Kelimenin tam anlamıyla bitmiş, tükenmiş bir isim. Boyunda, posunda bir dirhem siyaset kalmamış, sadece siyaset varmış gibi birileri tarafından satılmaya çalışılan sadece ve sadece, ‘eski’ bir siyasetçi. Tamı tamına 182 santim uzunluğunda. Ve bu 182 santimin artık bir santimi bile siyasetle iştigal içinde değil. Tamı tamına 95 kilo 800 gram ağırlığı sahip.

                                                      **

En yakınındakilerden aktararak söylüyorum; şu anda bırakın bir kilosunu, yüz gramında bile aktif siyaset kalmamış, bırakılmamış bir konumda. Ve bu durumda olan bir adam, iki saniyede bir, ülkenin en ciddi normları tarafından, ‘tepemize başkan adayı’ olarak oturtulmaya çalışılıyor!

                                                      **

Şimdi bakın çok daha ciddileşeceğim! Ve bu ciddileşmenin peşinden size bir soru soracağım; (….) başkan adayı olsun’ diyenler neden acaba Fetöcü olmakla suçlanıyor? Sadece Türkiye’de değil… Türkiye sınırlarından çıkıyorum. ABD’ye bir bakın, hemen hemen tüm düşünce kuruluşları ‘o kişinin’ nedense bu ülkenin önemli siyasi partilerinin ortak başkan adayı olmasını istiyor. Bu iş çok garip değil mi? Dönün İngiltere’ye; medyanın yüzde 90’a varan çoğunluğu aynı istek içinde kıvranıyor.

                                                      **

Yurt dışından Türkiye’ye, ‘o ismin’ başkan adayı olması için öylesine şiddetli baskı yapanlar, neden Fetö ile de kol kolalar acaba? Hiç düşündünüz mü? Amerika-İngiltere-Fetö üçlüsü ‘o ismin’ neden, Tayyip Erdoğan karşısına çıkarılmasını istiyor? Tayyip Erdoğan’ı acaba ‘yener’ diye mi? Yoksa Tayyip Erdoğan’ı yense bile acaba, üç-beş gün sonra, ‘Buyur kardeşim diye’ başkanlığı Tayyip Erdoğan’a ‘verir’ diye mi?! Yolda kalmamak için; o istek şarkıya iyi bakmak, iyi dinlemek lazım!

                                                     **

167 santim boyunda, 65 kilo ağırlığında, sık sık Karamürsel sepetine benzetilen ufak tefek bir gazeteci-yazarım :- Ben asla istemiyorum. Benim istememem demek, ‘Ülke istemesin’ demek değil elbette. Ancak, ‘O ismin’ genel bir ‘istemezük’ partnerler çemberi içinde olduğunu, sadece dış baskılarla ve de içeriden o baskılara boyun eğenlerin iştahıyla aday yapılmak istenen ‘bir isim’ olduğu herkes biliyor artık!

                                                     **

‘O kişinin’ benim gibi düşünenlerin hemen hemen tamamı tarafından, bu ülkenin hiçbir oluşumunda, bu ülkenin hiçbir kuruluşunda, bu ülkenin hiçbir sunuluşunda istenmiyor. Biz, ‘İstemiyoruz’  veya ‘Bizim gibi düşünenler istemiyor’ derken, bu arada falanca parti de, filanca parti de adamı, ‘Gel tepemize başkan ol!’ diye istiyormuş meğerse!..

                                                   **

Yukarıda iki kez belirttiğim gibi, ‘bu ismi tepelerine başkan olarak istiyorlar’ denilen iki partinin tabanındaki iki düzineye yakın dostumla bir saat içinde konuştum. Her dosta, ‘Ona mı kaldınız?’ kısa sorusunu sordum. İki düzine cevaptan sadece ve sadece bir tanesi, Kıskandın mı :- oldu. Diğerleri beş ayrı çok kısa cevaptan oluştu; ‘Oy vermem’ , ’Partiyi bırakırım’ , ‘Kabul etmem’ , ‘O isim yalan!’ , ‘Komik bile değil!’ İşte her şey net olarak karşımızda.. ‘Şu parti istiyor’ derken ‘İsteniyor’ denilen partilerin tabanları da istemiyor ve de güvenmiyor. İsterseniz, gidin sizde sorun...