Ayaklarımı uzattım mavi bir gezegene karşı. Oturdum seyrediyorum onu. Masmavi, üstünde beyaz toz gibi görünen bulutlar var. Bu mavi gezegenin yanında bir tane ufak, beyaz yuvarlak bir parça duruyor. Güneş’in bütün ışığı çıplak yüzeyine vuruyor. Karanlık olan gezegeni aydınlatıyor. Ona beyaz rengini veriyor. O da bu ışığı kendinden büyük olan mavi gezegene yansıtıyor.
Kafamı biraz farklı tarafa çeviriyorum. Bu sefer de gözüme çok uzaklarda bulunan ufak bir gezegen çarpıyor. Güneş’e çok yakın. Güneş ışığının sarı sıcak ışığı gezegenin üzerinde. Orası çok sıcaktır. Sıcağı sevmem diyerek hemen kafamı diğer tarafa çeviriyorum. Bu sefer de çok uzaklarda, karanlığın içerisinde neredeyse yok denecek kadar ışık parçası gibi gözüken başka bir mavi gezegen görüyorum. Fakat bu mavi gezegen Güneş’e o kadar uzak ki baktıkça içim ürperiyor, üşüyorum. Bu duygular hoşuma gidiyor. Diğer baktığım mavi gezegen gibi değil bu. Her yeri masmavi, göründüğü kadar güzel olmadığı hissiyatı doğuyor içime. Soğuktur oralar. Ben en iyisi olduğum yerden hiçliğin, karanlığın ortasına bakmaya devam ediyorum.
Buradan bakılınca her yer çok yakın gibi görünüyor. Sanki elimi uzatsam birkaç galaksiye dokunacağım, adım atsam hepsinin yanına gidecek kadar yakın hissediyorum kendimi. Bu sistemi sevdim. Çok sakin. Rahatsız eden yok, gezegenler kendi ekseni etraflarında sorunsuz bir şekilde dönüyorlar. Uzayın başka bölgeleri böyle değil. Patlamalar, uzay araçları, uydular derken karmaşa hâkim. Burası daha sakin ve dingin.
Yeni keşfettiğim bu sisteme aralarda sessizce geliyorum. Ayaklarımı uzatıp manzaraya doğru sessizce bakıyorum. Bir taraf aydınlık bir taraf karanlık. Keşif görevlerinin en güzel özelliklerinden biri de ilk önce sen keşfediyorsun ve sen görüyorsun gittiğin yeri. Oranın güzel nesi varsa ilk senin oluyor. Çok zorlukları da var. Kendinden daha gelişmiş bir sistemle karşılaştığında o zaman çok sorun yaşayabiliyorsun fakat oraları düşünmek istemiyorum. Keşif görevleri beni iyimser bir varlık haline getirdi. Ben olayların, sistemlerin ve keşiflerin hep güzel taraflarına bakıyorum.
Son birkaç fotoğraf çektikten ve örnek topladıktan sonra döneceğim. O yüzden boş kalan zamanımda ayaklarımı uzatıp etrafı, sistemi, uzayın karanlığını izlemeyi seviyorum. En güzel dinlenme ve gözlemle zamanı sanki bu zamanlarmış gibi geliyor bana. Bir yandan da bana verilen görevi verilen zamanda da bitirmekle görevliyim.
Artık kalkmalıyım. Gideceğim çok gezegen, sistem ve bölge var. Oralardan da örnekler ve veriler toplamalıyım ki bunları halkıma ulaştırayım.