Sıradan cümlelerden oldu artık duyduğumuz ölüm haberleri. Ölüm,  bir hayatın yok oluşundan çok daha basit anlamlar ifade etmeye başladı kulaklarda. “Şehit var” cümlesinden sonra, “Allah rahmet etsin” demek yerine “kaç tane şehit var” demeye alıştı dudaklarımız.
En korkunç olanı da şehit haberlerinin bize normal gelmeye başlaması oldu belki de. 
Artık eskisinden daha az şaşırıyoruz bu haberlere, eskisinden daha az acı hissediyoruz içimizde. Ölümü basitleştiriyoruz git gide.
Öyle ki, babasını kaybetmiş bir çocuğu milyon dolarlar için 90 dakika koşturanları izletmekle, avutabileceğimizi zannediyoruz.
Babasının cenaze töreninde “senin baban şehit oldu ama üzülme seçimler olduğunda hepsi bitecek başka çocuklar babasız kalmayacak” diye fısıldıyoruz bir küçüğün kulağına.
Neye yarıyor? Hangi çocuğun babasını, hangi kadının erkeğini, hangi annenin evladını kaybetmeye gönlü razı geliyor?
Bir anne evladını, bir kadın erkeğini, bir çocuk babasını ve bir koca millet insanlığını kaybetti son günlerde.
Ne kadar değiştirdi yok olup gidenler hayatımızı? Kaçımız tatil planlarımızı iptal ettik? Peki ya kaçımız düğünleri? Çalgıyı, çengiyi, gülüp eğlenmeyi bir kenara bırakıp yas tutar olduk?
Vatan, millet, cihat için bitip gitti hayatları öyle mi? Bizim için? Biz düğünlerde rahat rahat göbek atalım, denize karşı şarabımızı yudumlayalım, tatilin tadını çıkaralım diye he?
Bırakın bu işleri Allah aşkına. Biz beş dakika vakit ayırıp öfke dolu birkaç tiwit atalım, ne olduğunu bilmediğimiz resimleri oradan buradan paylaşalım diye kimse mecbur değil bizim için ölmeye.
Kendimize, ülkemize, milletimize çeki düzen vermenin zamanı geldi artık. Devir savaş meydanlarında kan akıtmakla zafer kazanılacak devir değil.
Askerlik görevini yerine getiriyor diye kimse bizim aptal aptal oyunlarımız için canından olmak zorunda değil.
Bırakın artık hangi parti suçlu diye ilahlaştırdığınız liderleriniz için ettiğiniz kavgalarınızı.
Eğer bunca şeyin üzerine hala kol kola girip bu rezil ortamdan ülkemizi tez zamanda kurtarmak için tek bilek, tek yürek olamıyorlarsa suç hepsinin. Hepsini birden alaşağı etmek lazım ya, neyse.
Formaliteden parti liderliği yapıp, iş sorumluluk almaya gelince “ben bu işte yokum” deyip kaçanların da kimseyle birlik olmaya yanaşmayanların da utanmadan hala aday olduğu bu ülkede yine mecburen seçeceğiz artık birilerini.
Tarihe destanlar yazmışken,bu yüzyılda ölüm haberlerinin kesilmesinin, bir seçim sonucuna bağlı olduğu, garip ülkem.  Bu hallere mi düşecektin…