıklamalar, kabuledilir değil..
Siyaseti, bu kadar ayağa düşürmek nedir?
Kardeşim, “sen bu sandıktan olur” almadın mı?
Sandıktan çıkana, kafa mı atacaksın?
O zaman, sandık ile ilgili söylemlerin altında, ne var?
Niye bu agresiflik,bu çirkinlik, bu kaba ve sert dil?
Bu aba altından soba göstermek niye?
Halkın dilindeki, o kilemeyi mi değiştireceksiniz?
“Sandık ile gelen, sandık ile gider!”
Vatandaşın tercihine herkes, ama herkes saygı duyacak, “yetkili kurumlar da gereğini yapacak, yolsuzluğa, suistimale, seçime gölge düşürmeyecek tedbirleri” alacak..
Vatandaşlarımız, “21 Yıllık yaşanmışlıkları, yönetim anlayışını, uygulamaları kantara koyacak ve gereğini yaparak”, bir karar verecek..
Bu karara saygı göstermek, şapka çıkarmak hepimizin görevidir..
Millet, “yeter söz milletindir” diyorsa, bu sözün üstüne söz mü söylenir?

SÜT VE ET SATACAĞIZ!
Uzatmayalım, Bizim Sakarya Gazetesi’ndeki habere gözüm ilişiyor..
Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanlığı, şimdi de “Et Süt Kurumu(ESK)” ile bir protokol imzalayarak,” et ve süt fiyatlarını dengelemek adına, belediyeye ait BELBAŞ üzerinden et ve süt satışı yapacağını” paylaştı.
Paylaşım, elbette Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce’ye ait..
Kardeşim, ülkede hangi bir ürünün fiyatlarını dengeleyeceksin ki?
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kurmayları ile bu işin üzerine gitmedi mi?
Hatta, bir market adresi de vermedi mi?
Ne oldu?
Fiyatlar coştu!
Bu enflasyon ortamında, sihirli değnek bir türlü bulunamadı!

HEY YAVRUM, HEY!
Ne olacak, fiyatları frenlemek mümkün olmadı!
İş bu yönde başarılamayınca, devreye B Planı sokuldu..
Gelsin, “İHA, SİHA,TOGG, doğal gaz, Çıkarma gemisi ve yeni bulunan petrol..” ve milli, yerli değerlerimiz!?..
Hey yavrum, hey!
Savaşa mı, seçime mi gidiyoruz?
Ne diyelim?
“Kara gözlüm, efkarlanma gül gayri!
İbibikler öter ötmez ordayım..
Mektubunda diyorsun ki gel gayri
Sütler kaymak tutar, tutmaz ordayım..”

AT MARTİNİ?

Şair Bekir Satkı Erdoğan,ne güzel dile getirmiş, ne güzel..
Vallahi, “bu TOGG’u, bu İHA ve SİHA, bu tank, bu top, bu gaz, bu petrolü görünce, insan soğanı, patatesi, biberi, patlıcanı ve limonu mu” dert edecek?
Varsın, yansın mutfaklar!
Nasılsa, topumuz, tüfeğimiz var!..
Karada, denizde, havada ölüm yok!
At martini Debreli Hasan, dağlar inlesin!
Millet kararını çoktan vermiş, bilmeyen dinlesin!?
Yusuf Cinal yazıyor, 5 Mayıs 2023