Sevgili okurlar,
“Deprem gerçeği” ile ilgili “tereciye, tere satacak halimiz yok” diyerek, yazıma başlamak istiyorum..
Bir kere, benim hatırladığım kadarı ile Sakarya’da en son 1967 ve sonrasında 1999 Depremini yaşayanlar, çok iyi biliyorlar ki, “bizler bu deprem acısını, korkusunu, telaşını, yalnızlığını, yokluğunu” yaşamış ve o zorlu günlerde,
” bizlere bir yardım elinin uzatılmasını” çok beklemişizdir!
Akıllarda kalan o tarihi, anlamlı sesleniş,” Kimse yok mu” çağrısını unutmak olur mu?
Allah, böyle afetlerle bizleri sınamasın?
Allah, böyle büyük afetleri, kimsenin başına vermesin?
Bunlar temenniler ve dilekler elbette!
YARDIM BEKLENTİLERİ?
Ançak, gerçekler acıdır, acıtır!
Böyle anlarda, depreme maruz kalanlar, “önce en yakınından yardım” bekler!..
En yakını yoksa, “komşusundan imdat seslerine koşmasını” ister!
Bu da olmuyorsa, “komşu ilden yardım elinin uzatılması” önemlidir..
O da olmuyorsa, “dost ve diğer ülkelerin yardımının devreye girmesi” önem arzeder!
Beklenti büyük olur ya?
Çaresizliği anlatmak zor!
ASRIN FELAKETİ?
Evet, daha öncede yazdığımız gibi, “deprem gerçeği ile değil, asrın büyük bir felaketi ile” karşı, karşıyayız!
Bütün bunları, deprem bölgesinden gelen,”yardım çağrıları” daha iyi özetliyor..
“Ekmek, su, battaniye, çadır ve diğer ihtiyaç maddeleri” isteniyor..
Bu çağrılar karşısında, “devlet, milleti ile teyakkuzda, ancak mevsim şartları elimizi, kolumuzu” bağlıyor!..
Kar, yağmur, soğuk ve çaresizlik!
Çaresizlik bu ya, geçit vermiyor!
Fakat, deprem bölgesindeki durum ve çığlıklar, feryatlar arşu alaya yükselirken, ”bizlerin sıcak evlerinde oturması, yemesi, içmesi, uyuması” mümkün mü?
İşte, bu noktada “ne yapabiliriz” isteği devreye giriyor?..
Bu bağlamda, yurdun her köşesinde, bu çığlıklar paralelinde, “yardımlar toplanıyor, arama, kurtarma ekipleri oluşturularak, bölgeye sevk” ediliyor..
DEVLETİN TÜM BİRİMLERİ?
“Devletin tüm birimleri seferber ediliyor”, ama deprem alanı büyük!
Yıkım büyük!
İhtiyaç büyük!
Feryatlar büyük!
Depremin 5.Günü..
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, deprem bölgesinde durumu özetliyor..
-14 Bin 14 vatandaşımız hayatını kaybetti!
-63 Bin 794 vatandaşımız yaralı!
(Dün Türkiye saati ile 14.00 itibari ile)
Sitemler yok mu?
Olmaz mı?
İsyan yokmu?
Yapılmaz mı?
İhmal yok mu?
Feryatlar karşısında, gözyaşlarına boğulmamak, hangi vicdana sığar?
İNGİLİZ DÖLÜ HA?
“Bu sesi duymamak, anlamamak, kulak vermemek, gerçekleri kulakarakası etmek”, bize yakışır mı?
Bütün bunlara rağmen, “yardımı, birlikteliğe, dayanışmaya, kardeşin, kardeşi kurtarmak için seferber olacağına, omuz, omuza vereceğimize, elimizdekiler ile bu feryatlara yardıma koşacağımıza”, içimizden biri çıkıp “İngiliz Dölü” diye seslenebiliyorsa, burası sözün bittiği yerdir”..
-“İngiliz Dölü” ha?
O, İngilizler, senden, benden önce yardıma koşanlar arasında!
Bu ne densizlik?
Bu, “ne ırkçı, şövenist” öfke patlamasıdır?
Bu ne şiddet, bu celal?
Anlayan varsa, beri gelsin!
NEFRET SÖYMLEMİ BU?
Bu asrın felaketinde, “yardım çığlıklarına koşacağımıza, su isteyenlerin, ekmek ve yardımı eli bekleyenlerin imdadına kulak vereceğimize”, cevap “ İngiliz Dölü” çıkışı?
Seni ve zihniyetini Allah’a bile havale etmiyoruz!
İşte, “fitne, fesatın, ta kendisi” karşımızda!?
Bunlar her yerde?
Düşman aramaya, hain aramaya gerek var mı?
İnanılır gibi değil, bu zihniyete“ kurban sana” desteklerini, nereye koyacağız?
Kurban sana ha?
Zihniyetinize lanet olsun!
Biz, ne ara, bu hale geldik?
“Nefret söylemi” bu gereği yapılmalıdır?
BU KİN VE ÖFKEYE NE DEMELİ?
Bu kin ve öfkenin odağında, ülkenin en büyük kenti İstanbul’un anahtarını eline almış, bu milletin büyük bir özgüven ve kararlılıkla seçtiği İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu!..
“Savaş hali değil ama, savaştan daha beter” bir durumdayız!
“Deprem vurmuş, enkaz altında kalmışız, yokluk bölgede kol geziyor, yıkılmışız, bu densiz kadın”( kusura bakmayınız) başka hesaplaşmalarda?
Sanki, ülkenin sahabi yalnız o?
Bir de utanmadan, sıkılmadan “defol gidiniz” diyebiliyor?
Defolup gitsinler ha?
Anlayışa ve zihniyete bakınız?!
İktidar partisinin tüm imkanları ile bölgede olduğunu bilmeyen yok!
Ama yeterli mi?
İşte burası çok önemli..
Ne yazık ki,değil!
ŞOK GEÇİRİYORLAR?
Evet, bu manada büyük bir felakete müdahale etmek için iyi niyet anlayışı ile yapılanları görüyoruz..
Anamuhalefet Partisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ da kurmayları ile bölgede..
Yanında CHP’li belediye başkanları..
Alanda gerçekler görülüyor, felakete tanıklık ediyorlar..
Gördükleri ile ayakta duracak halleri yok!..
Manzara karşısında şok geçiriyorlar!..
DEVLETİN ŞEFKATLİ ELİ?
Bölgede, “devletin şefkatli ellerini, yardım timlerini, AFAD’ını, AKUT’nu, askerini, memurunu, polisini, gönüllülerini” görmek istiyorlar..
Haksızlar mı?
“Bütün bu beceriksizlikler karşısında, bu organizesizlik” karşısında, elbette tepkileri büyük..
Bunlar dillendirilmesin mi?
Görülmesin mi?
Neden, kimden korkuyoruz ki?
Ama, asıl tepkiyi koyan bu milletin asil insanları..
Yakınları enkaz altında..
Çaresiz ve umutsuz bekleyişlerdeler!
Bu çaresizlik karşısında yıkılmışlar..
Acı feryatlar, ülke genelinde yankılanıyor..
Onları anlamamak olur mu?
Bu sese kulak vermemek olur mu?
Sistem çalışmıyor, her yöreden yardım çığlıkları yükseliyor..
Süreç koordine edilemiyor..
Depremin 5.Gün hala imkansızlıklar, yetersizlikler konuşuluyor..
İYİ NİYET BEKLENTİLERİ?
“Biz biliriz, biz yaparız” anlayışı iflas etmiş!..
Vatandaş, bu acımasız felaket karşısında, “bir de gelmesi gereken yardım elini görmeyince”, daha da yıkılıyor..
Bütün bu durumlar karşısında, bilhassa bölgeye giden ve durumu sahada gören, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve diğer devlet erkanının, daha gönül alıcı, daha birleştirici, daha yatıştırıcı mesajlar vermesi bekleniyor..
Ama öyle olmuyor?
Depremin 5.Gününde ise,”yağma, talan haberleri ile de yıkılmamak” ne mümkün?
Açlık, susuzluk, çaresizlik karşısında bunların yapıldığını söyleyenler var..
Ama doğru değil..
Keşke o market sahipleri çıkıp, insanımıza bu imkanları dağıtsa, dağıtabilseler di?
Onlarda bu yardım çığlıklarına koşabilselerdi?
LÜTFEN İTİDAL!
Enkaz altından çıkarılanlara mı sevinelim, yoksa, hayatını kaybedenlerin kefen, ayakta kalanların su, ekmek, çadır ve diğer ihtiyaçlarını temin edemeyişimize mi üzülelim?
Lütfen itidal!
Lütfen, böyle acı günlerde beklediğimiz, kardeşliği, komşuluğu, iyi niyeti, ihmal etmeyelim!..
“Gün, el, ele verme, birliktelik yapma ve yardımların en güvenli şekilde, alana, muhtaçlara ulaştırma” günüdür..
Buna çok ihtiyacımız var!..
Haydi, hep beraber, bu enkazı birlikte kaldıralım, yaraları saralım, “tasada ve kıvançta, iri, diri bir” olalım!..
Bunu da başaramazsak, “yazıklar olsun” bizlere!
Yusuf Cinal yazıyor, 10 Şubat 2023
Bunu da başaramazsak, yazıklar olsun bizlere?
Yusuf Cinal
Bu içeriğe tepkiniz
Yorumlar