Türkiye kuruluşundan beri kendi birikimleri ile ülkenin en temel üretim tesislerini kurmuş, milletimiz devletimizin devamlılığı için dişinden tırnağından arttırarak ülkenin kalkınmasına katkı sağlamıştır. Ülkemizin yıllar içerisinde büyüttüğü bu tesisler yıllar içerisinde birer birer özelleştirilerek satılmıştır.
Dünya’nın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de özelleştirme uygulamalarının çarpık bir mantık üzerinde devam ettiğini görmekteyiz. Özelleştirmelerin temel hedefi kamusal üretimi yok etmek yerli ve yabancı sermayeler için yeni kazanç alanları oluşturmaktır.
Bilinçli politikalar ile zarar ettirilen veya aciz idareciler (liyakatsız atamalar sonucu) yüzünden zarar eden kamu kuruluşlarının elden çıkarıldığı görmekteyiz. Kamu işletmeleri zarar ediyor yalanı ile yola çıkan yöneticilerin, en çok kar eden kurumları ilk önce sattıklarını görmekteyiz.
Yıllarca özelleştirmelerden büyük gelirler elde edileceği, bu gelirlerin yatırım için kullanılacağı iddia edilmesine rağmen, özelleştirmelerin bırakalım yeni gelir kaynakları yaratmayı, sonuçları itibariyle ciddi gelir kaybına yol açtığı görülüyor.
Yüksek karlar elde eden kurumların özelleştirilmesi nedeniyle kamu, milyarlarca dolar gelir ve vergi kaybına uğrarken, özelleştirme politikalarının toplumun bugününe ve geleceğine maliyetinin çok daha ağır olduğunu anlaşılıyor. Bugüne kadar yapılan özelleştirmeler nedeniyle bütçeye girmeyen gelir, halka daha fazla vergi yükü, daha fazla zam ve daha az kamu hizmeti olarak yansıyor.
Oysa özelleştirmenin halkı fakirleştirmemesi, tersine zenginleştirmesi gerekir. Türkiye’de kamu tesisleri satılarak elde edilen fonlar ya siyasi amaçlarla ya da ekonominin açıklarını kapatmak için kullanılıyor. Yeni yatırımların yapılmadığı görülmektedir. Bu şekilde hem halkın serveti eksiliyor hem de millet satılan kurumun gelirlerinden yoksun kalıyor.
Türkiye’de özelleştirme süreci aynı zamanda işsizliğe neden olmuştur. Özelleştirmeden elde edilen gelirler, özelleştirme mağdurlarına iş yaratmak içinde kullanılmamıştır.
Bu bağlamda şehrimizde özelleştirmeler ile zayi edilen kurumların yanına bir yenisinin daha eklenmeye çalışıldığını görmekteyiz. Milli Savunma Bakanlığına bağlı olan (stratejik öneme sahip) halk arasında Tank Palet fabrikası olarak bilinen 1.Ana Bakım Fabrikasının özelleştirme kapsamından çıkarılması gerekmektedir.