Sevgili okurlar,
Azerbaycan’da ve Türkiye’de ”basın bayramı” coşku ve hüzün ile kutlandı..
“Yine demeçler verildi, yine mesajlar” yayımlandı..
Gazeteciler ile “birliktelik yemekleri” düzenlendi..
Gazetecilerin, “toplum hayatında, ülke bağlamında, yasalar ile belirlenen çerçevedeki görevlerdine vurgular yapıldı, önemi dile” getirildi..
Maalesef gazetecilerin, “gereken ilgiyi, sevgi ve saygıyı gördüğünü bugün kü şartlarda” söyleyemem!..
Yaşamım içinde büyük bir yer tutan “gazetecilik mesleğine” ilk adım attığım günden bu yana, “yaşadıklarımdan çıkardığım dersler bağlamında, bir geriye gidişin hızlı bir şekilde sürdüğünü, çürümenin zirve yaptığını, ifade etmem” sizleri rahatsız etmesin!?
Başta yetkililerimiz, meslek örgütleri  başkanları ve diğer kesimin mesajlarına bakarsanız, “her şey ne güzel, her yer güllük, gülüstanlık” öyle mi?
Bir “basın bayramı da” böyle geçirildi!..
Mesajlar verildi, “ruhsuz içerikler” ile gün kurtarıldı, gitti!

SANSÜRÜN KALDIRILIŞI?
Dikkat ediniz, “matbuattan sansürün kaldırılışının 115. Yılında bile sansür ile sansürcü, cezacı, ayrımcı, ötekileştiren, küçümseyen, illa da yandaş ve titikçe konumuna getirme konusunda, kinci, dindarcı, tarikatçı, hülleci, kopyacı, ötekileştirici, itibarsızlaştıran.. “anlayışlar sürüp gidiyor!..
“Bu kim, kime, dum, duma düzende, bir de çalışma alanlarımızın yasalar ile sınırlandırılması, haklarımızın bir, bir gasp edilmesine”, ne dersiniz?
Hani bir şarkı vardı,” bütün kızlar toplandık,toplandık..Sorduk neden yıprandık,yıprandık” diye başlardı?..
“ Şimdi ne zorlandık,ne zorlandık” diye devam ederdi?
Hatırladınız mı?
İşte şarkıda olduğu gibi,”bütün gazeteciler toplandık, güya yedik, içtik, martavalları dinledik, bayramı kutladık” öyle mi?
“Şu televizyonu karartılanları, şu hapise atılanları, şu kalemini kırmamaya direnenlerı, şu ambargo altında olanları, şu ücret girdabında direnenleri, patronunu gözlerine, ellerine bakanları, ölümlerden ölüm beğenenleri..”, nereye koyacağız?

YOLA ÇIKTIĞIM GÜN?
1975 Yılından bu yana gazetecilek mesleğinin içindeyim..
“Akyazı’nın Sesi” gazetesi ile yola çıktım..
“İnsanları haberdar etmek, bilgilendirmekten öte, insanımıza, yöremize, ülkemize katkıdan öte”, ne düşündük ki?
Palavralar, sahte gülücükler, kahrediş bakışlar, uygulamalar yakar, yıkar bizleri!
Gel de, bu ortam da,” genç gazeteciler, genç kalemciler” yetiştir?
Kazakistan’ın eski başkenti Almatı’da düzenlenen “ 1.Uluslararası Medya ve Turzim Formu” bağlamında, “tekrar gazetecilik mesleğine, eski heyecan ve coşku” ile sarıldım..
“Yaşadığım bu güzellik, bu birliktelik, bu sevgi ve saygı seli”, bana yeter, artar, madalyam olur..
Siz mi?
“Yandışlık ve tetikçilik, ötekileştirici, kutuplaştırıcı manşetleriniz, kin ve öfkeniz ve meslek ödülü madalyanız” ile övünün durun?!
Ne mi söyledi, bizimkiler?

TGF BAŞKANI KARACA
Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Yılmaz Karaca Basında sansürün ilk kez kaldırılışının 115. yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, “gazetecilerin temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı, düşünceyi ifade özgürlüğünü yok edici, halkın haber alma ve bilgi edinme hakkını ortadan kaldıracak önlemlere başvurulmaması çok önemlidir.Yerel basının gelişen teknoloji ve dijital medya unsuru nedeniyle yaşamaları neredeyse güçleşmiştir. Yerel basınımıza destek olunması ve yaşatılması için adeta can suyu niteliği taşıyan yerel yönetim desteklerinin devam etmesi şehirlerimizin arşivi olan
gazetelerimiz için büyük bir önem arz etmektedir’’
dedi.

MATUR’UN MESAJI
Memleketim Sakarya’da da, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sezai Matur ve arkadaşları, meslektaşlarımız onuruna bir yemek verdi.
Yemekte konuşan Sakarya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sezai Matur, 24 Temmuz’un gazetecilerin basın özgürlüğünün yıl dönümünü bayram olarak ilan ettikleri bir gün olduğunu hatırlattı ve basın özgürlüğünün demokrasi ve gazetecilik mesleği için önemine dikkat çekti.  
Matur “ Basın özgürlüğü olmadan insan haklarından, adaletten, haktan, hukuktan bahsetmek mümkün olmaz. Basın özgürlüğüne sahip çıkması gereken gazetecilerdir. Bizleriz.  Hep birlikte özgürlüklerimize ve de demokrasimize sahip çıkalım.
Basılı gazetelerin bitirilmesinin amaçlandığını ve bunun için bir planın devreye sokulduğunu gözlemliyoruz. Uydudan yayın yapan televizyonlar birbir kapandı. TV sayısı 35’e kadar düştü. Radyolarımız telif ücretlerini karşılamakta zorlanıyor. Birbir kapanıyor veya kiralanıyorlar”
dedi. 


BİRLİK BAŞKANI MÜJDAT ÇETİN
Sakarya Gazeteciler Birliği Başkanı N. Müjdat Çetin, “24 Temmuz Basın Bayramı” nedeniyle yaptığı açıklamasında, basın emekçilerinin, kendi içinde bir bütün olabilmesi halinde karşısında bir hiç gücün duramayacağı kesin!.
Demokrasinin vazgeçilmez unsurları arasındaki basının, sadece 10 Ocak ve 24 Temmuz’da hatırlanmaması  gerekir.
Teknoloji geliştikçe, herkesin adeta kendi medyası oluştu.  Çağımızın gereği cep telefonu ile artık isteyen herkes bir basın çalışanı gibi davranmakta, sosyal medyası ile doğru yanlış demeden bilgiyi aktarmakta.
Maalesef, medyadaki senin-benim medyam bölünmelerine gazetecilerde eklenince, ister, istemez meslekte bir dezenformasyon oluştu.
Çıkarılan kanunlar bilgi kirliliğini önlemekten çok adeta bir sansür uygulamasına dönüştü”
dedi..

MESLEK BAYRAĞI?
Bu arada, Sakarya genelinde, “basın bayramı” vesilesi ile kutlamaları ve meslektaşlarımızı bir araya getirme çabaları ile bizleri onurlandıranlar olmadı mı?
Olmaz mı?
Elbette, onlara da teşekkür ederiz!
Ama, basının içinde olduğu durumu, yukarıdaki mesajlardan çıkarmanız, anlamanız mümkün!
Gazetecileri, “yandaş, tetikçi, menfaatcı, adamcı, tarafgir yapan” bu düzen, düzen değildir!..
Üzülerek, ifade edeyim ki, “hem Brüksel bağlamında, hem de Sakarya genelinde olduğu kadar, ülkeme, insanıma hizmet” bizim için onurdur..
Varsın, “bizlere biriler ambargolar koysun, bizleri zincirlere mahküm etmeye kalksın, biz ne kalemimizi kırar, ne boyun eğeriz, ne bildik meslek etik anlayışlarından” taviz veririz..
Bilinmeli ki, “meslek onuru”, her şeyimizdir!
“Genç gazetecilere bırakacağımız miras” budur!
Biz, “bu meslek bayrağını teslim aldıklarımızı asla unutmayız”, berzah alemine yolcu ettiklerimizin, ruhları şad olsun, yaşayanlara da, sağlık ve güzellikler dileriz!
Gölge etmesinler yeter!
Meslek bayrağını yere düşürmeyenlere, direnenlere selamlar olsun!