EYT’LİLERE SAKARYA’DAN TAM DESTEK!
Geçtiğimiz hafta sonu EYT’liler, Emeklilikte Yaşa Takılanlar Federasyonu Sakarya İl Temsilciliği’nin organizesinde ilimizde bir araya geldiler.
Yazı günüme denk gelmediği için bugüne aldım.
EYT mağdurlarının bir araya getiren program katılım ve etki bakımından oldukça coşkuluydu.
Açılış konuşmasını EYT Federasyonu Sakarya İl Temsilci Muammer Akın yaptı;
“Küçük topluluklar halinde başlayan ve dalga dalga ülkemizin her bir köşesine ulaşan, bugün milyonlarca mağduru bir araya toplayan, aile kavramını oluşturan Emeklilikte Yaşa Takılanlar, tarihe mal olacak bir mücadelenin EYT Federasyonu çatısı altında emin adımlarla ilerliyoruz. Bu meşakkatli yolda yürürken önümüze çıkan tüm engelleri aşıyoruz ve aşacağız. Bu dava alın teri davasıdır. Kimsenin şahsi emellerine alet olmayacak kadar yüce bir davadır. Milyonlarca insanın umudunu barındıran, vebale girilmeyecek kadar kutsal bir davadır.”
Emeklilikte Yaşa Takılanlar Federasyonu Genel Başkanı Gönül Boran Özüpak yaptığı konuşmasında özetle şunları söyledi;
Emeklilikte Yaşa Takılanlar Federasyonu’nun 15 Mayıs’ta İstanbul’da
“Dünyada bir örneği dahi olmayan şekilde yürürlüğe giren bir yasanın hukuksuz şekilde geçmişe yönelik uygulanması ile oluşturulmuş olan Emeklilikte Yaşa Takılanlar kuşağı yine dünyada bir örneği olmayan bir dayanışma ve mücadele içerisinde olanlardır. EYT Federasyonumuz bugün tüm faaliyetleri ister muhalefet olsun ister iktidar olsun tüm siyasi kesimler tarafından takip edilen bir STK olmuştur. İşte bu birlik ve dayanışmadan ortaya çıkan sinerji bugün Türkiye’ de siyasetle uğraşan herkesi tedirgin eden; tedirgin etmesi gereken bir sinerjidir. Bu noktadan sonra muhalefette ya da iktidarda olmak önemli değil; siyaset yapıyorsanız EYT’liler ne diyor? Ne istiyor? Ne talep ediyorlar bakmak zorundasınız. Biz bugüne kadar ki söylemlerimizde hep yanımızda olanın yanında olacağız dedik. Yanlarında olmamızı isteyen siyasiler de bizi dikkate almayı ve dinlemeyi tercih ettiler. Biz EYT meselesini anlatmak için yanlarına gittiğimiz siyasilerin iktidar ya da muhalefet olmalarına bakmadık. Çünkü 1999 yılında siyaset eliyle doğurulan bu mağduriyetin hukuk yollarının kapalı olduğunu ve ancak yine siyaset eliyle çözüme ulaşacağının bilincindeyiz. Bu doğrultudan hiç kopmadan talep etmeye ve yaşadığımız sıkıntıları aktarmaya devam ediyoruz. Bunu yaparken de temsil ettiğimiz gücün çok farkındayız. Herkes de bu gücü fark etmek zorundadır.
EYT NEDEN ÖNCELİKLİ OLMALIDIR
İktidarın Asgari ücret ve emekli maaşları artışları söylentileri, 3600 ek gösterge ve bunun gibi adımların tamamı koltuk kaygısı taşıyanların siyaseten verdikleri ama hala tanık olduğumuz üzere tam anlamıyla gerçekleştiremedikleri vaatlerdir. Asgari ücrete ve emekli maaşlarına yapılan artışlar yılın ilk çeyreğinde kuşa döndü. Zamlardan önceki maaşların alım gücü zamlı maaşlarımızın alım gücünden daha fazla idi. 3600 ek gösterge ise 4 yıldır yılan hikayesine dönmüş durumda. Bu problemleri görmeleri ve çözmek için çaba sarf ediyor olmaları elbette olumlu ama bir o kadar da siyaset atılmış adımlardır. EYT problemi de ivedilikle çözülmesi gereken bir büyük toplumsal problemdir.. ilerlemiş yaşı nedeniyle işinden olan ve aynı sebeple iş bulamayan EYT’lilerin 1 kuruş gelirleri bulunmamaktadır. Şu anda bu gerçeğe sırt çevirmiş ve hükümet olarak kendi bekamız önemli bunun içinde bazı önceliklerimiz var bu önceliklerde EYT sorunu beşinci ve en son sıradadır diyen bir anlayışla karşı karşıyayız.
Beşinci sırada olmayı kabul etmiyoruz. İvedilikle çözülmesi talebimizdir.
Bunu da yaparken aylık bağlanma Oranlarının yarattığı mağduriyetle sosyal yardım niteliğinde bağlanan 2.500 TL 30 yılın karşılığında bağlanan emekli maaşları istemiyor. Eski hesaplama şekliyle insan onuruna yaraşır maaşla emeklilik hakkımızı istiyoruz.
EYT ÇOK ZOR BİR PROBLEMİ MİDİR? ÇÖZÜMÜ GERÇEKTEN ZAMAN MI ALIR?
Çözüm gerçekten de zaman almaz. Çözümü kendi içinde barındıran bir problemdir EYT problemi. Dünyada sadece burada Türkiye’ de olan Emeklilikte Yaşa Takılma probleminin çözümü için kimse kimseden ekstra bir iyilik bir lütuf beklememektedir. EYT’lilerin hepsi uzun yıllar çalışma hayatında olan ve yasanın kendilerinden talep ettiği sigortalılık sürelerini ve prim ödeme gün sayılarını kat ve kat doldurmuş olan kişilerdir. Asıl problem uygulanan yanlış ekonomik kararlar ve kaynakları harcama tercihlerdir. Emekçinin hakkını kendisine teslim etmek yerine, EYT’lilerin sanki sayısıyla 5 milyona yakın bir kesiminin haklarının gasp edilerek aileleriyle birlikte mağdur olmaları tercih edilmektedir. Şimdilerde meclis aritmetiğini etkileyecek önemde olan seçim kanundaki değişiklik ile ilgili yasa tasarısının ışık hızıyla meclis komisyonuna taşındığına hepimiz tanık olurken; bedeli zaten peşinen ödenen haklarımız ile ilgili düzenleme yapacağız ama önceliklerimiz var. Beşinci ve son sırada da ve inşallah denilerek bu kitlenin karşısına çıkılması siyaseten basiretsizlikten başka bir şey değildir. Bizim karnımız da gözümüz de ‘İnşallah’lara ‘Maşallah’lara artık doymuştur. Talebimiz konusunda en başından itibaren hiçbir değişiklik olmamıştır. İşe başladığımız şartlarla emeklilik haklarımızın iadesini talep ediyoruz. Bunu iktidardan derhal, muhalefetten de seçime kadar EYT meselesi çözülmezse ve seçimle iktidar değişirse iktidara geldiklerinde istiyoruz. Bu konu açıktır, nettir, üzerinde polemik yaratmak da ancak polemik yaratanlara zarar verecektir.
EYT FEDERASYONU VE YÖNETİMİ TARAFLI MIDIR?
Elbette değildir. Şuna dikkat çekmek istiyorum. Bu sorun 23. Yıldönümünü doldurmak üzeredir. Problemin farkındayız; EYT meselesini ancak biz çözeriz diyen iktidar partisi de 20 yıldır hükümet sürmektedir. Buna rağmen; EYT Federasyonu yönetimi olarak farklı görüşlere sahip olan ama tek ortak paydası EYT olan milyonların sesi olmaya çalışıyoruz. Bundan sonra da yılmadan yorulmadan sesleri olmaya devam edeceğiz. Böylesine güçlü bir STK olmak ve ülke genelinde böylesine büyük bir kamuoyu farkındalığı yaratmak sizce sadece belli bir siyasi görüşün arkasından giderek sağlanabilir mi? Bu soruya Türkiye’deki tüm EYT’lileri ellerini vicdanına koyarak cevap vermeye davet ediyorum. EYT Federasyonumuz ve federasyonumuza bağlı derneklerimiz ve yönetimleri olarak tüm siyasi görüşlerimizden ari ve sadece EYT meselesine odaklanarak mücadele ediyoruz. Eğer biz bu bilinçle hareket etmiyor olsaydık bugün böylesine bir kamuoyu farkındalığı yaratmak ve bu kadar güçlü bir STK haline dönüşmemiz asla mümkün olmazdı. Kimseye muhalif değiliz. Kimseden de taraf değiliz. Tek tarafımız EYT’li oluşumuz gerçeğidir. Bu problemi biz şu şekilde çözeceğiz diyen her liderle oturup konuşuyoruz. Bundan sonra da “Biz de bu şekilde çözeceğiz” diyen her liderle görüşmeye devam edeceğiz. Ama elbette kırmızı çizgilerimiz var. Bir araya gelerek masaya oturmayız diyebileceğimiz tek bir konu vardır. O da EYT meselesini üzerinden siyaset yaparak oy devşirmeye çalışanlarla, taraf olmamızı isteyenlerle asla bir arada olmadık bundan sonra da olmayacağız.
NEDEN SAKARYA’YA GELDİK.
Değerli kaderdaşlarım, EYT’nin gücünden ve bu gücün; işi siyaset yapmak olan herkesin bu gücün farkında olması gerektiğinden yukarda bahsetmiştim.
Yönetimlerde klişe haline gelmiş olan bir yöntem vardır. Eğer idare edemediğiniz, yönetemediğiniz büyüklükte bir problemle karşı karşıyaysanız problemi bölerek, küçük küçük parçalara ayırarak daha çözülebilir hale getirirsiniz. Ama dedim ya çok klişe olan bu yöntem tüm süreçlerin hızla dijitalleştiği teknoloji çağında çok da kolayca farkına varılan bir yöntemdir. Buradan sonra söyleyeceklerim yanlış anlaşılıp da bir siyasi partinin girişimi gibi algılansın istemiyorum. Çünkü konuşmamda daha önce değindiğim gibi biz EYT’yi bu şekilde çözeceğiz diyen herkesle oturup konuşmaya her zaman hazırız biz. Şimdilerde çıkmış birileri sosyal medyadaki söylemleri ve birtakım yayınları ile temsilcisi olduğu siyasi görüş adına hareket etme görevini üstlenerek birliğimizden ve gücümüzden tedirgin olarak yönetilemeyecek kadar büyük gördüğü EYT meselesini kendince halletmek adına küçük parçalara bölmek ve sorunun üstesinden bahsettiğimiz bu yöntemler gelmeyi hedeflemiştir. Bu hedef doğrultusunda da birtakım gayretlere girişmiştir. Federasyonumuzu ve yönetimimizi EYT meselesinin çözülmesini istemeyen ve tamamen muhalif taraf olduğumuz söylemleri ile yola çıkmıştır. Derneklerimiz ve onların değerli üyeleri arasında her siyasi görüşten EYT’lilerin olduğunun altını çizerek bu mücadelenin tüm EYT’liler tarafından verildiğini kendilerine hatırlatmak istiyorum.
Bugün burada birlik ve beraberliğimizin sarsılmaz ağlarla örülü olduğunu bir kez daha göstermiş oluyoruz. EYT mücadelesi bir hak mücadelesidir. Hiçbir kimse/kurum ya da oluşumun menfaati bu mücadelenin önüne geçemeyecektir.
Dik duracağız, yılmayacağız, pes etmeyeceğiz.
Davamızın sonuna sonuç alana kadar mücadelesini sürdüreceğiz. Yaşasın EYT kardeşliğimiz.
Cümlelerime son verirken 15 Mayıs 2022’de yapacağımız 5 milyon mitingimize SGK yasaklarından mağduriyet yaşayan herkesi davet ediyorum.
Varız biriz birlikteyiz ve Maltepe’deyiz diyerek haklarımızı haykıracağız.”
ENGİN ÖZKOÇ; İKTİDARA GELİRSEK!
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç şöyle konuştu;
“EYT örgütüne öncülük edip de toplumumuzda hak, hukuk ve adaletin tesis edilmesi için yüreğinizi ve kendinizi koyarak bu yola çıkıp buranın genel başkanlığına layık görülen saygıdeğer hanımefendiyi saygıyla selamlıyorum. Hangi siyasi parti olursa olsun ülkemizin demokrasisinin zenginliği olan, değerli siyasi partilerimizin değerli temsilcilerini de saygıyla selamlıyorum.
Elbette burada kadınlarımız, gençlerimiz, sivil toplum örgütleri, sendikaların değerli temsilcileri ve basının temsilcileri var. Çünkü, bu ilgi hak arayan, adalet arayan Edirne’den Kars’a kadar bütün insanlarımızın burada dile getirdiği hak ve adalet ve özgürlük meşalesini birlikte yukarıya kaldırmak için buradayız. Aslında bu insanlar ne istiyorlar? Ben merak ettim. Ne istiyor bu yanımdaki kardeşim? Bu bir aile babası. Bugün adı EYT’li diye geçiyor. O işe başlarken böyle bir kavram yoktu. Bu aile babasının. Sadece istediği bir şey vardı. Evlatları için bir gelecek, kendisi için güvenli bir hayat istiyordu. Devletin ona sağladığı imkanların ne olduğuna baktı. Dediler ki, ‘Askerlik yap’ askerliğini yaptı. İşe gir dediler, işe girdi. Alnının teriyle parasını kazandı, vergisini ödedi. Asla vatana ihanet yapmadı. İhale peşinde koşmadı. Kendi ruhunu ve inancını hiçbir zaman satmadı. Türkiye Cumhuriyeti’nin değerli bir vatandaşı olarak sadece bu ülkede kendi özlük haklarını alıp yaşamak istedi. Ona dediler ki, ‘Sen şu kadar gün çalışırsan, şu kadar prim ödersen emekli olacaksın ve hayatın boyunca onurlu bir şekilde yaşayacaksın’ dediler. Sonra, siyasi bir kararla, vicdani değil, ahlaki değil, siyasi bir karar alındı. Alınan karar neticesinde dediler ki, ‘Sen emekli oldun ama maaş alamazsın.’ Niye? Belli bir yaşa gelmen gerekir dediler. Oysaki ona vaat edilen şey başkaydı. Hayallerini yıktılar. Sadece bir kişinin mi? Hayır. Türkiye’de milyonlarca kişi. Edirne’den Kars’a onların haklarını mağdur ettiler. Öyle ya da böyle.
Ne yapıyorlar? Gittikleri her yerde salonları dolduruyorlar ve diyorlar ki siyasilere sesleniyorlar. Siyasiler kimler? Onların milletvekilleri. Neredeler? Ankara’dalar. Onların görevi ne? Millet menfaatine yasa çıkarmak. Yani, milletvekillerinin görevi, millet menfaatine yasa çıkarmak. O zaman ne duruyorsunuz? İşte millet işte istedikleri, hak, adalet ve hukuk. Bu yasayı niye çıkarmıyorsunuz? Burası siyasi bir mecra değil. Az önce arkadaşım da söyledi. Burada her görüşten insanımız var ve hepsinin görüşüne saygı duyuyoruz ama ben de bir milletvekiliyim. Ben de bir siyasi partinin temsilcisiyim. Sözlerime şöyle son veriyorum: Eğer adalet varsa, çıksın bu yasa. Eğer çıkmazsa iktidara gelir çıkartırız bu yasayı.''