Öğretmenlik Mesleği Kanunu, Cumhur cemaatinin oy çokluğu ile kabul edildi malumunuz…
Hiçbir meslek örgütünün uyarıları dikkate alınmadığı gibi, TBMM oturumunda muhalefetin uyarıları da kulak arkası edildi.
Bu uyarıları yapanlardan bir tanesi de öğretmen kökenli İYİ Parti Milletvekili Selçuk Türkoğlu’ydu.
Öğretmenlerden özür dilemekten başka şansı kalmayan Türkoğlu, kayıtlara girsin diye konuştu. Ben de arşivime girsin diye köşeme taşıyorum;
“Ben buradan meslektaşlarıma, öğretmenlere seslenmek istiyorum: Affet bizi öğretmenim, bu iktidarın sana layık olmayan bir meslek kanunu yapmasına engel olamadık. Affet bizi öğretmenim, saygınlığına bir büyük gölge daha düşüren bu gizli ajandalı iktidarın sana yaptığı bu kötülüğe engel olamadık. Affet bizi öğretmenim, insan onuruna yakışır bir hayat sürebilmen için gerekli olan medeni çalışma koşullarını sağlayamadık. Affet bizi öğretmenim, seni uyduruk mülakat çilesi çekmekten, atama işkencesi görmekten, sözde liyakat gerekçeleri duymaktan kurtaramadık. 
Yüz binlerce eğitim emekçisi öğretmenimize buradan, milletin Meclisinden tüm samimiyetimle sesleniyorum: Ne olur bizi affedin. Sizi esaret altına almayı amaçlayan bu ucube tek adam sisteminin eğitimdeki tutsak emekçisi olmaya mahkûm etmeyi hedefleyen, cezai yaptırımlarla dolu, antidemokratik ve de acımasız bir meslek kanununa mecbur bıraktığımız için ne olur bizi affedin. 
Bu yüce Meclisten Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bir sözünü hatırlatıyorum: “Öğretmen bir kandile benzer. Kendisi tükenirken başkalarına ışık verir.” 
Ne hazindir ki içinde bulunduğumuz bu dönemde öğretmenin kendini tüketmesine hiç gerek kalmadı. Zira bu iktidar öğretmenlerimizi ruhen de manen de bedenen de kısacası her açıdan bitirip tüketti. Gönül isterdi ki Öğretmenlik Meslek Kanunu her şeyden önce eğitim emekçilerimizin açlık sınırında ve yoksulluk sınırının çok altında çalışıyor olmalarına çözüm getirseydi. 
Yine, aynı şekilde, özel okullardaki meslektaşlarımızı âdeta kürek mahkûmu şartlardan kurtaracak çareler üretseydi. 
Keşke yirmi iki yıl önce, o beğenmediğiniz eski Türkiye'de bir aylık maaşıyla tam 23 adet çeyrek altın alabilen bir öğretmenin bugün sadece 7 çeyrek altın alabilmesine çözüm üretseydi. 
Keşke bu yasa öğretmeni geçimini doğru dürüst temin edebilmek için ek işlerde çalışmak zorunda bırakmasaydı. 
Efendim, öğretmenlerin en temel sorunu her yıl daha da büyüyen yoksullaşmadır. 
Önü alınamayan ekonomik kriz de bu sorunu iyice derinleştirmiştir. 
Bu kanun teklifi, keşke, yıllardır atanamadığı için işsizliğin pençesinde kıvranan yüz binlerce öğretmen adayının derdine derman olacak çözümler üretebilseydi. 
Ezcümle, yirmi iki yılda tam 9 Bakan değişikliğiyle yamalı bohçaya dönüp harap ettiğiniz cumhuriyet eğitim sistemimizi tamamıyla yıkmak için yarattığınız, içinde öğretmen ve eğitim olmayan bu -tırnak içindeki- eseriniz az sonra kabul gördüğünde muhtemelen övüneceksiniz ancak inanın, çok geçmeyecek, öğretmenin o eğilmeyen başını eğdiğiniz, o bükülmeyen boynunu büktüğünüz için mutlaka mahcup olacak, belki de dövüneceksiniz.
Sayın Yusuf Tekin’i müsteşarlığından yani cemaziyelevvelini tanırız. Bütün öğretmenler bilir ki Yusuf Tekin öğretmen sevmez; o, paralel yapıları sever; o, cihannümayı sever. 
Onun bütün gayreti Türk gençliğinin eğitimi, çağdaş eğitim ve Türk öğretmeni değildir.
Bu teklifi öğretmen sendikaları farklı görüşte olmalarına rağmen kabul etmedi, öğretmenler kabul etmedi. Ya, bunu uygulayacak, uygulanacak yerdekilerin kabul etmediği kanun teklifini niye burada dayatıyorsunuz, geçirmeye çalışıyorsunuz? 
Eğitim sistemini yazboz hâle getirdiniz. Bir getirdiğinizi tekrar kaldırıyorsunuz ama burada da bir itirafta bulunuyorsunuz, diyorsunuz ki: “Eğitim fakültelerinde bizim verdiğimiz eğitimler yetersiz, eğitim akademisiyle bunu güçlendirelim. 
Gene kanunun içeriğinde olan bir değişiklikle bir de cezaları arttıralım.” Yani “Öğretmenlere 657’de memurlarla ilgili düzenlemelerde yer alanının dışında yeni yasalarla, yeni düzenlemelerle cezaları arttıralım.” diyorsunuz. 
Öğretmenlerin gerçekten sorunları var. Bu getirmiş olduğunuz kanun teklifinde bu sorunları içeren, bunlara çözüm üreten bir anlayış yok. 
Öğretmenlik Meslek Kanunu öğretmen mesleğinin itibarını yükseltmek ve kaygılarını ortadan kaldırmak için gerekli adımların atıldığı bir kanun teklifi değil.
Öğretmenler sistematik olarak yoksullaştırılıyor ve toplumsal saygınlığı bu yolla da düşüyor. Bunu ortadan kaldıracak, özlük haklarını iyileştirecek, onların mesleklerindeki motivasyonunu artıracak bir düzenlemede içermiyor. 
Daha önceki süreçlerde öğretmen olmanın ayrıcalığı vardı ama giderek öğretmenler arasındaki adil olmayan ayrımlar, ayrıştırmalar sorunlar üretti. Ücretli öğretmen, vekil öğretmen, PIKTES öğretmeni, usta öğreticiler; ayrıştırdınız, ayrıştırdınız. Kanun teklifiyle keşke tüm öğretmenlerin kadrolu olmasına yol açacak bir düzenleme getirseydiniz, onların var olan sorunlarına çözüm üretseydiniz.
Ben Komisyon toplantılarına katıldım, kusura bakmasın Sayın Bakan, o da mutsuzdu, ben onun da içine sindiğini sanmıyorum ama ne yapsın? “Bunu geçir” diyorlar, o da o uygulamaya katılıyor.”