Sakarya’da son zamanlarda herkesin ortak bir derdi var: trafik cezaları. Sanki her köşe başında bir trafik polisi bekliyor ve en küçük hatanızda ceza makbuzunu elinize tutuşturuyor. Hemen herkesin cebinde bir ceza kağıdı; adeta yeni bir moda akımı başladı: "Ceza koleksiyonu." Yoldan geçen, “Senin ceza kaç lira?” diye soracak olsanız, herkes başlıyor rakamları sıralamaya.

Özellikle dar gelirli vatandaşlar için bu durum tam bir trajikomik hal aldı. Hayat zaten pahalı, pazar çantasını doldurmak zor, bir de üzerine sürekli gelen trafik cezalarıyla mücadele etmek var. Evin yolunu zor bulan vatandaşa, “Hadi bakalım, bir de ceza öde!” diyorlar. Vatandaş tabii ki soruyor: “Bu kadar sıkı denetim neyin nesi?

Denetimlerin amacı belli: Trafik güvenliğini sağlamak ve kazaları önlemek. Ancak, iş öyle bir noktaya geldi ki, denetim mi yapılıyor, yoksa ceza tuzağı mı kuruluyor diye düşünmeden edemiyorsunuz. Herkesin aklında aynı soru: “Bu işin ucu nereye varacak?” Yetkililerden henüz bir açıklama gelmedi ama vatandaşın sabrı taşmak üzere. Trafik cezaları halk arasında caydırıcı etkisini kaybedip, artık öfke sebebi haline geliyor.

Trafikte kurallara uymak elbette önemli, buna kimsenin itirazı yok. Ancak, bu kadar yoğun ceza yağdırmak caydırıcılıktan çok, vatandaşın sinirlerini germeye başlamış durumda. Sokakta konuşulanlar bile artık “Ceza mı yedin?”, “Yok ben kurtuldum ama arkadaşın cezası çok fena!” şeklinde.

Sonuç olarak, biz yine de kurallara uyalım, uymayanları uyaralım.