Sevgili okurlarım, insanların etkilendiği ilk olay daha sonra ki hayatlarına da büyük etki yapıyor. Bu yazımda etkilendiğim bir olayı sizlerle paylaşacağım. Kocaali’de arkadaşlarımla çocukluğumu yaşıyordum. Yeni Mahalle ilkokulunda tam gün eğitim görürdük. Öğlen arası bir saat eve gider, yemek yedikten sonra tekrar okula dönüp eğitimimize devam ederdik. Yaz mevsiminin yaklaşması okulun tatil olacağından dolayı bize o zamanlar farklı bir mutluluk verirdi.  Denize gireceğiz, sokaklarda top koşturacağız, arkadaşlarımızla bir sürü doyasıya oyun oynayacağız, bu etkinlikler bizim için o dönemde hayatın anlamıydı. Bu yaz farklıydı.

Neden mi?

Takvimler 15.06.1994’ü gösterdikten sonra oyunlarımız değişecekti. Yedi sekiz yaşlarındaydım. Her zamankinden erken uyanmıştım.  Sokağımızda bir koşuşturma evlerimizde bir telaş vardı. Anlamaya ve anlamlandırmaya çalışıyordum. Muradiye yengemin gözyaşı içerisinde anneme Nuri şehit olmuş dediğini hatırlıyorum. İlk kez orada duyduğum bir kelimeydi, neydi ki bu şehitlik? Öğrenmem için çok zaman geçmedi, hayat öğretti. Sokağımız bayraklarla donatıldı. Arkadaşlarımızla oyunlarımız bugünlük iptal edildi. Çünkü hayatımda bu kadar çok insanla ilk defa karşılaşıyordum. Mahallemiz tanıdık, tanımadık bir sürü insan olmuştu. Yakından askeri de ilk defa burada görüyordum. Hocanın ettiği duayı duymuyordum ancak insanların hep birden yüksek sesle “âmin” değişi hala kulaklarımda… Şehitler ölmez, vatan bölünmez sloganında ne kadar çok bağırırsam sanki o kadar az şehit verecekmişiz gibi avazım çıktığı kadar elimde bayrak bağırdım. Herkesten habersiz ilk defa o gün tek başıma mahalleden bu kadar uzağa ayrılmıştım. Kalabalık bir grup ile dualar, tekbirlerle ay yıldızlı tabut peşinde mezarlığa kadar gitmiştim…

Mahalleye geldiğimde artık benim için hayatımın ilk kahramanı doğmuştu. KAHRAMAN ŞEHİT NURİ TAN… Bende şehit olmak istiyorum, demeye başlamıştım. Sadece ben değil arkadaşlarım Kemal, Murat bunlarda şehit olmak istiyoruz diyorlardı. O günden sonra bizim oyunlarımız değişmişti. Asker oluyorduk, elimizdeki sopalar silahımız, sözde düşmanlara ateş ediyorduk. Hepimiz birer Nuri abiydik. İşte benim ilk şehit haberi ile karşılaşmam bu şekilde olmuştu. O günden sonra da hep şehit haberi duyduğumda 15.06.1994 tarihine giderim. Gözlerimin önüne Nuri abinin kamuflajlı, tüfekli fotoğrafı gelir…

Yıllardan beri değişmeyen içimizin her şehit haberi ile yanmasıdır. 80’li yıllardan beri bu hain terör örgütünün kahpelikleri ile mücadele etmekteyiz. Artık bu mücadele de farklı bir yol izlemeliyiz. Devletimiz güney sınırlarımızdaki Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün bozulduğu bu süreçte pkk ile farklı bir mücadele safhasına geçmelidir. ABD ve dış güçlerin desteklediği örgüte ve onun arkasındaki güçler ile farklı bir mücadele safhası bizi beklemektedir. Türkiye Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyi için ya istiklal ya ölüm deyip bu bölgeleri kendisine bağlamalıdır. Bölgenin coğrafi yapısı düşünüldüğünde dağlık bölgeyi içimize almalıyız. Güney sınırlarımız yeniden çizilmelidir. İçimizdeki mücadele bu kadar yumuşak olmamalıdır. Memleketimizde, gazi meclisimizde, devletimizin birlik ve bütünlüğüne kast eden terör örgütünün kurucusu bir şerefsize kimse sayın dememelidir. Bu iti seven, sempati duyan, empati yapan, siyasetçi bile olsa gerekli cezayı almalıdır. Kaldı ki kimseye milletvekili kimliği altında terör seviciliği yaptırılmamalıdır. Ellerinde bu milletin evlatlarının kanları bulunan, bebek katilleri için milletin vicdanının sesi dinlenmelidir. Milletimiz en acılı döneminde bile “vatan sağ olsun, devletimiz var olsun“ deme ferasetine sahipken bizi yöneten irade artık milletin sesine kulak vermelidir. Hainlere bu memleketin havası ve suyu haramdır. Avrupa birliğine girme gibi bir amacın olmadığı, Anayasa mahkemesi kararlarının dahi uygulanmadığı bu dönemde idam yasası gelmelidir. Kanunlar şehitlerimizi, onların emanetlerini incitici olmamalıdır.

Yurdumun her köşesinde yaşayan ölümsüz kahramanlar ve onlar gibi olmak isteyen aslanlara selam olsun. Bu düşüncelerle bütün şehitlerimize yüce Allah’tan rahmet gazilerimize şifa diliyorum.