Sevgili okurlarım bu yazımda eski Türklerde ahlak ve düşünce üzerine duracağım. Büyük milletlerin her biri medeniyet unsurunun bir alanında ün kazanmışlardır. Eski Yunanlar estetik, Romalılar hukuk, Fransızlar edebiyat, Almanlar felsefe Türkler ise ahlakları ile tanınmışlardır. İslamiyet öncesi Türkler bulunduğu bozkır coğrafyasında, at ve demir üzerine kendilerine has bir kültür oluşturmuşlardır. Bu şu anlama gelmez demirin ve atın bulunduğu her yerde aynı kültür meydana gelmemiştir. Nitekim aynı coğrafyada, aynı zamanda farklı kültür tiplerinin varlığı bilinmektedir. Bunun nedeni bir kültürün meydana gelmesi için sadece maddi imkân ve iktisadi neden yeterli değildir.
İnsan faktörü de oluşan kültürde etkili olur. Türk düşüncesinde Tanrı korkusu, millet sevgisi ve doğruluk ilkeleri insan yetiştirmek üzerine kurulmuştur. Burada Türk düşüncesinin esaslarını anlamak için bazı ahlaki değerlerine bakmak gerekir. Türk topluluğunda debdebe, gösteriş ve servete değer verilmez, yalancılıktan da şiddetle nefret edildiği bilinmektedir. Devletlerarası yapılan anlaşmalarda bile söz verilmesi, yazılı anlaşmalar kadar değerli sayılmıştır. “Söz namustur” sözünü ahlaki bir meziyet olarak ortaya koymuşlardır.
Türklerde diğer bir dikkat çekici ahlak özelliği de “utangaç” bir millet olmalarıdır. Yabancı kaynaklara göre Türkler savaş meydanında değil de yatakta ölmekten, esir olmaktan, kadınlarının düşman eline geçmesinden, yalan söylemekten utanırlardı. Durumu daha açıklayıcı olsun diye karşılaştırmalı olarak ele alacak olursak, batı anlayışında Yunan medeniyetinde o dönemlerde yalancılık, hırsızlık normal görülmüş, haksızlık yapmak ise bir güç gösterisi olarak benimsenmiştir.
Türklerin cinsi ahlakları da yüksekti. Yuva, aile ve evdeş muhterem sayılırdı. Kadın özgürdür. Kadın, kocası uzak yolculuğa gitmiş olsa bile eve gelen tanıdığı veya akrabası olan erkeği konuk edebilirdi. Kadına saldırmanın cezası idamdı. Buradan da anlaşılıyor ki Türkler hem ahlaklı hem de iradeli bir millettir.
Türklerin ahlak dairelerine giren idealler şu şekilde sıralanmaktadır. Vatani Ahlak, Meslek Ahlakı, Aile Ahlakı, Medeni Ahlak ve Milletlerarası Ahlak’tır.
Günümüze gelecek olursak, aslında ahlak millet yapısının temelidir. O olmadan hiçbir şey olmaz. Ülkemizde yaşadıklarımız hakkında çok fazla kötü örnek vermek istemiyorum. Sizler benim neleri kast ettiğimi anlamışsınızdır. Akşam haberleri izlediğinizde geçmişimizden uzaklaşmanın bize çok pahalıya patladığını görüyorsunuzdur. Toplumumuzda insanlık dışı ahlaksız davranışlar sergileyenler bu milletin bir parçası değillerdir. Şayet bu canavarlaşmış caniler için idam geri getirilmelidir. Türk toplumunun ahlaki değerini korumak içinde çalışmalar yapılmalıdır. Yapılan bazı tv programları, gençliğe örnek gösterilen kötü kişiler ile Türk-İslam ahlakı saldırı altındadır. Bu durum tespit edilip ahlaki değerlerimiz korunmalıdır.
Yazımı Yahya Kemal Beyatlı’nın bir tespitiyle noktalayayım:
“Eski Türklerin bir dini hayatları vardı, dini hayatları olduğu içinde çok şeyleri vardı; yeni Türklerin de dini hayatları olduğunda çok şeyleri olacak.”