Organize kötülük ortaya çıkınca, suçlu yine ortaya çıkaran oldu; Timur Soykan…
Savcı soruşturmayı neden ve nasıl kapattı? Tarikatlarda cinsel istismara uğrayan H.K.G. gibi kaç çocuk var gibi sorular sorulmasın istiyorlar.
Timur’un son yazısından aktarıyorum;
6 yaşından itibaren cinsel istismara uğradığını anlatan bir kadının karşısına çıkıp tarikatı savunacak kadar alçalanları gördük.
İnsani hiçbir değerleri yoktu. Cinsel istismarın şiddetine yalanlarıyla ortak oldular.
Haberi yaptığımız için bizi de hedef aldılar, günlerce sosyal medyada kampanyalar düzenlediler. Amaçları tarikatlarda çocuk yaşta harcanan hayatları gizlemekti. Karanlık yüzlerini ‘dine saldırı’, ’28 Şubat’ sloganlarıyla gizlemek istediler. Dini, bol akçeli bataklıkları örtmek için kullandılar. Sadece azgın bir azınlıklar.
Bunu bize verilen muhteşem destekle bir kez daha gördük. Evet yalnız değildik.
Ama bu mücadelenin kahramanı ve asıl yalnız bırakılmaması gereken H.K.G.
Çünkü o içine sokulduğu karanlıktan ailesini, tarikatı, bütün dünyasını karşısına alarak çıkacak kadar cesur.
Savcılık ifadesinde şöyle diyordu:
“Ailem, eğitime karşı olduğu için beni okula göndermedi. Çengelköy'de beş katlı bir binada kalıyordum. Dördüncü katında aileme birlikte kalıyordum. Alt katlarda ise erkek öğrenciler medrese eğitimi alıyorlardı. 6 yaşındaydım. Evde kız kardeşimle oynarken annemle babam kendi aralarında konuşuyorlardı. Babam annemi bir şeye ikna etmeye çalışıyordu. Annem 'o daha küçük' diyordu. Sonra babam beni yanına çağırdı ve 'Kızım büyüdün sen değil mi, kocaman oldun, abla oldun değil mi' diye sordu. Bunun üzerine ben de sevinerek 'evet baba, büyüdüm' dedim. Babam anneme dönerek 'bak kızım büyümüş, artık gelin olabilir' dedi. Annem o sırada ağlıyordu.
Ertesi gün, yani 29 Şubat 2004'te annem beni hazırladı, saçlarımı taradı, babam elimden tuttu, beni aşağıya medreseye indirdi. Medreseye girdiğimizde içeride iki tane tanımadığım adam ve Kadir İstekli vardı. Arka tarafa geçmemi istediler, bu sırada benim elimde oyuncağım vardı onunla oynuyordum. O gün orada benim nikahım kıyılmış, nikahı babam kıymış orada bulunan iki kişi de şahitlik etmişler. Bu kişilerden birinin ismi Muhammed Topal, diğerinin ismi Osman’dır.”
Erkeklerin sakallı, sarıklı, cübbeli, kadınların çarşaflı olduğu bu dünyada sadece oyunlar oynamak isteyen bir kız çocuğuydu. Ama şeyhin damadı olup postu kapmak isteyenlerin henüz yavru avıydı. Zaten erkek doğmadığı için değersizdi, hayatı yoktu, erkek egemenliğinin en vahşi halinde çaresizdi. Tarikat içindeki kariyer planlarıyla hocalar, minik kızın üzerine akbabalar gibi çöktü.
İddianameye konulan Kadir İstekli’nin cinsel istismarı itiraf ettiği konuşma kaydın bakın;
“H.K.G: Çok garip ya. Çünkü bi tek sen değildin yani. Bi kaç isteyen daha vardı dimi beni 6 yaşındayken. Tuhaf yani garip.
Kadir İstekli: Tabi tabi ya. Seni çok isteyen vardı H.K., Demek bi çekiciliğin var işte.
H.K.G: Allah aşkına güldürme beni. Küçücük bi çocuğun ne çekiciliği olabilir.
Kadir İstekli: Bilmiyom ki nasıl bi çekiciliği olabilir. Bence orasını düşünenler hani hocaefendiye damat olmak için düşünmüş olabilirler yani.”
H.G.K. ifadesinde 6 yaşındayken istismarın başladığı günü şöyle anlattı:
“Ertesi gün abim beni medreseye indirdi. Abim beni indirirken orada bulunan öğrencilere kardeşime 'bakmayın Kadir Hoca bunu yasakladı' diyordu. Abim beni Kadir'in odasına götürdü. Kadir, abimden odadan çıkmasını istedi. Abim çıktı odadan Kadir ile yalnız kaldık. Kadir yanıma geldi. Başımı okşadı. Bana 'oyun oynayalım mı' dedi. Ben de sadece onaylar gibi başımı salladım. Yanımdan kalktı odanın kapısını kapattı, odanın kapısı camlıydı. Görünmesin diye cama havlular örttü…”
Bir yıl sonra Sapanca’daki iki katlı evlerindeydiler. H.G.K. ifadesinde korkunç günü de anlatıyordu:
“Babam beni o gece Kadir'in odasına yatağına gönderdi. Sapanca'daki evimiz iki katlıydı. Üst katta Kadir yaşıyordu. Ben odasına gittiğimde Kadir kapıyı kilitledi… Ben 'hayır, abime gitmek istiyorum' dedim, ağladım. Kadir bağırdı, azarladı…”
H.K.G.’nin gizlice kaydettiği Kadir İstekli’yle konuşması cinsel istismarın itiraflarıyla dolu:
H.K.G: Yani sen o zaman 28 yaşındasın. 6 yaşında bi çocuğun ilişkiyi kaldırıp, kaldıramayacağı, nasıl düşünemiyosun. Hadi sen düşünemedin, babam nasıl düşünemiyo.
Kadir İstekli: Ne desen haklısın. Ama geri dönüpte kapatamıyosun işte H.K.
H.K.G.: Hadi oldu sen bana nasıl güvendin. Yani küçüğüm sonuçta. Söyleyebilirdim sağa sola. 6 yaşında, 7 yaşında veya 8 yaşında her neyse.
Kadir İstekli: Bi şey konuşma, bi şey anlatma şeyi yoktu sende. Bunun gibi değildin yani. Bu hemen zırtlıyo. (Burada kimden bahsettiği henüz bilinmiyor) Sen öyle değildin. Ya sen farklıydın H. K. ya. Gerçekten, senin ufaklığın çok farklıydı yani. Çok mutiydin (yumuşak başlı, boyun eğen) yani.
H.K.G. ifadesinde şöyle diyor:
“Zamanla her şey normalmiş gibi davranılmaya başlandı. Ben çocuklar küçükken evleniyormuş gibi, herkes böyleymiş gibi düşünüyordum. Kadir'i sevmiyordum. Ailem bana 'Kadir'e itaat etmezsen melekler sana lanet eder, cehennemde yanarsın' diyorlardı. Daha sonra sürekli Kadir'in odasına ders için gönderiliyordum. Her gittiğimde benimle ilişkiye giriyordu.”
Ses kaydında ise cinsel istismara tarikattakilerin tanıklığını konuşuyorlar:
H.K.G: Yani hem insanlar tahmin ediyodu.
Kadir İstekli: Tabi ben hem hafızlık yaptırıyorum. Yaşın büyük. Buluğ çağını ermişsen de 8 yaşını geçmiş. Yani neyin fetvası var. Aynı odada kalıyoz. Bi erkeğin kız çocuğuyla aynı odada, aynı dairede hafızlık yaptırması, yani medresede bilmeyen mi vardı yani.
H.K.G: Odanı temizleyenlerde zaten kesin şüpheleniyorlardır. Çünkü bana aldığın hediyeler vardı orda. Altın bilekliğim falan duruyordu.
Kadir İstekli: Yani makul bir şey değil mi? Mümkün mü yani bilmemeleri.
Sadece medresede, külliyede olanlar değil, tarikattaki pek çok kişi biliyordu istismarı.
H.K.G. ifadesinde bunu anlattı:
“10 yaşına gelince Arifiye ilçesinde cemaatin Kur'an kurslarından birine yazıldım. Kursa beni Kadir götürüp, getiriyordu. Kurstan aldığı zaman arabada benimle ilişkiye giriyordu. Ben kurstaki hocalarımdan birine 'hocam ben evliyim' dedim. Hocam üzüldü, bana sarıldı. Başka bir şey demedi… Sonra Sapanca'da konuşulmaya başlanmış bu.”
Arkası yarın…