Önceki gün sosyal medyada insanın tüylerini diken diken eden bir dayak tacizi paylaşıldı. Bur Kur’an Kursu hocası, sekiz-on yaşlarındaki öğrencisini, elindeki terlikle Allah yarattı demeden dövüyor. Hem de ne dövmek. Çocuğun canhıraş feryatları binanın içinde çın çın çınlarken, eli terlikli hoca vurdukça vuruyor. Görüntüler geçtiğimiz mayıs ayında çekilmiş.
**
Bu görüntüleri izlerken, ‘Ya o çocuk benim çocuğum veya torunum olsaydı’ diye bir an düşündüm. İyi ki değilmiş, her halde elimden bir kaza çıkardı… Neyse bir olaya dönelim. Sosyal medyadaki bu görüntüler kısa bir süre sonra Erenler Çaybaşı Mahallesi Yatılı Kur’an Kursu’ndan olduğu ortaya çıktı. Birkaç saat sonra da İl Müftü Vekili Necdet Arman, insanın beynini yakan bir açıklama yaptı.
**
Müftü vekili şöyle diyordu, ‘..Bahse konu görüntüler Erenler'de bulunan Kuran Kursu'nda 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde çekilmiş. Görüntüyü çeken de küçük çocuğun arkadaşı. İdari soruşturma başlattık. Araya darbe girişimi girince süreç uzadı. O görevli de emekliye ayrıldı. Ancak idari soruşturma halen sürüyor..’
**
Mayıs ayında yaşanan bu olay için ilgili hakkında idari soruşturma açılmış ama araya 15 Temmuz girdiği için süreç uzamış bak sen… Devlette devamlılık yok mu? Darbe girişimi olduğu için süreç uzamışmış. Peki, siz ey müftü vekili, araya darbe girişimi girdiği için o aylarda maaşınızı almadınız mı? Her şey tıkır tıkır işliyor. Herkes makamında, maaşlar cebe. Ama bir küçük çocuğu hunharca döven hoca ile ilgili soruşturma 15 Temmuz bahanesiyle askıya alınıyor öyle mi?..
**
İyi ki Cumhuriyet Başsavcılığı varmış. Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı talimatıyla, Kur'an kursunda çekilen görüntüler sonrasında küçük çocuğa terlikle dayak attığı görülen kursu hocası Ş. Y. gözaltına alınarak soruşturma başlatıldı. Başsavcılık ayrıca, müftülüğün ilgili personellerinin daha önce yaşanan bir olayı kendilerine bildirmedikleri gerekçesiyle müftülük yetkilileri hakkında adli soruşturma başlatıldığını açıkladı.
**
Şimdi Ş.Y. sorguda. Siz bu satırları okurken belki de hakim karşısına çıkmıştı bile… Olayın bir başka yönü de şu; müftülük, bu dayakçı hocanın olayın yaşanmasını takip eden günlerde emekliye ayrıldığını belirtiyor. Yani, müftülük idari soruşturma açar açmaz bizim hoca emekliliğini istemiş ve tazminatını alarak emekli olmuş. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ise emekliye ayrılmış bu hoca için, ‘Görevden aldık’ diyor.
**
Mehmet Görmez’in açıklamasının ilgili bölümünü aynen aktarıyorum, ‘..Böyle vahim bir suçu işleyen şahıs hakkında başkanlığımız tarafından derhal soruşturma açılmış, görevden el çektirilmiştir. Bu ve benzeri durumların yaşanmaması için gerekli hukuki ve ahlaki adımlar atılmıştır. Bizzat kendim ve bütün personelim, çocuklarımızı inciten, hırpalayan her türlü davranışla mücadelede sonuna kadar kararlı olduğumuzu bir defa daha dile getirmek istiyoruz…’
**
Diyanet İşleri Başkanı Görmez açıklamasında, ‘..Derhal soruşturma açılarak, görevden el çektirilmiştir..’ diyor. Ama kişi, tazminatını alıp emekli oluyor. Bu bilgi kirliliğini de geçtim.. Söyleyeceğim şudur; Bu olayda, o masum çocuğu kemiklerini kırarcasına döven hoca kadar, hatta daha fazlasıyla müftülükte suçludur. Neden böyle vahim bir olay oluyor da, konuyu polise, jandarmaya, savcılığa bildirmiyorsunuz? Bu suçluyu koruma ve kollamaya girmez mi? Aylardır bu soruşturma bitirilmediyse, bu üzerine kapatmak anlamına gelmez mi?..
**
Yukarıda belirtiğim gibi, iyi ki Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı varmış. Şimdi müftülükte olayı neden savcılığa bildirmediğini, toplumu ayağa kaldıran bu olayı neden gizlediğini gitsin Cumhuriyet Başsavcılığı’na anlatsın… Ne anlatacak, toplum da ben de merak ediyoruz…