Bir okurumuz bana yazdığı mesajında şöyle diyordu; ‘’Hep insanları anlatıyorsun, hayvanlardan ama sokak hayvanlarından, onlardan çalınan yaşam haklarından söz et birazda. Yavruları olan, bir ayağı sakat anne kedinin hayata tutunuşunu, o haldeyken bile yavrularına sahip çıkışını gözlemiş. ‘’ Sahiplenmiyoruz, onlarla ilgili vicdanımızı devreye sokamıyoruz hal böyleyken bari bırakalım yaşasınlar, canlarını yakmayalım, yaralamayalım yaşam haklarını almayalım ellerinden, vicdan en büyük hazinedir, insanlığı yaşatan insanlığın vicdanıdır, o vicdan olmazsa insan bedeni neye yarar ki’’ diyordu.
Geldik mi yine insanlara ve insanlığa… İnsanlar dedim, vicdan sahibi olacaklar, yaradılışlarında ki gibi insan gibi davranacaklar ki o canlar kaybetmesinler yaşam haklarını. Sonrasında da iyi kötü bir çok şey geçti aklımdan. Bırakın insanların hayvanlara merhametli olmasını, insan insana acımıyor artık diye düşündüm.. Evsizleri düşündüm, kışın dondurucu soğuğunda dışarıda kalanlar, karnını doyurabilmek için çöpleri karıştıranlar, evine çocuğuna bir şeyler götürebilmek için marketlerin, semt pazarlarının atıklarını toplayan analar babalar geldi gözümün önüne… Sözün bittiği yer.
Kim demişti ? Hatırlayacağım şimdi… ‘’ Bir semtin sokak hayvanları sizden kaçmıyorsa orada yaşayın, çünkü komşularınız güzel insanlardır’’ diye. GOETHE evet Goethe böyle söylemişti.( Bir parantez açayım burada, üzülerek yazıyorum ki, genel olarak komşularımızın nasıl insanlar olduğunu anlayacak kadar hayvan kalmadı artık sokaklarımızda.)
Hayvanları görebildiğimiz yerler de var tabi; Bahçesine sığınan köpeğe taş atan, ağacına tırmanan kediye su sıkan, kapısının önüne sokak hayvanları için konan mama kaplarını çöpe atan , ıslanmamak için merdiven boşluğunda bekleyen köpeği dışarı atıp bir daha girmesin diye apartman kapısını kapatan, kışın soğuğundan mağazaların kapısında ki klimaların altına uzanan canları korkutan, yoruma çok açık insan profilleri ile birlikte.…
Goethe diyorum bunları görse nasıl bir cümle kurardı acaba? Nasıl bir mesaj verirdi nesilden nesile…
Evet bir çok hayvan ölüyor onların doğal ortamlarını yok ettiğimiz onlara merhamet etmediğimiz ya da onları görmezden geldiğimiz için. Yoksulluktan, yoksunluktan, ihmalden ve vicdansızlıktan insanlarda ölüyor. İstatistikleri bilmiyorum ama görünen o ki en büyük kaybı vicdan, merhamet ve insanlık ölümüyle veriyoruz…Evet ne yazık ki biz her geçen gün hızla insanlığımızı kaybediyoruz. Nefes alıp veren, kalbi atan kalpsizler olarak bu dünyanın sadece bize tahsis edildiğini düşünerek olmayan vicdanlarımızla toplumda yerimizi alıyoruz.
NOT1-Evinizde hayvan beslemek zorunda değilsiniz, doğayı korumanız diğer canlıların yaşam hakkına saygı duyuyor olmanızda hala insanlığınızı yitirmemiş olduğunuzu gösterir.
Not2-Paylaşmak gerek. Aşımızı ,bahçemizi ,ağacımızı, soluduğumuz havayı oturduğumuz bankı, yürüdüğümüz kaldırımı, merhametimizi ,vicdanımızı, deneyimlerimizi, bilgilerimizi mutlak paylaşmak gerek sonrasında mutluluk her bir canlı için kaçınılmaz.
NOT3- Bu iyi mi kötümü bilemedim ama ‘’İnsanları tanıdıkça hayvanları daha çok seviyorum ‘’diyenlerin sayısı her geçen gün artıyor.
NOT4-Bu yazımda da şükürler olsun ki tenzih ettiğim çok insan var ve onlar iyi ki varlar. Korktuğu halde hayvanları seven ve merhamet eden, yokluk çektiği halde elindekini yine ihtiyacı olanlarla bölüşen ve insanlığın ölmemesi için mücadele eden çok ama çok iyi insanlar var ve onlarda iyi ki varlar…
NOT5-Keşke insanları ve insanlığı koruma günü yada haftası olsa da ve hiç olmazsa bu günde büyük marketler tüm ürünlerini %50 indirimle satışa sunsa…