Daha önce yazmıştı, TBMM iktidar kanadı nihayet lütfettiler ve muhalefetin ‘Çocuk İstismarının Araştırılması için komisyon kurulması’ teklifini kabul ettiler.
Tartışmalardan öğrendiğim kadarıyla;
TÜİK’e göre, güvenlik birimlerine getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 2021 yılında 500 bin civarında. Bu olaylarda çocukların 208 bini mağdur olarak, 133 bini suça sürüklenme sebebiyle kayıtlara girmiş. 208 bin çocuğun 186 bini suç mağduru olup bunların yüzde 57,4’ü yaralama, yüzde 13,1’i cinsel suçlar, yüzde 12,4’ü aile düzenine karşı suçlar, yüzde 4,5’i tehdit, yüzde 12,6’sı diğer nedenlerden dolayı mağduriyet yaşamış.
Bir diğer dikkat çekici veriyse 2021 yılında 117’si 15 yaşından küçük olmak üzere 7.190 çocuğun doğum yaptığına dair bilgi.
Adalet Bakanlığının istatistiklerine göre de cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suç sayısı 2021 yılında toplam 127.297…
Her gün yaklaşık 195 çocuğumuz cinsel istismara maruz kalıyor.
Türkiye Psikiyatri Derneği yaptığı araştırmada ülkemizde genel olarak istismara uğramış çocuk oranını yüzde 33…
Bu dünyada da böyle ama neredeyse tamamı bizim gibi henüz Ortadoğu kafasını yaşayan ülkelere has bir şerefsizlik ki Dünya Sağlık Örgütünün raporuna göre, 2-17 yaşları arasındaki 1 milyara yakın çocuk 2019 yılında fiziksel, cinsel ya da duygusal şiddete maruz bırakıldı.
Dünyada 20 yaşın altındaki 10 genç kızdan 1’i cinsel ilişkiye girmeye zorlanıyor; 15 ila 19 yaş arasındaki 15 milyon genç kızın cinsel ilişkiye zorlandığı belirtiliyor.
Türkiye’de çocuk ihmali ve istismarı vakalarında artışın en önemli nedeni son yıllarda giderek artan oranda yaygınlaşan yoksulluk ve ekonomik kriz.
Yaşanan pahalılıktan en çok ailelerin en kırılgan bireyleri yani çocuklar etkileniyor.
Her tür istismar yaşanıyor ama ülkemizde fiziksel istismar, duygusal istismar ve ihmal, cinsel istismar kadar önemli olmasına rağmen, öfkemiz ancak çocuklara cinsel istismar gündem olduğunda kabarıyor. Nitekim TBMM’yi harekete geçirende Timur Soykan'ın haberleştirdiği şu bir babanın 6 yaşındaki kızını evlendirmesi olayı oldu.
Olayla ilgili son gelişmeleri Timur Soykan’ın yazısından aktarayım;
“Artık tüm Türkiye, H.K.G.’ye tarikat karanlığında yaşatılan kâbusu biliyor. Yıllar önce, 2004 yılında…
Kadir İstekli’nin medresedeki odasına götürüldü. Cinsel istismar o gün, medresede başladı. Küçük çocuk ağladığı için şiddet gördü, istismara maruz bırakıldı. Anne ve babası, Kadir İstekli’ye ‘Damadımız’ diyordu. İstekli, damat olduğu için tarikatta yükseldi, vaaz veriyordu. Binlerce mürit çocuğun kâbusuna tanık oldu, hiçbiri karşı çıkmadı. Devlet gözlerini kapattı.
H.K.G. yıllar sonra cinsel istismarın oyun, bu işkencenin normal olmadığını öğrendi.
Kadir İstekli’yle konuşmasını kaydetti. Bu kayıtta 6 yaşında başlayan cinsel istismarı Kadir İstekli defalarca ikrar ediyordu. Savcılığa suç duyurusunda bulundu. Koruma altına alındı.
İki yıl boyunca dava açılmadı. Bu sırada baba Yusuf Ziya Gümüşel ve Kadir İstekli, yüzlerce çocuğun bulunduğu tarikatın külliyesindeydi.
30 Ekim 2022 tarihinde dava açıldı. BirGün Türkiye’ye H.K.G.’nin yaşadıklarını duyurdu. Ama sapıklığı savunanlar vardı.
H.K.G.’yi iftira atmakla suçladılar, haberi yayımlayan BirGün’ü, Halk TV’yi hedef aldılar. Haberi yazdığım için sosyal medyada yargılanmam, tutuklanmam için kampanyalar örgütlediler. Tehditler yağdırdılar. H.K.G.’ye ve belgeli habere iftiralarının sonu gelmedi.
H.K.G.’nin ağabeyi, ekranlara çıkıp kız kardeşini ve haberi yapanları suçlamıştı. Geçmişte çocuk evliliğini savunduğu videoları çıktı.
Tarikatın ‘şovmeni’ Cübbeli Ahmet, haberi yapanların sapkın, yazılanların iftira olduğunu söyledi.
Geçmişte ‘Evlilikte İslam’ın kriteri büluğ çağı’ diye manşet atan Yeni Akit sapıklığın baş savunucusu oldu. Sanki bu manşeti atmamış gibi H.K.G.’yi karalayıp sapıkları aklamaya çalıştılar.
Ama yetmedi. Yeni Akit, çocukluğu boyunca cinsel istismara maruz bırakılmış çocuğa saldırmaya devam ediyor. H.K.G.’ye işkenceyi sürdürüyor.
30 Ocak’ta İstanbul Anadolu Adliyesi’nde görülecek dava öncesinde H.K.G.’nin bulunduğu kentte duruşma açıldı ve ifade verdi.
Yeni Akit, dün bu ifadeden sapıklığa destek olmak için sinsi bir haber yayımladı. H.K.G.’nin bir radyo programcısıyla görüşmesine dair ifadelerinin davanın seyrini değiştireceği iddiasını ortaya atıyordu. Oysa cinsel istismarı yalanlayan bir ifade yoktu.
H.K.G. radyo programcısıyla görüştüğünü ve onu kurtuluş olarak gördüğünü söylemişti. ‘Zeki’ isimli bu kişi ile görüşmesi sanık olan anne ve babasının avukatları tarafından ona suçlama olarak yöneltilmişti. Bu kişiye ‘Canım’ diye yazması duruşmada ona soruldu. Ve şöyle yanıt verdi:
“Ben bunun anlamını düşünmedim. Onu sadece kurtuluş olarak gördüm zira o çevremdeki kişilerden farklı bir anlayıştaydı.”
H.K.G., ‘Zeki’ isimli radyocunun “Altınlarını alıp kaç” dediğini ifadesinde söyledi. Yeni Akit bunu iftira delili olarak çarpıttı.
Anne Fatma Gümüşel ise radyo programcısı ile görüşmesiyle ilgili kızını suçlayan ifadeler verdi.
Bunları yayımlayıp H.K.G.’yi iftiracılıkla suçlayan Yeni Akit, ifadenin cinsel istismarın anlatıldığı geniş bölümünü yazmadı. H.K.G.’nin kurtulmak istediği tarikat kâbusu haberde yoktu.
Oysa H.K.G. bu duruşmadaki ifadesinde 6 yaşında imam nikâhıyla evlendirilip o yaştan itibaren cinsel istismara maruz bırakıldığını yeniden detaylarıyla anlatmıştı. Kadir İstekli, babası Yusuf Ziya Gümüşel ve annesi Fatma Gümüşel’den kendisine çocukluğu boyunca yaşattıkları için şikâyetçi olduğunu söyledi.
Halen… Tarikat karanlığındaki organize kötülük, H.K.G.’yi sinsice karalayarak işkenceyi sürdürüyor. Oysa sadece H.K.G.’nin ifadeleri değil, savcıya verdiği fotoğraflar, Kadir İstekli’nin ses kaydı cinsel istismarı kanıtlıyor.
Tarikatın karanlık kuşatması sürerken H.K.G.’nin yaşadıklarıyla ilgili iddianameyi yazan İstanbul Anadolu Adliyesi Savcısı Ercan Ateş’in görev yeri değiştirildi. Ercan Ateş, başka bir savcıda iki yıl bekleyen soruşturmayı iddianameye dönüştürmüştü. Ercan Ateş, aile suçlarıyla ilgili savcılık bürosundan genel soruşturma bürosuna atandı. Bu bir terfi ya da tenzili rütbe değil ancak istek dışı yapılmış bir görevlendirme. Yargı çevresindeki söylentilere göre; Ercan Ateş, H.K.G.’nin suç duyurusuyla ilgili soruşturmada başsavcı vekiline haber vermediği için bu görevlendirme yapıldı.”