Yine öldüm. Bu sefer de bir uçak kazasında kalbim durdu. Tekrarlanan bir zamanın içerisinde sıkıştım kaldım diye düşünüyorum. Çeşitli ve farklı şekillerde öldükçe ölüyorum. Bir ölüm gerçekleştikten beş dakika sonra da hiçbir şey olmamış gibi tekrardan başka bir yerde diriliyorum. Hayatım bir bilgisayar oyunu olmuş da kullanıcı sürekli beni öldürüp diriltiyor gibi hissediyorum. Bu durum beni sıkmaya başladı. Biri şu oyunu oynayana ölümsüzlük veya ölüm şifrelerini versin de ya öleyim ya da sonsuza kadar dünyada kalayım.

Bu sefer gezmediğim yerleri gezmek için uçağa bindim. Okyanus üstünden geçerken pilot türbülansa gireceğimizi anons etti. Türbülans biraz sertti fakat atlattık. Kara bulutları geçmiştik, artık Güneş’i görebiliyorduk ki bir anda uçak hava boşluğuna düşmüşçesine yere doğru, burnu dik bir şekilde irtifa kaybetmeye başladı. Sonrasında bam… Ben yine öldüm. Bu ölüşüm diğerlerinden biraz daha farklıydı çünkü diğer ölümlerimde az da olsa ölüm şeklimi hatırlıyordum fakat bu çok garipti nasıl olduğunu anlayamamıştım. Neyse, sonuçta ölmüştüm ama havada mı yoksa uçak yere çakılınca mı öldüm orasını bilemiyorum…

Bir ara da mutlu ölmeyi denedim. Sevdiğim insanın yanında bana kalp krizi geçirtecek ilaçlar almıştım. Bunların içimde tetiklenmesi için birazcık heyecan yaşamam yeterli olacaktı. Ben de sevdiğim kişinin elini tuttum, tam onu öpmeye başladığım anda içimde bir acı uyandı. O kadar şiddetliydi ki sanki binlerce yıldır dağların içerisindeki sönmüş lavların büyük bir coşkuyla yeryüzüyle buluşması gibi içimden fışkırdı o acı. Halbuki sevdiğimin dudaklarında, ellerini tutarken ölmüştüm. Mutlu bir şekilde olması gerekirdi ama o da işe yaramamıştı. Yine beş dakika sonra farklı bir yerde dirildim.

Bir keresinde de kendimi ıssız bir ormana bıraktım. Bir ayı yanıma geldi, hareketsiz bir şekilde bana pençe atmasını ve öldürmesini bekliyordum. Kokladı ve terk etti beni. Öldürmeye bile tenezzül etmedi. Tam bu işin şaşkınlığını yaşarken neyse ki çok zehir biriktirmiş bir sivrisinek ben fark etmeden sırtımdan ısırdı. Bu şekilde de öldüm. Farklı yerlerde farklı şekillerde birçok kez öldüm. Boğuldum, intihar ettim, cinayete kurban gittim, kavgaya karıştım, savaşlarda yer alarak öldüm ve daha nice ölümler…

Her şeyi deniyorum ölmek için. Şimdi ‘’Niye yaşamıyorsun?’’ sorunuzu duyar gibiyim fakat onu da denedim. Ancak tam şeyler güzel gitmeye başladığı anda ben yine ölüyorum. Bu son uçak kazası ölümümde hayatım gayet güzel giderken olmuştu. Fakat yine kesin sonuçlanmadı. Hala denemediğim birçok ölüm çeşidi var. Umarım bunlardan bir tanesi tutar ve kalıcı olarak ölürüm diye umuyorum.

Bu tekrar dirilme ve ölme sürecine ilk defa nasıl mı girdim? Sokakta bir kedi sevmiştim, o da beni tırmıklayarak cevap vermişti. Bense hiçbir şey olmamış gibi günüme devam etmiştim. Halbuki bilemiyordum onun virüs taşıdığını ve bu virüsün beni uykumda pisi pisine öldüreceğini ve böylelikle tekrar ölümlerimin bu şekilde başladığını...