Sevgili okurlar,
Asrın felaketlerinden biri ile karşı, karşıya değil, yüz yüzeyiz!
“Bu felaketin, bu acının, bu feryatların, kanayan bu yaranın neyini” yazalım?
Hayatta kalmak adına, canhıraş yardım istekleri hepimizi kahrediyor!
Yıkım alanı o kadar büyük ki, nereye koşacaksın?
Elindeki imkanları, acileyet sırasına göre nereye kanalize edeceksin?
Durum kötü, durum vahim, durum ciddi!
Yıkım çok büyük, çok!
Kahramanmaraş’a mı?
Gaziantep’e mi?
Diyarbakır’a mı?
Şanlıurfa’ya mı?
Adıyaman’a mı?
Adana’ya mı?
Hataya’ mı?
Kilise mi?
Elbistan’a mı?
Peki elde ne tür imkan var?
Devlet ricali teyakkuzda, ama çaresiz!
İmkanlar neyse, o yapılacak?
İlk olarak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklamalarını dinledik..
Ancak yıllarca bilim insanlarımızı maalesef dinlemedik!
Ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bilgilendirmesi ile felaketin boyutunu öğrendik..
Ardından AFAD, Kızılay yetkililerinin verdikleri bilgiler ile bölgedeki depremin izlerini, anlamaya çalıştık..


KİMSE YOK MU?
Gazeteci meslektaşlarımız ise, bu asrın büyük felaketinin boyutlarını en iyi, en ayrıntılı ve tarafsız bir şekilde anlatmaya, görüntülemeye ve bizlere aktarmaya çalışıyorlar..
Evet, bu büyük sarsıntıdan, bu büyük yıkımdan kurtulanlar var..
Onlar ayakta ama, onların da yardıma ihtiyacı var!..
Psikolojik ve diğer destekler?
Elektrik yok!
Su yok!
Ekmek yok, sıcak çorba yok!
Doğalgaz yok!
Telefonlar yer, yer kesik!
Havaalanları çökmüş, yollar yarılmış geçit vermiyor!
Allah aşkına neyini yazayım, bu büyük dramın?
Ekran başında kahrolmanın adı bu!
Çaresizlik bu ya öldürür bizi!
Enkaz altından gelen “ kimse yok mu” seslerine cevap verememek, nedir bilirmisiniz siz?
Eski Fenerbahçeli, Hatayspor’un Teknik Direktörü  milli kalecimiz Volkan Demirel’in gözyaşları ile yıkılmadınız mı hala?
Ya Gökhan Ozan’ın, ”Hatay’a yardım, yardım” çığlıklarına ,ne demeli?

YENİ BİR ŞEY DEĞİL AMA?
Türkiye ve Türk insanı bu deprem  felaketi ile yeni karşılaşmıyor?
“Biz bu dramı, travmayı, acıyı, gözyaşını 1912’den, 1939’dan, Erzincan’dan, Varto’dan, Gediz’den, Van’dan, Adana’dan, Sakarya’dan, Düzce’den, Gölcük’ten, Yalova’dan, Kocaeli’den” bilmiyormuyuz?
Öyleyse, tedbir nerede?
Hazırlık, nerede?
Bu büyük enkazı kaldırmak için, enkaz altındakilere ulaşmak için ne bekliyoruz?

NEREDE YARATICI ÇÖZÜMLER?
Niye, “arama-kurtarma timlerimiz” hazır değil?
Nerede, gönüllüler ordumuz?
İyi ki var, Mehmetçiklerimiz!
İyi ki var güvenlik güçlerimiz!
Nerede “seferberlik” kararımız?
“Milli Yas” ilan etmekle iş bitiyor mu?
Nerede, deprem vergileri?
Nerede, kefen paraları?
Hatırlatmayacağız mı?
Daha, ne kadar yıkılacağız?
Gözyaşı dökeceğiz ve adına “kader” diyeceğiz?
Daha ne kadar, acılar ile karşılaşacağız?
Daha yaratıcı, daha iddialı, daha akıllı çözümler üretmek nerede?
Geçit vermeyen yolları, köprüleri, havaalanlarını tamir edecek, onaracak, nasırlı elleri ile mühendislerimiz, ustalarımız, işçilerimiz nerede?
“Deprem bölgesine gitmek için, kasklarını takmış, çizmelerini giymiş Zonguldaklı madencilerimizi, neden bölgeye sevk” edemiyoruz?

TRAVMA BÜYÜK!
Sevgili sanat elçimiz,duyarlı insan Fazıl Say,bu durumu şöyle kelimelere dökmüş;
“ Travma büyük, bu ülkede!
Artık topraktan korkuyoruz,depremlerle yıkıyor!
Artık evlerimize güvenimiz hiç kalmadı!
Doğa acımıyor, hazırlığını iyi yapmamış olanlara?
Artık biricik yaşamayı, şu mucizeyi, eh işte
,”şansına yaşadığımızı” bize en sert şekilde, bir daha dikte edildi!
Travma büyük!”

Başka, ne desin?
Gözlerimiz önünde. o koca binalar çatır, çatır, kütür, kütür yere çakılıyor!
Kayıtsız kalmak, ne mümkün?
 
ÜMİT DİKBAYIR’IN PAYLAŞIMI?
Acı,gözyaşı ve feryatlar arşu alayı tutuyor..
Bir başka güzel insan, Sakarya’nın gururu Ümit Dikbayır, deprem bölgesinde..
O da, oradaki durumu, şu sözler ile özetliyor:
“Bugün birlik olma günü.
Senin partin, benim partim olmaz?
Hepimizin amacı ayn!
Göcük altındaki yurttaşlarımızın kurtarılması,
Evleri zarar görmüş vatandaşlarımızın barınmaları öne alınmalı..
Tek vücut, milletimiz için bir olmalıyız!”

YIKIM BÜYÜK!

Öte yanda, hala siyasetten kendini arındırmamışlar var!?
Allah sizleri ıslah etsin ya?
Dilim varmıyor ya?
Hala ”ben egosunu” üzerinden atamamışlar var!?
Maalesef, “bu büyük, asrın felaketine de hazırlıksız” yakalandık!..
“Yıkım büyük, yürek yarası büyük ve geçecek gibi değil” ama?..
“Enkaz altında canlarımız, enkaz başlarında deli divane olan ve canlarının kurtarılması için, yardım çığlıkları atanları” nereye koyacağız?

GEÇ KALDIK, GEÇ?
En yakın illerden,”neden bu alanlara, su, ekmek, sıcak aş, giyecek, battaniye” ulaştıramadık?
“Neden uçakları kaldıramadık, neden helokopterleri” uçuramadık?
“Bu yaşam savaşında, bu varolmak kavgasında onlara yardım etmeyeceğiz de, ne zaman” edeceğiz?
“Yağmur, kar, soğuk ve yokluk, erkaz, ihmal öldürür” bizi!
Gözlerimiz yolda, neredesiniz bekleriz sizi?
“Bu pısırıklık, bu geçikmişlik, bu çaresizlik” neden?
Bütün bunlara rağmen, “harekete geçenlere, görevini yapanlara, gece, gündüz, yağmur, kar, soğuk demeden, bir çay içimi mola vermeden, kurtarma ve arama çalışmalarında olanlara” selamlar olsun!
Ey insanlık, Hatay yardım istiyor!..
Bu sesi duyan var mı?
Adıyaman bizi unutmayınız diyor!
Onları unuttuk mu?
Kahramanmaraş yıkılmış, imdat sesleri ile inliyor!
Ya diğer iller?
Haydi, “bizi bu enkaz, bu soğuk,  bu yağmur,kar öldürmez, ama bu geçikmişlik” öldürür!
Tek umudumuz sizsiniz ya?
Haydi!

AVRUPALI TÜRKLER?
Bütün bunlara rağmen, ülkemin her köşesinden harekete geçen yardım konvoyları kadar, “Avrupa ülkelerinde yaşayanların, bu çığlığa, bu sese, bu acıya duyarsız kalmadıklarını görmek”, ne güzellik..
“Almanyalı Türkler, 12 Saatte 2,5 Milyon Euro yardım” topladı..
Ya Belçika, Hollanda, Avusturya, Fransa ve diğer ülkelerdeki yardımları nasıl anlatsam?..
Uykular şimdi haram bize!

GÜN, BUGÜN HAYDİ!
Herkes, “en yenisinden botlarını, montlarını, kazaklarını, uyku tulumlarını yardım noktalarına ulaştırma gayretinde, açılan yardım hesaplarına para gönderme” yarışında..
Biz Türkler, “bütün bunlara rağmen, bu yarayı sararız, gerekirse bu yaraya tuz basarız, tüm olumsuzlukları yener, aşar, güzel günlerde iri, diri ve bir” oluruz!..
Özlem budur, geleceğimiz budur!
Gün, bugündür!
Birliktelik günü!
Haydi, durmak yok!
Yardım çığlıkları, bizi çağırıyor!..
“Yetiştik şimdi biz” diyebilelim!
Yusuf Cinal yazıyor, 8 Şubat 2023