Gençlik arkadaşlarımız, Yenicami’ye kuş uçuşu 200-300 mt ötedeki, Baba Evimizin küçücük bahçesini bilirler : -)
Saray Bosna doğumlu Anam-Babamın O küçücük bahçesinde; elma, incir, dut, erik, nar meyve ağaçları vardı. Hepsi de, yeme de yanında yat!
Domates, biber, hıyar, patlıcan, fasulye gibi nice sebze de ekerlerdi. .
6 Kardeş o bahçenin nimetlerinden beslendik. Okuduk ve eşşek gibi çalıştık.
***
İki yaz tatilinde Şeker Fabrikası kampanyalarında; okul bitince de Donatım fabrikasında; Okul zamanlarında da, güne hep şöyle başlardım:
En geç sabah 7’de kalk; çayı koy. Elini yüzünü yıka, giyin. Kuzineye iki dilim ekmek at. Pencereden bahçeye atla, iki domates, bir salatalık kopar.
Zamanla yarış, koşarak okula, işe yetiş… Yeter ki her ayın birinde maaş gelsin… Yemin ederim, O rüya gibi günleri gençlerimiz de yaşasın istiyorum!
***
Sömürgeci Sermaye Dünyası ülkemizi kötürüm etti, ediyor…Köylüye köyünü terk ettirdik. Siyaset, hele de son 30-40 yılda, ülkemizi muhtaç hale getirdi.
Avrupa Birliği’ne bizi alsınlar diye, “ Biz şehir nüfusu, köy nüfusundan fazla olan Gelişmiş AB Standardında Ülkeyiz. AB ortağı olmayı hak ediyoruz!” dedik.
Belki, Eğitim seviyemiz de AB Standardında demek için; İlkokul mezunlarını bir iki yılda lise mezunu yaptık. Lise mezunlarını da yüksek lisanslı!
Köye, Tarım ve Hayvancılığa verilen devlet desteklerimizi yabancı ülkeler denetler hale geldi. Destekleri azaltmamız için dayattılar; azalttık ve övündük.
Köyden şehre göçü sanki destekledik. Çiftçiye tohum üreten veya ithal eden, traktör yapan kamu kurumlarını özelleştirdik. Destekler dibe vurdu.
Sözde; tarlalar mirasla bölünmeyecek, büyük araziler olacaktı. Ee, sonuç? Köy ve Köylü bitti; hepimiz şehirde yığın oluşturduk..
***
Birkaç gün önce Rusya’dan binlerce ton buğday ithal edileceğini dinledik. Dün patatesini tüketmek için çözüm arayan ülkem, patatesi şimdi ithal ediyor.
Piyasa terbiye edilecekmiş. Hey, bahçemizde soğan vardı, ne günlere geldik ?
Herkesin avlusunda, mutfağında Et, Süt, Yumurta, Tavuk, Hindi olan Ülkem?
Önce Halk Yerli-Milli olacak, yine üretecek!..Her şeye karşın; Halk, Siyasete kendisi yön verecek. Ama, ilkin Siyaset kapısında asla muhtaç olunmayacak!
SİYASİ İKTİDAR, KENEVİR KARARINA DEVAM MI ?
Cumhurbaşkanı, Türkiye’de yıllardır ekim alanları ve ekilmesi uluslar arası sınırlamalarla yasaklanan, Kenevir’in 6 (?) şehrimizde daha ekileceğini söyledi.
Belki sayıyı yanlış hatırladım, ama ekilen alan artacak dendiğini biliyorum.
O günden beri Kenevir ve hayattaki mucizeleri ile ilgili o kadar çok yazı yazıldı ki. “ Yok, hemen sazan gibi atlama. Sen hani septiktin, bekle biraz!” dedim.
Ama, Kenevir Mucizeleri sürekli atışa devam ediyor. Ülkemde Petrol bulsam ancak bu kadar sevinirim.
***
İktidar ve Yüce Devletimiz, eğer bağımsız karar verme dirayetini gösterirse; İnternette okuduğum sunumlara göre Kenevir ekimi ülkemize çok şey katarmış:
1 dönüme ekilen Kenevir, 25 dönümlük orman kadar oksijen üretirmiş. Dünyanın her yerinde yetiştirilebilir, suya çok az ihtiyaç duyulurmuş.
Kenevir 4 kez kağıda dönüşebilirken, ağaç en çok 3 kez kağıda dönüşebilirmiş.
Kenevir 4 ayda yetişirken, ağaç 20-50 yılda yetişirmiş…Kenevir gerçek bir radyasyon temizleyicisiymiş. ..
***
Kenevir kendini böceklerden korurmuş. Kenevirle Tekstil ürünü yapımı yaygınlaşırsa, tarım ilacı ihtiyacı da ortadan kalkarmış.
Binaların yalıtımında kullanılır, dayanıklı, ucuz ve esnekmiş…Kenevirle yapılan Sabun ve Kozmetik ürünleri suyu kirletmez; tamamen doğa dostuymuş…
Amerika’da 18. Yüzyılda kenevir ekmeyen çiftçiler hapse atılırmış. İyi de daha sonra ABD’de kenevir niye yasaklanmış?
Dünyayı yöneten Amerikalı zengin ailelerin menfaatleri çok tehlikeye girmiş.
Karun gibi zengin gazete, dergi, medya sahiplerinin ormanları varmış. Kenevirden kağıt yapılırsa, ormanlardan edindiklen servetler yok olacakmış.
Ucuz ve kolay Bio Yakıt olan Kenevir Petrol Şirketleri için en büyük düşmanmış.
Petrolden plastik üretmenin patentini alan ABD’li Petrol milyarderi, ABD Başkanı’nın Hazine Bakanı olunca, plastik üretiminde Keneviri yasaklatmış.
***
Yerel Seçim öncesi bu kez, Asparagas bir Kenevir gündemi mi izleyeceğiz? Ben septik-şüpheciyim ve sonuna kadar izlerim. Olursa kutlarım; olmazsa susamam.