Bir belediye başkanı, birkaç yıl önce anlatmıştı. Bu olayı hiç yazmayı düşünmüyordum ama konuya yakın ikinci bir gelişme yaşanınca yazmaya karar verdim…

                                                       **

Bir ilahiyatçı hoca ilçe ilçe gezerek, ‘Şehitlerimizin izinde ve Birlik ve Beraberlik’ konferansları veriyor. Hadi adını da vereyim. İlahiyatçı Yazar Ömer Döngeloğlu. Bu ilahiyatçımız, kendisi gibi üç-beş ilahiyatçıyla bilirsiniz Ramazan aylarında ekranlarda bizimle olur. Ve o programlarda anlattıklarından, konuştuklarından çok, kazandıkları paralarla gündeme gelirler.

                                                     **

Yok şu hoca, gecede 40 bin lira kazanıyormuş. Yok bu hocanın üç tane oteli varmış. Yok her programda giydikleri elbiseler sponsorlardan geliyormuş da, program sonunda onların oluyormuş gibi gerçekleri veya yakıştırmaları sosyal medyada sık sık okuduk. Ama benim anlatacaklarım yakıştırma değil.

                                                      **

Dönüyoruz, Ömer Döngeloğlu’na… Bu hocamız, son yıllarda Sakarya’yı adeta mesken tuttu. Bütün ilçelerimizde, ilçe belediyelerinin davetiyle defalarca dini konferanslar verdi. Ve Döngeloğlu ilçelerdeki her konferans başına 5 ile 10 bin lira para alıyormuş. Bunu son derece ciddi kaynaktan öğrendim.

                                                       **

Hocamız, bu şehirdeki konferans turlarına geçtiğimiz günlerde yeniden başladı. Ferizli’de verdiği, ‘Şehitlerimizin izinde ve Birlik ve Beraberlik’ konferansından sonra bugün de aynı konferansı Erenler’de verecek. Döngeloğlu konferansında özetle şunları söylüyor, ‘..Hz. Âdem döneminden günümüze, günümüzden kıyamete kadarda hak ile batılın mücadelesi sürecektir. Hz. Ali’yi Kâfir deyip öldürenler, Hz. Osman’ı hırsızlıkla suçlayıp öldürenler, Abdülhamit Han’ı diktatör deyip öldürenler günümüzde de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a diktatör deyip saldırıyorlar’

                                                          **

‘Bu topraklarda bizleri hazmedemeyen karanlık güçler var. İçimizden yetiştirdikleri masonları bize karşı kışkırtıp kullanan bu karanlık güçler sürekli iş başında. Bir Abdülhamit Han’ı kaybetmekle aslında 100 yıllık hayalimizi kaybettik. 100 yıl sonra Ülkemizin başına ilk defa Davos’ta İsrail’e meydan okuyup siz çocukları öldürmeyi iyi bilirsiniz diyen, Batılı emperyalist güçlere tokat gibi cevap veren, tüm İslam Coğrafyasına sahip çıkan bir lider geldi’

                                                          **

‘Gün birlik ve kardeş olma günüdür. Siyasi görüşümüz, etnik kimliğimiz ne olursa olsun sağlam duracağız ve Recep Tayyip Erdoğan’ımızı kimseye yedirmeyeceğiz. Allah içimizde ki ve dışımızda ki düşmanlarımıza fırsat vermesin. Her milletten iyide çıkar kötüde. Birbirimizi sevelim…’

                                                         **

Döngeloğlu bunları söyleyip, konferans bitince, cebine de 5 ya da 10 bin lirayı koyup gidiyor. ‘Vatan’, ‘Din’ , ‘İman’, ‘Erdoğan’ , ‘Şehitlerimiz’ sonra da ‘Ver oradan 5 ya da 10 bin lira’ E, Ömer Hoca, oldu mu şimdi?!..

                                                      **

Gelelim, bir ilçe belediye başkanının birkaç yıl önce anlattıklarına… Aynen aktarıyorum; ‘..Bir konferans için herkesin çok iyi tanıdığı ünlü bir ilahiyatçıyla 15 bin lira karşılığında anlaştık. Konferans günü afişlerle, basın yoluşla ilçe halkına duyurduk. Günü, saati geldi, hocamız da ilçemize geldi. Beraberce konferansın yapılacağı salona gittik. ‘Ben şurada birkaç dakika dinleneyim’ diyerek, konuşma yapacağı kürsünün arkasındaki odaya geçti.

                                                    **

‘Biz oturduk bekliyoruz. Kaymakamımız başta olmak üzere bütün ilçe protokolü ve ilçe halkı salonu doldurmuş vaziyetteyiz. Saat geldi, hoca çıkmadı. 15 dakika, yarım saat geçti hoca çıkmadı. ‘Git bi bak ne oluyor?’ diye görevli bir arkadaşı hocaya gönderdim. Arkadaş, hocanın bulunduğu odaya girip çıktıktan sonra yanıma geldi ve ‘Başkanım sizinle konuşmak istiyor’ dedi. Hemen hocanın odasına girerek, ‘Hayrola hocam, benimle görüşecek misiniz’ dedim.

                                                     **

Bana, ‘15 bin lirayı almadan çıkmam’ dedi. Şoke oldum. ‘Hocam bana güvenmiyor musunuz?’ deyince, ‘Prensip meselesi başkan’ dedi. Ben daha çok şoke oldum. Ve o anda, ‘Hoca tamam, konferans şu anda iptal oldu’ dedim ve hocayı arka kapıdan yolladım. Sonra salona girip, mikrofonu elime aldım ve vatandaşlara, konferansın istenmeyen bir nedenden iptal olduğunu belirtip herkesten özür diledim..’

                                                      **

Başkanın ismini vermediği, ‘15 bin lirayı almadan çıkmam’ diyen ilahiyatçının ismini ben vereyim; Nihat Hatipoğlu… E, Nihat Hoca oldu mu şimdi?!..