‘’Bana ruhunu satar mısın çocuk?’’
‘’Ruhumu mu? O ne ki?’’
‘’Senin görmediğin, dokunamadığın hatta bilmediğin bir şey. Seni sen yapan bir şey.’’
‘’Onu sana satarsam o zaman bana ne olacak?’’
‘’Hiçbir şey olmayacak. Sadece ruhun benim olacak sen yaşamaya devam edeceksin.’’
‘’O zaman ben ben olmayacağım da kim olacağım?’’
‘’Hayır, yine sen sen olacaksın ama biraz farklı olacak. Hem hayatın boyunca kazanamayacağın para da vereceğim sana. Ne dersin?’’
‘’Ben daha on iki yaşımdayım parayı ne yapacağım ki? Harçlıklarım bana yetiyor.’’
‘’Öyle deme para çok önemli kendine yeni bir sen bile yaratırsın. Başka bir hayat, lüks evler, arabalar…’’
‘’Yani harçlıklarımdan çok daha fazla param mı olacak?’’
‘’Harçlıklarının bilmem kaç katı olacak.’’
‘’Vay canına! Çok heyecanlı gözüküyor.’’
‘’Tabii ki heyecanlı. Yeni hayat, yeni arabalar, yeni evler. Ne dilersen hepsi senin olacak.’’
‘’Tamam, anlaştık. Ruhumu alabilirsin ama annemin babamın haberi olmasın tamam mı?’’
‘’Tabii ki olmayacak. Bu anlaşma ikimizin arasında bir ömür boyu sürüp gidecek ta ki sen ölene kadar.’’
‘’Neden? Sen benden önce ölürsen ne olacak?’’
‘’Ben ölmeyeceğim çocuk. Senin ruhun ve diğerlerinin ruhları ömrüme ömür katacak.’’
‘’Başka ruhlarda mı var elinde?’’
‘’Elbette var. Yoksa nasıl ölümsüz olurdum?’’
‘’Ben de ölümsüz olmak istiyorum.’’
‘’Sen ölümsüz olmazsın çocuk. Sen farklısın. Haydi, şimdi ruhunu bana bırak’’
‘’Nasıl yapacağım?’’
‘’Gözünü kapa ve beni dinle.’’
Ruh avcısı çocuğun ruhunu kendi ruh haznesine kattı. Daha sonrasında da anlaşmasına sadık kalarak, çuval çuval parayı çocuğun önüne bıraktı. O sırada çocuk gözünü açtı ve konuştuğu kişi ortada yoktu. Sadece önünde üç koca çuval dolusu para vardı. Çocuk kendisinde bir şeyin eksik olmadığını fark etti aslında kaybettiği şeyin farkına yıllar sonra varacaktı fakat o zaman da iş işten geçecekti.