Mevzu Ortadoğu ise Hüsnü Mahalli’ye kulak vermek lazım. Çünkü kendisi bir Ortadoğu ve Arap Coğrafyası uzmanı. Uzmanlığı da klavye başında yazmaktan gelmiyor, o coğrafyada yaşadı, o coğrafyayı özümsedi. Öyle yalanı dolanı da yoktur. Bildiğini de esirgemez ki bu yüzden sözde devlet büyüklerine hakaretten aylarca hapis yattı.

Ha, çoğumuz Arap zannederiz ama öyle değil. Suriye Cerablus’da doğdu, Türkmen Barak aşiretindendir.

Gelelim gündeme dair görüşlerine;

Meğer bu ülkede ne kadar da ABD, İsrail, emperyalizm ve siyonizm sevdalısı ya da işbirlikçisi varmış da bizim haberimiz yok!

Son olayları fırsat bilen bu tipler hedef şaşırtmak için Türk toplumunu yalan bombardımanına tuttular.

Kendi aralarında anlaşmış gibi ya da talimat gereği dört konu üzerine yoğunlaştılar:

Filistinliler toprağını satıp kaçtı, Araplar Türkleri arkadan vurdu, Filistin, Kıbrıs davasında bizden yana tavır almadı, Hamas radikal İslamcı, tehlikeli ve hatta terörist bir örgüt...

1948’de İsrail ABD tarafından kurulduğunda Yahudilerin Filistin’deki tapulu toprağı ülke yüzölçümünün (27 milyon dönüm) %6-7’i (iki milyon dönüm) civarındaydı.

Bunun bir kısmını annesi Yahudi olan Kanuni’den başlayarak (1553) 400 yıl süren Osmanlı döneminde, bir kısmını Osmanlı sonrasında Filistin’i işgal eden İngiliz yönetiminden, bir kısmını çoğunluğu Hıristiyan olan Lübnanlı ve Suriyeli toprak ağalarından elde etmişlerdi. ‘Filistinlilerin sattığı’ denilen miktar yaklaşık 200 bin dönüm ve bunun bir bölümü siyonist terör örgütlerinin tehdit, korkutma ve bazen çok yüksek fiyat vererek aldığı topraklardır. Nitekim toprağını yüksek fiyat karşılığı satan Filistinliler kısa bir süre sonra ya öldürüldü ya da utancından evini terk etmek zorunda kalmıştı.

Mekke Belediye Başkanı konumundaki Şerif Hüseyin İngilizlerin kışkırtması sonucu Haziran 1916’da Osmanlı’ya karşı ayaklanmadan önce Osmanlı, İttihat ve Terraki ile Jön Türkler tarafından çökertilmiş, Birinci Dünya Savaşına sokulmuş ve perişan edilmişti. O savaşta yüz binlerce Arap insanı Aralık 1914 Sultan Reşat’ın Cihat çağrısına yanıt vererek Osmanlı ordusuna katılmış ve Türklerle birlikte Çanakkale, Sarıkamış ve diğer cephelerde savaşmışlardır.

Hamas’a radikal İslamcı diyenler her nedense Aralık 2022’de kurulan Netanyahu hükümetinde kimlerin var olduğuna bakmazlar, bakamazlar.

Her fırsatta ‘İsrail bir Yahudi devletidir ve Kudüs dünya Yahudilerinin dini, tarihi ve ebedi başkentidir’ diyen Netanyahu koalisyon hükümetindeki partilerin hepsi dinci, bağnaz, ırkçı, faşist, radikal ve siyonist partilerdir:

Ultra Ortodoks Yahudi partisi Şas, aşırı sağcı Birleşik Tevrat Yahudiliği partisi, ırkçı terörist söylemleriyle bilinen Dini Siyonizm ve faşist Yahudi Gücü partisi.

Örneğin Yahudi Gücü partisinin lideri Ben-Gvir bir kaç yıl önce kendi ülkesinde “ırkçılığı tahrik ve terörü desteklemek” suçlarından yargılanıp hüküm giymişti.

1948’de kurulan İsrail’in sonraki cumhurbaşkanı ve başbakanlarının ezici çoğunluğu o topraklarda doğmamış, Avrupa’dan gelmiş ve Hagana, Stern, Argun gibi terör örgütlerini kurarak Filistinlileri hatta BM Temsilcisi Kont Bernadotte’u öldürmüşlerdi.

Gelelim şu ‘Filistinliler Kıbrıs’da bize karşı’ palavrasına.

Ya da ‘Karabağ savaşında Azerbeycan’ı bir tek İsrail ve Türkiye destekledi’ savına.

1918’de kurulan İsrail’i tanıyan ilk Müslüman ülke Türkiye.

Türkiye; Suriye, Irak ve Mısır ile birlikte Sovyetler Birliğine karşı kurulan NATO’ya 1952’de katıldıktan sonra 1955’de Bağdat Paktının kurucusu oldu.

Ağustos 1958’de Türkiye’ye gizlice gelen İsrail’in Başbakanı Ben Gorion Adnan Menderes’le ‘her alanda işbirliği ve Arap ülkelerine karşı ortak mücadele konularını’ görüşmüştü.

1960’da BM’de Cezayir’in bağımsızlığı için yapılan oylamada Türkiye, Fransa’dan yana oy kullandı.

O sırada Yunanistan ve dönemin Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios Filistin ve Arap ülkelerinden yana tavır alıyordu.

1974 Barış Harekatı’nda Türkiye’ye sınırsız destek veren Kaddafi’ye Ankara Turgut Özal döneminde ve Arap Baharı sırasında büyük kazık attı.

Ankara benzer kazağı KKTC ile Suriye arasında feribot seferleri başlatan ve AB baskılarını göğüsleyen Esad ve Suriye hakkına da attı.

Azerbeycan’a destek verdiği söylenen İsrail’in Kıbrıslı Rumlar ve Yunanistan’la ‘Ortak Savunma Anlaşmaları var’ ve daha iki ay önce Güney Kıbrıs’ta çok geniş ortak hava, kara ve deniz tatbikatı yaptılar.

Aynı İsrail Kuzey Irak’ta Barzani’cilere 70 yıldır yardım ediyor ve şimdi de PYD/YPG’lilere ‘her konuda’ eğitim veriyor.

Filistin ve Arap ülkeleri KKTC’yi tanımıyor diyenler her nedense İsrail ve onun desteklediği Azerbeycan ve Türk kökenli Orta Asya Cumhuriyetlerinden hiçbirinin KKTC’yi tanımadığını bilmemezlikten gelirler. Bu tipler yalana ve iki yüzlülüğe alışmışlardır.

Son olarak son günlerde ve her zaman İsrail terörüne arka çıkan ABD ve İngiltere başta olmak üzere Batılı ülkelerinin büyük bölümü Filistin konusunda olduğu gibi Kıbrıs sorununun da nedenidirler ama hepsi NATO ve AB içinde Türkiye’nin müttefiği, Türkiye’de üsleri var ve hepsi YPG/PKK/YPG’ye mutlak destek veriyor.

Şimdi tüm bu gerçekler ortadayken bazılarının bildik yalanlarla İsrail’i kollamak için harcadıkları çabanın onda birini Türkiye ve coğrafyamızın iyiliği, dostluğu, kardeşliği, barışı ve esenliği için harcamış olsaydılar Filistin’de binlerce kadın, çocuk bebek ve sivil ölmeyecekti. Hatta bildik tiplerin borazanlığını yaptığı Kanlı Arap Baharı’nda 3 milyon insan ölmeyecek ve sakatlanmayacak ve 10 milyon insan ülkesinden (Suriye, Irak, Libya, Yenen…) kaçmak zorunda kalmayacaktı.

Bu tipler bunu yapamazdı çünkü sırtlarında başkalarının küfesini taşıdıkları için ‘mecburiyetten’ yalana devam etmek zorundalar.

Allah hepimizi ve herkesi bu tiplerin şerrinden korusun.