Sevgili okurlarım, bu yazımda gündem de olan Filistin davasının perde arkasını anlatacağım. Siyonizm’in kurucusu Theodor Herzl İsrail Devleti'ni Filistin topraklarında kurmak istemekteydi bu doğrultuda ilk hedef üç semavi din içinde kutsal bir şehir olan Kudüs ve çevresidir. İlk Siyonist Kongresi'nin yapıldığı dönemde, bu topraklar Osmanlı Devleti'nin elinde bulunuyordu. Bu nedenle Yahudi liderlerin ilk işi, Filistin'i Osmanlı'dan koparmak üzere çalışmaya başlamak oldu. Theodor Herzl bu amaçla birçok defa İstanbul'a geldi.
Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu ekonomik bunalımdan faydalanarak Filistin'i satın almaya çalıştı.
Böylece Yahudi Devleti yeniden kurulabilecekti.
"Theodor Herzl İstanbul'a da gelmiş, Sultan II. Abdülhamit'le görüşmek için çok uğraşmıştır. Bu adam bütün Osmanlı borçları karşılığında Filistin'de bir yer istemiş ve şu cevabı almıştır:
“Bu yerler bana ait değil milletime aittir. Bu yerlerin her karış toprağı için şehit verilmiştir. 93 Harbi'nde Orduy-u Humayun'umun Filistin Alayı'nın askerleri, bir tanesi dönmemek üzere şehit olmuşlardır. Ben canlı vücud üzerinde paylaştırma yapamam. Filistin'e ancak cesetlerimiz üzerinden girilebilir. Böyle bir teklif yapan bir adam, bir adım daha atmasın ve memleketi terk etsin'."
Parayla toprak satın alma girişimleri, Abdülhamit'in kararlı tutumuyla sonuçsuz kalınca, Siyonist hareket, Osmanlı'yı yıkmak için yoğun bir faaliyet başlattı.
Herzl bu durumu kendi sözleriyle şöyle açıklıyordu:
"Siyonizmin amaçlarına ulaşabilmesi için Osmanlı'nın dağılmasını beklemeliyiz."
Nitekim geldiğimiz süreçte Osmanlı dağılmış Siyonistler amaçlarına ulaşmışlardır. Fakat unutulmaması gerekir ki Osmanlı Devleti yıkılmış ama küllerinden bir devlet ortaya çıkmıştır. Türkiye Cumhuriyet’ini 100 yıllık tarih ile değerlendiremeyiz. Osmanlı Devleti yıkılmış olabilir fakat Osmanlı torunları olarak bizler hala atalarımızın izindeyiz. Zira Türk silahlı kuvvetlerinin kuruluşu MÖ.209 yılına yani büyük Hun kağanı Mete Han’ın bütün Türkleri bir bayrak altında toplamadığı yıla dayanmaktadır. İnancım şu ki o kutlu gün geldiğinde bütün Müslüman Türklerle bir bayrak altında toplanacağız. Tarihin her döneminde Türk Milleti güçlü ise Müslümanlar rahatlık ve huzur içinde yaşamışlardır. Tam tersi bir durum olduğunda da bugün olduğu gibi Müslümanlar zulüm görmüşlerdir.
Türk Milleti’nin Siyonistlerin amaçlarına hizmet edenlerden kurtulması gerekmektedir. Büyük Orta Doğu Planına (BOP) Osmanlı torunları olarak geçit vermemeliyiz. Bölgemizde olan olaylar tamamen Türk Milleti’ni bitirmeye yöneliktir. Bizler Arap kültürü ile İslamiyet’in birbirinden ayrı olduğunu anlamalıyız. Bu cümleyi kurmamadaki sebep Arap ülkelerinin Filistin Davasına bizim gibi duygusal bakmadığını artık görmelitiz.
Sözlerime II.Abdülhamit ve Fislistin’de haklı mücadeleleri sonucunda şehit olan kardeşlerime rahmet dileyerek son veriyorum.