Adapazarı’nda Orhan Camisi şehrin tam merkezidir.
Adapazarlıların ‘Halkçı Başkan’ diye andığı Ünal Ozan’ı son yolculuğuna bu camiden 16 yıl önce uğurladık…
***
İlk yolculuğuna ne zaman çıkmıştı Ünal Ozan?
Bilemeyiz.
1942 yılında Adapazarı’nda doğan Ozan’ın babası, CHP Karaağaç Ocak Başkanı Hakkı Ozan’dı. Kim bilir belki Hakkı Bey ve eşi Sabahat Hanım oğullarının ellerinden tutarak Sapanca’ya pikniğe ya da Karasu’da sahile gitmişlerdir.
O yıllarda böyle bir gezinti bile yolculuk sayılırdı; ama Ünal Bey’in bu gibi yolculukları bizi ilgilendirmez.
Adapazarlıları ilgilendiren ilk yolculuğuna Ozan 1967’de İstanbul Eminönü CHP Gençlik Kolları Başkanı olarak çıkmıştı.
O yıl İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okuyordu; 68 kuşağı gençlik hareketlerinin içinde yer aldı.
Uzun yolculuk başlamıştı.
***
Türkiye gibi demokrasinin kurumsalaşmadığı bir ülkede siyasal mücadelenin içinde yerini solda saptayan politikacı bunun bir bedeli olacağını bilmez mi?
Ozan bu kuralın ne demek olduğunu biliyordu.
1971’de öğrenimini tamamlayıp Adapazarı’na döndü; üyesi olduğu CHP’de basamakları bir bir çıkarak çoğunluğu belediye başkanı olmak üzere 2002 yılına değin Adapazarı’na hizmet etti.
***
1973’te yeni bir yolculuk başladı.
Meziyet Sevim Sözer, cumhuriyet döneminin ikinci kadın belediye başkanı seçildi; Ünal Ozan’da meclis üyesi ve başkanvekili…
Düşünceleri ve uygulamalarıyla ışıklı bir kimlik sergileyen Ünal Ozan, bu kez 1977 yerel seçimlerinde partisinin adayı olarak Adapazarlıların karşısına çıktı.
Türkiye’nin en genç belediye başkanı unvanıyla seçildi.
Türk belediyeciliğinde devrim niteliğinde yeni bir dönemin kapısını açtı.
Türkiye’de birçok üniversite ve belgeselciler Adapazarı Belediyesi uygulamalarını inceleme ve araştırma konusu yaptı.
Çeşitli dergi, makale, tv ekranları ve konferanslarda yapılan değerlendirmelerden:
Ortadoğu Üniversitesi Kamu İdaresi Öğretim Üyesi Cahit Tutum:
“- Adapazarı Belediyesi Türk belediyeciliğine yeni boyutlar kazandırmıştır. Üretici belediyecilik kavramı bu şehirde doğmuştur. Dağdibi Süt Mamülleri Fabrikası somut örnektir. 19 Süt Kooperatifi ortaklığı ile kurulan fabrikada köylünün sütü değer kazanmış, süt ürünleri olan peynir, tereyağı, kaymak, yoğurt ve lor olarak halka ucuz fiyatla, yine belediye ilklerinden olan tanzim satış mağazaları eliyle halka satılmıştır. Belediyenin kurduğu ‘Halk Ekmek Fabrikaları’ ile halkın temel besin gıdasında fiyat dengelemesine gidilmiş, yüzde 3 patates unlu ekmek üretilerek hem ekmeğin besin değeri artırılmış hem de bayatlama süresi uzadığı için israf önlenmiştir. “
Almanya ZDF Televizyonu inceleme haberi:
“Türkiye’nin Adapazarı şehri belediyesinden örnek bir çalışma. Adapazarı Belediyesi ‘Halk Polikliniği’nde gönüllü doktorlar günün belli saatlerinde sağlık hizmeti veriyor. Asıl ilginçlik ‘İlaç Toplama Kampanyası’ düzenlenerek evlerde kullanılmayan ilaçların hastalara sunuluyor olması.”
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Oktay Akbal:
“Türkiye’de sanat İstanbul ve Ankara ile kısıtlıydı. Anadolu halkı sanattan mahrum bırakılıyordu. Bu makus talih Adapazarı Belediyesi ile aşıldı. Diğer Anadolu şehir belediyelerine örnek oldu. Türk sanatı Anadolu’ya açıldı. O yüzden şairlerimiz, öykücülerimiz, romancılarımız, tiyatrocularımız Adapazarı’nı kendi evleri gibi görür.”
1979 Yılı CHP Gençlik Kolları Büyük Kurultayı Sonuç Bildirgesi’nden:
“Bugün Türkiye’nin konuştuğu Adapazarı Belediyesi yönetim kadrosunun yaş ortalaması 21’dir. Gençliğin sinerjisine inanan Adapazarı Belediyesi yerel ve genel yönetimlere örnek olmalıdır.”
1979 Yılı Milli Eğitim Bakanlığı ödül gerekçesi:
“Sakarya Merkez İlçesi Adapazarı’nda 1978-1979 öğrenim yılında ortaöğrenimde okullaşma oranı yüzde 27 oranında artış olmuştur. Okullaşma ve meslek edinmedeki artış hızının belediyenin köylere düzenli yaptığı toplu taşıma olduğu saptanmıştır.”
Bu arada Ünal Ozan rutin dışına çıktığı için soruşturmalar geçiriyor, uygulamaları yargılama konusu oluyordu.
Bu görevi 12 Eylül 1980 darbesine kadar sürdü.
Yolculuk uzundu.
***
12 Eylül darbesi Türk toplum yapısında köklü değişimlere neden oldu.
Antidemokratik bir anayasa ve ’24 Ocak Ekonomik Kararları’ olarak hatırlanan politikalarla toplumsal dönüşüm sürecine girilmişti.
Değerler, ilişkiler, gelenekler değişime uğruyordu.
Tüketim toplumuna doğru yelken açıldıkça; ‘kullan ve at’ ‘altta kalanın canı çıksın’ anlayışı ağır basıyordu.
Rüşvet ve yolsuzluk sıradan işler olarak görülmeye başlandı.
Ama yolculuk bitmemişti.
Ünal Ozan o günün koşullarında 1989 yılında bir kez daha belediye başkanı seçildi.
Bu dönemde ‘saydam belediyecilik’ ve ‘katılımcı belediyecilik’ ilkeleri hayata geçirildi.
Belediyenin günlük gelir ve gideri belediye bünyesinde kurulan televizyon ve radyo eliyle kamuoyuna duyuruluyordu.
Yatırım ihaleleri davullu zurnalı cazgırlarla halka anons ediliyordu.
Ne var ki yeni toplumsal yapımızda ‘para’yı kutsallaştıranların sayısı gün be gün çoğalıyordu.
Ünal Ozan bu dönemde şehrin çıkar grupları ve mafya ile karşı karşıya geldi.
Evi kurşunlandı, bir başka olayda koruma polisi tabanca mermisiyle yaralandı.
Bu dönemin en dikkat çeken uygulamalarından biri daire müdürlerinin çoğunluğunun kadınlardan olmasıydı.
Belediye otobüslerinde ve temizlik işlerinde kadın personel hizmet veriyordu.
Ozan’ın yönetim uygulamaları 12 Eylül’le birlikte siyasal yaşamda pompalanan inanç istismarı siyasetine yanıt niteliğindeydi.
Tahir Hoca’nın torunu Ünal Ozan, evinde cemaatle vakit namazı kılınan belediye başkanı, camilerin temizliğini belediye hizmetleri kapsamına sokan bir yerel yönetimci, inanç istismarı siyasetinin hedefi olmuştu.
1994 yılı Mart ayına kadar sürmüştü bu yolculuk.
***
Şehir merkezindeki Orhan Camisi’nin şirin avlusunda musalla taşında yatan Ünal Ozan, 2012’nin karlı bir kış günü son yolculuğuna çıkıyordu.
Eşi Necla Hanım ağlayarak anlatıyordu:
“-Geceyi hastanede geçirmiştik. Sabah doktorunun tüm ısrarına rağmen evini istedi. Salonda oturuyordu. Bir fincan sıcak süt istedi. Mutfağa gidip döndüğümde toparlanıp uzanmış, gözlerini yummuş öylece yatıyordu.”
Yakın arkadaşı Kemal Abuç’u andım:
“-Ünal Ozan demişti, tabutunun başında, ‘Bu aileyi yakından tanıyorum. Şehir merkezindeki 700 dönüm paha biçilmez ata mülkünü bu şehir için harcadı. 1990 Adapazarı’nın bütün keskin çelişkilerine ve uğradığı bütün adaletsizliklere gülümseyerek katlandı. Yorgun yüreği daha fazla dayanamadı. Hepimizin ona borçluyuz.”
Unutmadık Ünal Ozan’ı…