Ömrünü Türk milletine ve devletine adamış Kürt kızı Müyesser Yıldız soruyor;
Afganistan’a Kendi Oğlunuzu Veya Kızınızı Gönderir Misiniz?
NATO’dan Amerika’ya, Rusya’dan Almanya’ya tüm güçler, hatta bizzat Afganistan’ın mevcut yöneticileri ülkenin geleceği konusunda son derece karamsar.
Hâl böyleyken, Türkiye burada kalmak için ABD’yle pazarlık yapıyor.
Yetkililerimizin, “Zaten Kabil Havaalanı’nı işletiyoruz. Sadece bunu yapmaya devam edeceğiz” açıklamalarına bakmayın. Besbelli milletimizin olası tepkilerini önleme amaçlı.
Bir de, “Mevcudiyetimiz var, şu anda ilave asker göndermek söz konusu değil” diyorlar.
“Şu anda” kaydının altını çizelim.
İlerde ilave asker, hatta Taliban’la mücadele için muharip güç gönderme mecburiyetiyle karşı karşıya kalma ihtimalimiz o kadar yüksek ki!..
Kim bilir, belki de istenen bu.
Yine tarihe başvurup, hafızalarımızı tazeleyelim.
Yıl 2006. NATO, ittifak üyesi ülkelere Afganistan’daki askeri katkılarını artırmaları çağrısında bulundu. Haliyle Türkiye’den de muharip birlik göndermesini istediği konuşulmaya başlandı.
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan bu konuda kendisine ulaşmış bir şeyin olmadığını söylerken, Genelkurmay Başkanı merhum Orgeneral Yaşar Büyükanıt, televizyona çıkıp şöyle konuştu:
“TSK’dan bir tek asker bile Afganistan’a gidemez. Böyle bir şeye gerek yok, asla da söz konusu olamaz. Biz daha önce iki ISAF (Uluslararası Güvenlik Destek Gücü) Komutanlığı’nı üstlendik. Bundan sonra da NATO’ya bu çerçevede katkı yapmaya devam edeceğiz.”
Yıl 2008. Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’a bir kez daha “Türk askeri Afganistan’a çarpışmaya gidecek mi?” diye soruldu.
Büyükanıt, “Ben bu göreve başladıktan 1 ay sonra ‘Afganistan’a terörle mücadele kapsamında tek asker gönderilmez.’ diye bir demeç verdim; ki halen aynı görüşü paylaşıyorum.” hatırlatmasında bulundu.
Ardından Afganistan’da ISAF kapsamında bulunan Türk askerinin terörle mücadele etmek için orada olmadığını vurgulayıp şunları anlattı:
“İlave asker gönderildiği takdirde bunlar terörle mücadele için kullanılacaktır. Şu anda o yetki bizde yok zaten. Dolayısıyla, ’terörle mücadele için asker gönderemeyiz’ derken, aynı zamanda asker olarak da yetkimizin olmadığını ifade etmek isterim. Ama şimdi istenen, özellikle Güney Afganistan’da, çarpışmaların şiddetli olduğu yerdedir. Ben şunu da ifade ediyorum: şu anda TSK on binlerce insanıyla terörle mücadele ediyor. Bir başka alanda, başka amaçla terörle mücadele ne kadar doğru olur, ben onu herkesin takdirine bırakıyorum; ama benim kişisel görüşüm böyle bir şeyin olmamasıdır.”
Görüldüğü üzere ABD-NATO, Türkiye’den daha 15 yıl önce Afganistan’a muharip güç göndermesini istemişti.
Ancak TSK’nın direnciyle bu gerçekleşmedi.
Biliyoruz ki, emperyalistler asla unutmuyor, er veya geç bir şekilde intikamlarını alıyor.
Örnek mi? 1 Mart tezkeresine karşı “çuval” ve kumpaslarla TSK’nın “kafeslenmesi”…
Yine biliyoruz ki Suriye’ye, Libya’ya hatta Katar’a ve Somali’ye de ABD-NATO istediği için gidildi…
Yöneticilerimiz çok gönüllü olsa da, dileriz bu listeye Afganistan da eklenmez!..
ABD Başkanı Biden’ın, çekilme kararını eleştirenlere verdiği cevabı duydunuz mu? Kelimesi kelimesine şunları söyledi:
“Daha kaç bin Amerikalı kızı ve erkeği riske atmaya razısınız? Orada daha ne kadar kalmalarını isterdiniz? Zaten 20 yıl önce anne ve babası Afganistan’da savaşan askerlerimiz var şu an orada. Onların çocuklarını da torunlarını da gönderir misiniz? Kendi oğlunuzu veya kızınızı gönderir misiniz? 20 yıl sonra, Afgan Ulusal Güvenlik ve Savunma Kuvvetleri’ni eğitmek ve donatmak için harcanan bir trilyon dolar, öldürülen 2 bin 448 Amerikalı, yaralanan 20 bin 722 asker ve akıl sağlığında görülmemiş bir travma ile eve dönen binlerce askerden sonra yeni bir nesli, farklı bir sonuca ulaşmak için makul bir beklenti olmadan Afganistan’a savaşa göndermeyeceğim.”
40 yıldır Türk askeri ve Türk Milleti’nin ödediği, ödemeye devam ettiği maddi, manevi bedeller ortada.
Ancak merhum Büyakanıt gibi, “TSK’dan bir tek asker bile Afganistan’a gidemez” diyebilecek bir yetkilimiz kalmadığına göre, iktidara hiç olmazsa şunu sorsak:
“Afganistan’a kendi oğlunuzu veya kızınızı gönderir misiniz?”