Sevgili okurlar,
Dünyayı kasıp kavuran bu Covid-19(Corona) belası ile maalesef baş etme noktasında tüm ülkelerde beceriksizlikler öne çıkıyor..
Siyasilerin tüm gayretlerine rağmen, hazırlıksız yakalandığımız bu salgın döneminde, ne yazık ki, devletlerin, ülkelerini durumu da bizleri yakından ilgilendiriyor..
Öyle ya, her birey devletinin gücünü bu hallerde görmek ister..
“Devletinin şev katli ellerini bu günlerde görmeyecekte ne zaman göreceğiz” diyenler yerden göğe kadar haklıdırlar..
“Maske” denmiş?
Maskeyi kendi halkından önce başka ülkelere göndermişsin, ülkende ise insanına bir türlü maskeye dağıtamamışsın!
“Sosyal mesafe” demişsin?
Ülkende insanları bir türlü “Sosyal mesafe” konusunda ikna edememiş, gerekli tedbirleri alamamışsın!
“Hijyenik kurallar” demişsin?
Halkı bir türlü hijyenik malzemeler ile buluşturamamış ve üstesinden gelememişsin?
“Vakıa, ölüm, hasta, yoğun bakım” konularında vatandaşını ikna edecek rakamları bir türlü açıklayamamışsın?
Bu konuda sabrı taşan ve kentinde ölüm oranlarını vermeye başlayan İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve diğer belediyeleri hedefe koymuşsun!
Memlekette ne oluyor kuzum!?
İktidar sizsiniz, alınması gereken tedbirleri hanı bu “Memleketi uçuracağız” dediğiniz, “Cumhurbaşkanlığı Başkanlık Sisteminde” neden uçuramıyorsunuz?
Neyiniz eksik?
Allah aşkına neyiniz eksik?
Yaptığınız koca beton binalar mı, ihtiyaca cevap vermiyor?
Bin bir zorluk ve cefa ile görevde olan sağlıkçı ordusundan mı memnun değilsiniz?
Üstelik ölümü göze alan, çoluk çocuğunu göremeyen, aile yaşamını terk etmiş olan bu kesimin hakkını bile teslim etmediniz?
Onlar söyleyemiyorlar?
Biz buradan söyleyelim; kardeşim ülkenin her şeyini sattılar, kasa tamtakır!..
Para yok, para yok!
Para basılıyor, ama “euro-dolar” bu para basmaya dikiş tutmuyor!
Millet çaresiz bir şekilde ölüme bile razı!
Aşıdan çoktan vazgeçtiler..
Zira ülkede konuşan, sorgusuz, sualsiz hapishaneyi boyluyor!..
Ne oldu, benim Antalyalı vatandaşıma?
Avukat bile bulamıyorsa vatandaş, şu ülkenin geldiği hale bakar mısınız?
Vay be Türkiye!?
Nereden, nereye geldi?
MHP’li koalisyon hükümeti döneminde “ yazar kasa” atan esnafım, şimdi inim, inim, inliyor ama, kimsenin “yazar kasa” atacak” mecali yok!?
Konuşana bile kodes!
Korku, ülkeyi lime, lime sarmış?
Haydi söyle?
Seni nasıl sevdiğimi öyle ya?
Dik dur eğilme, Türkiye seninle gurur duyuyor!
Usta, şimdi alkışlara bile hasret, bu sesten geçtik?!..
Nereden, nereye?
***
Sevgili okurlar,
Bir yazar, bir gazeteci olarak bizim gerçekleri, yalnızca gerçekleri yazmaktan başka bir düşüncemiz ne olabilir ki?
Ülkenin birlik ve beraberliği, zenginliği, sorunların üstesinden gelinmişliği, hak ve adaletin tecelli etmesi, devlette liyakatli, diplomalı, kariyer sahibi gençlerin istihdam edilmesi, zenginliklerin adil, eşit bir şekilde dağıtılması, ülkenin geleceğe hazırlanması, içte ve dışta sorunların çözülmesi, fabrika bacalarının tütmesi, çiftçinin tarlada türkü söyleyerek toprağını sürmesi, çobanların bir kaval sesinde hayvanların gütmesi, kimi rahatsız edebilir ki?
Adı,” Adalet ve Kalkınma Partisi” olan Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının iktidar yürüyüşüne geçtiği günleri hatırlıyor musunuz?
Dillerinde ne vardı, ne tür projeleri öngörüyorlardı?
18 Yıl sonra, tekrar başa dönen ve” reformdan, yenilikten ve yeni strateji ve öngörülerden” söz eden bu partiye, artık kim inanır?
Ülkenin zenginliklerini üç, beş iş adamına peşkeş çeken, önceliği olmayan ölü yatırımlar ile ülke kasasını boşaltan, yeni rant alanları yaratan, ülkeyi ve insanımızı iliğine kadar borçlandıran, itaat noktasında bu borçlanma ile halkın ipini ele alan, muhalifleri sindiren, korkutan, tarikat ve cemaatlere yol veren, ülkenin savunma gücü olan ordusunu dağıtan, kozmik odalara girişe göz yuman, ülkenin gözde zengin kurum ve kuruluşlarını “varlık” adı verilen fonda toplayan, ama hesap verilirliği ortadan kaldıran, eğitimi yaz-boz tahtasına çevirip, 6 bakan ile bir sonuca varamayan, ekonomide bir türlü dikiş tutturamayan, ülkede açtığı üniversitelerden mezun olanlara iş bulamayan, işçi ve çiftçinin hakkını koruyamayan, ülkenin zenginliklerini Katar ve yabancı sermayenin hizmetine sunan, hak aramak için yollara düşenleri gaz ve copla karşılayan bir siyasi zihniyete hala güven varsa, bizim için mesele yoktur!
Evet, televizyondaki yandaş bülbüllere bakarsanız, ülkede durum bu haldeyken, hala mevcut siyasi anlayışa güven zirvede!
Ülkenin yine sorunlarını, bu yıkım zihniyeti çözermiş!?
Ülkede muhalefete güven kalmamış?
Peki bu siyasi anlayışa güven kalmış mı?
İşte bu noktada, yandaş bülbüller, paçaları yavaş, yavaş indirmeye başladılar..
Evet, ama, evet ama?
Bu işin ne evetti kaldı, ne aması?
Bu halk kendi iktidarını yaratır, kimsenin kuşkusu olmasın!?
Artık bu siyasi anlayışın, iktidarda kalmak için yeni arayışlara girmesi, seçim sistemini tekrar değiştirmesi kabul edilemez?
Devletin imkân ve kabiliyetleri ile adil ve eşit olmayan seçimler ile işbaşında olanların ülkeye daha fazla zarar vermeden, yine demokratik usullerle, yani seçim ile gönderilmesi ve ardından teneke çalınmasının zamanı geldi.
İşte bu noktada herkes hemfikir ama, karşı cephe oluşturmada beceriksiz!..
Adalet ve Kalkınma Partisi’nden ayrılanların listesini aklınıza getiriniz..Bu siyasi kümeden kimler ayrılmamış ki?
Şimdi karşı cephede DEVA ve GELECEK partisi de sizlere bir bilgi vermiyor mu?
Bu beceriksiz siyasi iktidara tahammül, övgü, biat neyin nesi?
Konuşmalarda hala muhalefete saldırmak, muhalefeti alternatif olarak göstermemek neyin basiretsizliği?
Bu “linç girişimleri, bu tehditvari sözler, bu eşkıyalık” nasıl örtbas edilir?
Bu seçilmiş belediye başkanlarına yasak, imkan ve kabiliyetlerine el koymalar, bu yokluk, bu çaresizlik durumlunda hala “İstanbul kanalı” diye inat etmenin alemi nedir?
Anlayan varsa beri gelsin?
Ama artık bu siyasi, beceriksiz, savurgan yıkım hükümetinin geleceği belli oldu..
Eğer başka ayak oyunlarını sergilemezlerse, akıbetleri İzmir, Ankara, İstanbul’daki gibi olacaktır..
Bu Millet sabırlıdır, gerektiğinde, gereğini yapar..
Hiç merak etmeyiniz!
Türkiye, geldiği bu noktadan kolay sıyrılır ve kalkınmada hedefi olan “ Muasır Medeniyetler” çizgine yine odaklanır..
Kimsenin kuşkusu, endişesi olmasın!
Haydi söyle?
Yusuf Cinal
Bu içeriğe tepkiniz
Yorumlar