Yufka yürekli miyim, nedir, CHP milletvekili Engin Özkoç’un stat arazisi satış ihalesinin ardından yaptığı açıklamayı okuyunca üzüldüm…

Halk itirazına rağmen bu yağmada sorumluluğu olanlar pişkin duruyor, dediğim dedik, öttürdüğüm düdük dercesine rahat; bizimki açıklamasıyla ihaleyi alan işadamına yapma/etme/vazgeç sözcükleriyle yakarıyor…

Hüzünlendim!...

***

Engin Özkoç’un yerel yönetim uygulamalarından habersiz oluşu bir yana, milletvekilinin şehirde olan bitenleri sezemediği de anlaşılıyor; yoksa sorumluluğu olanları etkili yöntemlerle halka teşhir ederek onları geriletmek varken, ihaleyi alan Haşim Gürdamar’ın insafına sığınır mıydı?..

Şimdi kamuoyunda en çok yinelenen soru:

- Engin Özkoç’un umudu madem işadamı Gürdamar’ın insaflı kişiliğiydi, günlerce uğraşarak on binlerce imzayı niçin topladı?...

Yanıt çok basit:

Muhalefet eski model particilikten vazgeçebilmiş değil!..

Milletvekili Özkoç, hem içinden gelen dürtü ile hem de muhalif konumu nedeniyle son dakika hamlesi yapmak zorunda kaldı; muhalif kurguyu baştan iyi ayarlayamadığından tuhaf bir açıklamayla durumu kurtarmaya çalıştı…

Ve ilk elde sendeledi…

Bu olaydan ders çıkarılır mı?...

Bilmiyorum…

Ama bir dost olarak diliyorum…

***

Sakarya ile Türkiye’nin başka şehirleri arasında büyük bir fark var; bizde bugün sıcak bir tartışma olan stat arazisi örneğinde olan ‘vurdumduymazlık’, daha başka deyişle şehir yönetimlerindeki ‘keyfilik’ onlarda olası değildir…

Çünkü oralarda muhalefet var!..

Bu şehirde ise bir numaralı sorun yerel yönetimler karşısında etkili bir siyasal muhalefetin olmayışıdır…

***

İlginç bir dönem yaşıyor Sakarya…

Eğik düzeyde kayan bir şehirde gidişata dur diyen yok…

Peki, yerel seçimlere parmak hesabı ayların kaldığı bir dönemde muhalefet bu açığı doldurabilir mi?

Yolcu tarlasını süren köylüye sormuş:

- Buradan kasabaya kaç saatte gidilir?..

Köylü sesini çıkarmamış..

Yolcu bir kez daha sormuş..

Köylü yine yanıt vermemiş.

Öfkelenen yolcu boş verip yürümeye başlayınca arkasından seslenmiş:

- Beş saatte gidilir!..

Yolcu meraklanmış:

- Peki, bunu neden demin söylemedin?..

Köylü :

- Yürüyüşünü görmeden söyleyemezdim ki..