Serbest piyasa ekonomisinde bir ürünün fiyatını arz talep dengesi oluşturur. Piyasaya sürülen ürün eğer ihtiyaçtan fazla ise fiyat maliyetin altında dahi oluşabilir. Tersi, sürülen mal ihtiyaçtan daha az olursa fiyat gerçek değerinin üzerine çıkar. Fiyatların aşırı yükselmesi veya aşırı düşmesini önlemek için ne yapılmalıdır? Aslında çözüm çok basittir. PLANLAMA.
İşte tam burada devreye devlet girer. Bir önceki yıl ülkede ne kadar domates, patates, soğan, buğday, mısır gibi tarımsal ürünlerin tüketildiği tespit edilir. Bunun üzerine artan nüfusun ihityacı, eğer bu ürünlerin içerisinde ihraç ettiğiniz ürünler var ise o miktarda bunun üzerine ilave edilir ihtiyacınızın toplamda ne kadar olması gerektiği tespit edilir. Bu ihtiyacı başta tarım kredi kooperatifleri ve diğer üretici birlikleri ile birlikte ülke geneline (coğrafi özelliklerine göre) taksim edilir. Daha sonra üreticiyi teşvik etmek amacıyla ürüne ve coğrafi şartlara göre tohum, gübre, ilaç, mazot desteği gibi teşvikler hatta üretilen ürüne göre prim verilerek üreticinin para kazanması sağlanır. İhtiyacın bir miktar üzerinde üretilen ürünlerin fiyatı hem üreticiyi hem de tüketiciyi memnun eder.
Sadece tarımsal ürünleri üretmek yetmez. Bu ürünlerin tüketicinin sofrasına ulaşması gerekir. Yani ürün hızlı bir şekilde Türkiye’nin dört bir tarafına dağıtılmalıdır. Türkiye’de bu işi genellikle sebze halleri üstlenmiştir. Sebze halleri toptan sebze ve meyve satan iş yerlerine döndü. Yani tüccar ürünü tarladan satın alır, fiyatı mümkün olduğu kadar yukarıya çekmeye çalışır, piyasaya öyle sürer. Hatta mal bollaşıp fiyatlar düşmesin diye bazen ürünü tarlada bırakır. Halbuki olması gereken eskiden olduğu gibi üreticinin ürününü sebze haline göndermesi, orada oluşacak fiyattan satılması, haldeki tüccarın ise sadece bu satıştan komisyon alması şeklinde olmalıdır.
Belediyelerin görevi ise sebze haline giren ve çıkan ürünü denetlemek, üreticinin suistimal edilmesini önlemektir.
Gelişen teknoloji ile üretici elindeki cep telefonundan Türkiye’deki sebze hallerindeki fiyatlara bakar, kendisi için en karlı olacak hale malını gönderir. Bu uygulama hem o ildeki fiyatların yükselmesini engeller, hem de üretici ürününü daha iyi fiyata satar. Yani işin formülü planlamadır. Bazı yılları hatırlarsınız, örnek olarak; soğanın fiyatı çok yüksektir, bunun üzerine bütün üretici soğan eker, bu sefer fiyatlar düşer, ürün tarlada kalır. Herkes soğan ektiği için bu sefer de patatesin fiyatı yükselir.
Devletten beklentimiz pazarcılık yapması değil, planlama yapmasıdır. Dün Ankara Kızılay’da açılan tanzim satış çadırının önünde uzun kuyruklar oluşturup bekleyen vatandaşlara tarım kredi kooperatifi pilav ve çorba ikramı yapmış. Allahım sen bizim aklımızı koru yarabbi.