Sevgili okurlar,
Elbette gözlerimiz, “siyaset arenasında” olup bitenlere çevrili..
Kulaklarımız, pektabii ki, “duymak istediklerimize” dönük..
Kalplerimiz, “siyaset makamının adil, eşit ve yasalar çerçevesinde işlere, yani hizmetlere imza atmasından yana” keskin..
Bizler, “ülkemezin geleceği, zenginliği ve yaratılacak refah için gidip, çeşitli siyasi görüş ve düşünceleri olan siyasi partilere oylarımızı veriyor, onların işbaşına gelmesine vesile” oluyoruz..

BEKLENTİMİZ?
Vatandaş olarak, iktidara getirdiklerimizden beklentimiz, “ülkeyi sağ-salim yönetmesi, zenginlikleri eşit, adil adalet dağıtması, hukuk temelinde, sağlık ve eğitim alanında, dini alanda, tarımda, sanayide ülkenin tüm imkanlarının en iyi şekilde, halkın hizmetine sunulması ve  üretilenlerin yine ederi bağlamında pazarlanmasından” başka ne olabilir ki?
“Bal tutan, parmağını yalar” ama,” bu kadar da mı olur “ diyenlerin sesini, duymayanlar mı var?
Gelin bakalım, durum nicedir?

BALLI, KAYMAKLI İŞLER?
“Dost, ahbap çavuş ilişkisi bağlamında, belli bir kesimin ballı börekli maaşlarla işbaşına getirildiği, bürokrasiye keyfi-keter atamaların yapıldığı, eş,dost,aile fertlerinin öncelikle korunduğu, çoklu maaş alanların varlığı, liyakate önem verilmemesi, ihale yasasının, siyasete yakın, biat edenlere dönük,menfaate göre hazırlanması, altta kalanların umursanmadığı, sözde “sosyal yardımlarla” yoksul ve mağdur kesimin ağzına bir parmak bal çalındığı yılları” geride bıraktık..

20 YILLIK İKTİDAR!
Üzülerek, ifade edeyim ki, 20 Yıllık bir AK Partili yıllara baktığımızda söylenecek, yazılacak, o kadar çok konu var ki, hangi birini yazalım?..
Ülkemizideki “ekonomik krizi”, hatta “pandemili yılları”, sosyal refha düzeyini, Avrupa ülkeleri ile kıyaslayanların açıklamalarını duyunca, inanın zıvanadan çıkıyor insan?
Bakınız, Aralık ayı içindeyiz..

BELÇİKA’DA ÇALIŞANLAR?
Belçika’da çalışanlar, sendikaları öncülüğünde ülke genelinde, ikinci defa “genel greve” gidiyor..
Ülkenin üç siyası bölgesinde, yine hayat durdu..
Ulaşım kısmen yapılıyor, kurum ve kuruluşlarda hizmet asgari düzeyde veriliyor..
Peki çalışanlar ne istiyor?
Bütün dünyayı etkileyen, ekonomik kriz bağlamındaki göstergelere bağlı olarak, geçim endekslerine göre, artan hayat pahalılığı karşısında, ücretlerin ve enerji  destek yardımlarının artırılmasını, vergilerin ötelenmesini istiyorlar..
Durumun özeti bu!

HAFTADA 4 GÜN ÇALIŞMA
Belçika’da 20 Kasım 2022 Tarihinde yürürlüğe giren, “haftada 4 Gün çalışma hakkı, yasalar ile güvence altına alındı” ve uygulanıyor..
Şimdi sizler, “lütfen adil ve vicdani kanatlerinizi” söyleyebilirmisiniz?
Türkiye’de grevlerin yasaklandığı, birçok alanda karartma uygulandığı, çalışanların bastırıldığı, sindirildiği ve özellikle “asgari ücretin” konuşulduğu şu günlerde,” biz ne verirsek o anlayışının” dayatıldığı, sendikaların bile işçiyi, çalışanı savunamadığı, siyasi idareden korktuğu bu günlerde, bir mukayese yapabilirmisiniz?
Avrupa bisi kıskanıyor değil mi?

ALIM GÜCÜ DİBE VURDU!
Hatta, bugün AK Parti Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Milli Görüş” gömleğini çıkarmadığı günlerde, “Almanya-Türkiye mukayesisini” hatırlatmak isterim..
Bugün Euoru-Dolar girdabında, pul olan ve gittikçe eriyen Türk Lirası’nın “alım gücünü”, kim, Euro’nun, kim Dolar’ın
 “alım gücü “ ile mukayese edebilir?
Avrupa’da yaşayan Türkler olarak,hem Avrupa ülkeleri ile,hem de ülkemiz Türkiye’deki paranın alım gücünü bizden iyi kim bilebilir?
100 Euro bozdurup, elimizdeki Türk Lirası ile Türkiye’de aldıklarımızın, iki üç mislini Avrupa ülkelerinde satın alıyoruz..
Üstelik buralarda raflar, öyle boş değil!
Kim,kimi kandırıyor?
Buralarda, “asgari ücret”, bir ailenin yaşam endeksine bağlı olarak, sürekli güncelleniyor..

SİYASET MAKAMI, LÜTUF SUNMA MAKAMI DEĞİLDİR!
Kimse, kimseye, babasının kesesinden bir lütfu sunmuyor!
Burada asıl olan,” devletin zenginliklerinin, eşit, adil “ dağıtılmasıdır..
Maalesef ülkemizde “yaparsa, bilmem kim yapar” diye bir slogan eşliğinde, “devletin imkan ve kabiliyetlerini kullananların bir lütfuymuş gibi hizmetler” sunuluyor!?
Yani, iktidara gelen, “kendini devletin yerine koyup, parmağını, sopasını sallamaya” başlıyor!
Kime?
Milli İrade’ye elbette!
Bu makamlar, kimsenin malı, mülkü olmadığı gibi buralar, lütuf sunulma makamları da değildir!

UYANIN, UYANIN!
Burada yine, yıllar önce AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediği gibi “uyanın, uyanın”, ülkenin zenginliklerinin, imkanlarının, kabiliyetlerinin hovardaca harcanmasına, heba edilmesine fırsat vermeyiniz ve sadece sandığı beklemek değil, diğer alanda da Anayasal haklarınızı kullanmada bir beis görmeyiniz!
Zira, bu ülkenin asıl sahibi, aziz Türk Milleti’dir..

KUMPASLARA DEVAM!
İşte, sizlerin oyları ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ondan önce, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve iş insanı Osman Kavala ve gazeteci CHP milletvekili Enis Berberoğlu ile daha birçok davada, adalet makamının verdiği kararların, “vicdanlarda kabul görmemesi” düşündürücüdür..

AHMAKLI DAVA?
İşte bu bağlamda, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na, kendisine yönelik bir “ahmak” kelimesi üzerinden,sataşılması ardından, iade ettiği bu” ahmak” kelimesi ile ilgili olarak; ” 2 Yıl, 7 Ay 15 Gün cezaya çarptırılması” ve bu ceza akabinde “siyasi yasaklı” olması, demokrasi ve özgürlük timsali insanlarımızı, İstanbul Saraçhane’de buluşturdu..

DEMOKRASİYİ SAHİPLENME!
Bilhassa Türkiye’de “muhalefeti”, demokrasi, özgürlük alanında buluşturan “milli aredeye” sahip çıkılması, “hak, hukuk, adalet” kavramlarının hatırlatılması, siyasi iktidara bir uyarı, bir ikaz olarak yorumlandı..
Evet, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sabir Tekir, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, GELECEK Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Büyük Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş ile diğer siyasi parti genel başkan ve temsilcileri ile ” Türkiye Cumhuriyeti’ne, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’e sımsıkı bağlı, özgürlük ve hurriyet aşkı ile dolu insanımızın, demokrasi, milli irade adına”, İstanbul Saraçhane’ye koşması, orada buluşması, halkın sesi olması, “haksızlığa, hukuksuzluğa başkaldırısı”, tarihi günlerden birini teşkil etti..

TARİHİ BULUŞMA
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve diğer mağdur siyasiler, vatandaşlar bağlamında, bu buluşma çok anlamlıydı..
Şüphesiz bu çağrıya kulak verip, İstanbul yolunu tutan Sakaryalıların varlığı, bizleri gelecek adına sevindirdi..
“Orada bulunanlara, halkın sesi olanlara, toplumsal hassasiyeti gösterenlere, karanlıkların aydınlatılmasını isteyenlere”, selamlar olsun!
Unutmayanız, adalet bir gün herkese lazım olur!
Yusuf Cinal yazıyor,  17 Aralık 2022 Brüksel