SEÇİMLERDEN sonra yapılan zam bindirmeleri (pardon fiyat ayarlamaları) vatandaşı perişan etti. Milletin kendisi, adeta abandone olmuş boksör gibi, şuursuzca hareket ediyor; bu çetin hayat şartlarından sıyrılıp, kendilerine yaşam alanları açmaya çalışıyor…

Durum tas tamam böyledir…

Çünkü seçimler öncesi verilen sözlerin çoğu havada kaldı. Bir “En düşük memur maaşını 22 binden başlatacağız” sözünü yerine getirdiler, gerisi kayısı bahçesi…

Oysa 7.500 lira maaş alan en az 5 milyon emekli var bu ülkede…

Oysa Asgari Ücret’le geçimini sağlayan 10 milyona yakın bir nüfus var bu ülkede…

Ve ne yazık ki, milyonlarca insan, aylardır, hatta yıllardır iş bulamıyor; umutlarını yitirmiş durumda…

Çiftçi, tarlasını işlemek için motoruna mazot koymak zorunda… Motoru olmayanlar ise, büyük paralarla tarlasını sürdürmek için tüm gücünü ortaya koymak durumunda…

Esnaf ve çiftçiler, “Bu günler de geçer, bir gün refaha çıkarız!” umuduyla kredi ipine sarılıyor… Onun da çıtası yükseklerde…

Bankalara ne olduysa, bu konuda ketum davranıyor… Ser veriyor, sır (pardon para) vermiyor…

Bankalar, sermaye sahibine açık, olmayana kapalı… Faizler ise, TÜİK ve Merkez Bankası rakamlarının çok üzerinde seyrediyor…

Haydi bakalım…

Sürdürün tarlanızı… Ekin tohumunuzu; bir güzel sulayın ve ürün bekleyin…

Bunların hepsi yüksek maliyetler gerektiriyor…

GELELİM ŞU UCUZ MAZOT MESELESİNE!

Devlet, lüks yatlara, kotralara indirimli mazot vereceğine, bu indirim hakkını tarım sektörüne uygulasın ki, maliyetlerin ateşi düşsün… Meyve ve sebze üretim maliyetleri ve tarım sektöründeki taşıma ve işçilik ücretleri biraz aşağılara insin…

Ama ne gezer…

Altında lüks yatı olan zat, zaten mazotunu alacak durumda demektir…

Ona indirim yapmanın ne anlamı var?

İndirimi, ülke ekonomisine, ülke tarımına büyük katkısı olan tarım sektörüne yapacaksın ki, bolluk olsun, bereket olsun…

Hiçbir devlet yetkilisi çıkıp da, bu durumu düzeltme yoluna gitmiyor!

Burada da parası olan, para kazanıyor; ağır yük her zaman desteğe gerçekten ihtiyacı olanların sırtına biniyor!..

Para, parayı çekiyor; parası olmayan borç ve kredi yükünün altına giriyor…

TARIM BİR ÜLKENİN NAMUSUDUR

Oysa gelişmiş ülkeler bu işi farklı yapıyor… Tarımla uğraşanını, çiftçisini koruyor. Üstelik bu ülkelerde yapılan üstün teknolojili tarım (ektansif tarım sistemi) ile bir koyuyorsun, 10 alıyorsun… Yılda birkaç kez ürün alıyorsun…

Bilirsiniz, Hollanda’nın yüz ölçümü bizim Konya’dan küçük… Ancak o Hollanda, denizi doldurarak kazandığı topraklarda yaptığı üstün ve gelişmiş tarım sistemleriyle adeta Avrupa’nın tahıl ambarı görevini üstlenmiş durumda...

Toprak analizlerinde…

Sulamalarda…

Hangi ürünün hangi toprakta en üst düzeyde verim sağlayacağı konusunda…

Sürmede, ekmede, tahılı devşirmede teknolojinin en verimli araçlarını kullanıyorlar… Az enerji ile çok ve kaliteli ürün elde ediyorlar…

UKRAYNA ÖRNEĞİ ÖNÜMÜZDE!

Rusya ile aylardan beri savaşan ülke Ukrayna’ya bir bakın…

25-30 milyon ton buğday ihraç ettiler… Ve hala ihraç edilecek buğdayları var…

Üstelik burada enflasyon %20’nin altında… Rusya’daki enflasyon ise çok daha düşük bir durumda…

Üyesi olmak için yarım asırdır kapısında beklediğimiz Avrupa ülkelerinde ortalama enflasyon %5’lerde seyrederken, bizde gerçek enflasyon %100’ün üzerinde…

Şartlar böyle iken sen, dev yat ve kotra sahiplerine indirimli mazot ver, çiftçinin, ziraatçının, tarım sektöründekileri görmezden gel…

Bu mudur adalet? Bu mudur hakça yönetim?

BİZ NE ZAMAN SOSYAL DEVLET OLACAĞIZ?

*         Ülkemizde işsizlik var; en üst seviyede…

*         Enflasyon zirvelerde; yetişebilene aşk olsun!

*         Yaşam şartları, hiç bu kadar zor olmamıştı…

*         Eğitim, her sene yap-boz tahtasına döndü…

Yalnızca 22 yıllık AKP iktidarı döneminde ene az 6-7 Milli Eğitim Bakanı değiştirildi…

*         Adalet… Ara ki bulasın…

Darbeyi yapanların birçoğu yurt dışında, bir kısmı ise ceza evlerinde… Lâkin bir emir silsilesi içinde komutanının emrini yerine getirmekle yükümlü olan bu ülkenin Hava, Kara, Deniz Harp Okulu öğrencileri şu anda müebbetle yargılanıyor!

Ne acı değil mi?

15 Temmuz Darbe Kalkışması ile çok yakın ilişkisi olan siyasetçiler, bakanlar, milletvekilleri, bürokratlar şu anda Milletin Meclisi’nde…  Onların yakınları da önemli görevlerde yaşamlarını sürdürürken, burada da sırf iyi niyetle ve gönüllü olarak yardımda bulunan esnaf, öğretmen, ağabey ve abla konumundaki gençler çeşitli cezalara çarptırılmış durumda…

Hangi adaletten bahsedelim?..

Hani “Adalet mülkün temeli” idi?

Geçiniz…

Ya, çeşitli kumpaslara kurban gitmiş ve yaşları 80’in üzerinde olan paşalar hâlâ Silivri’nin soğuk ve izbe duvarları arasında çile çekmelerine ne diyelim?

Daha birçok alanda 86 milyonluk Türk vatandaşı inim inim inliyor, demokrasinin ve “Sosyal Devlet” olanaklarından yararlanamıyor!

Bu ülkeyi çeşitli vaatlerle iyi yönetmeye söz verenler… Artık sözlerinizi tutma zamanı gelmedi mi? Bir hatırlatayım dedim…

Kalın sağlıcakla…

*********************

ANLAMLI SÖZ

“Devlet, pırlantadan almadığı vergiyi kitaptan alıyor. Çünkü, pırlanta alandan değil, kitap alandan korkuyor!..”

Emile Zola

**********************