İstanbul Yenikapı’da 9 Şubat 2020 Pazar günü Saadet Partisinin öncülüğünde tertip edilen Büyük Kudüs Mitingi on binlerce Kudüs sevdalısı vatandaşlarımızca gerçekleştirildi. Saadet Partisinin “siyasi tartışmaları bırakıp Kudüs’ün özgürlüğünde birleşelim” çağrısına 60 sivil toplum kuruluşu ve Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul milletvekili İlhan Kesici, İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Ekrem İmamoğlu, Gelecek Partisi genel başkanı eski başbakan Ahmet Davutoğlu, İyi Parti genel başkan yardımcısı Berna Sukas, il başkanı Buğra Kavuncu, Demokrat Parti genel başkanı Gültekin Uysal, Hüdapar genel başkanı İshak Sağlam, Saadet Partisi genel başkanı Temel Karamollaoğlu, mitingi düzenleyen il başkanı Abdullah Sevim, HAMAS Kudüs sorumlusu Musa Akkari katıldılar. Adalet ve Kalkınma Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, HDP, Büyük Birlik Partisi genel başkanları veya parti yetkililerinin mitinge katılmamaları dikkat çekiciydi. Sayın Ahmet Davutoğlu’nun dediği gibi keşke bütün partiler bu mitinge katılsaydı. Bu partilerin seçmenleri mitinge katılmama kararlarını nasıl karşılıyorlar acaba?
Son genel seçimlerde AKP ve MHP’nin seçim ittifakı yaparak Cumhur İttifakı ismiyle bir araya gelmesi malumunuz. % 50+1 Seçim sistemi gereği bu barajı geçmek için iki parti de birbirine muhtaç olduklarından olsa gerek ki, böyle bir birlikteliği gerçekleştirdiler. Bu bloğun karşısında CHP genel başkanının liderliğiyle demokrasi tarihine geçecek olan ve siyaset bilimi derslerinde okutulacak değerdeki CHP+İYİ Parti+Saadet Partisinin seçim ittifakı yaparak MİLLET İTTİFAKI yapmaları karşı bloktaki CUMHUR İTTİFAKINI rahatsız etmiş olmalı ki, ZİLLET ittifakı diyerek demokrasi ahlakına da, toplumsal ahlaka da uymayan beyanlarda bulunmuşlardır. Oysa, partiler birbirlerinin düşmanı değil rakipleridir. Bu davranışlarıyla kendilerinin icat ettikleri sistemi kendilerine olunca helal, başkalarına haram iki yüzlülüğünü göstermiş oldular.
günkü mitinge iştirak eden bu beş partiden oluşan tabloyu görünce, Türk siyasi hayatı normalleşiyor mu diye düşünmekten kendimi alamadım. Sakarya’da AKP, CHP, MHP ve İYİ PARTİden sonra Saadet Partisi, Gelecek Partisi vd. milletvekillerinin seçilmiş olmaları politikadaki temsilde adalet kuralını gerçekleştirir diye düşünüyorum.
Ancak muhalefet partilerinin acilen sahaya inip, kahve kahve, mahalle mahalle gezerek partilerinin propagandalarını yapmaları; Türkiye’yi mevcut durumdan kurtararak çare olacak görüşlerini şimdiden izah etmeleri gerekir. Çünkü, seçim sathına girildiğinde propaganda yapılıyor olmasının faydası olmadığını biliyoruz.
Türkiye’deki bu ekonomik, sosyal, toplumsal ve ahlaki tabloda muhalefette AKP veya MHP olsa inanıyorum ki ellerindeki medya marifetiyle yeri göğü inleterek başarılı bir muhalefet propagandası yaparak ilk seçimde iktidar olmayı başarırlardı. Aynısını tüm medya karartmasına rağmen Millet İttifakı partileri de yapabilirler.
Siyaset çare üretme yeridir. İnsanımıza üretimi önceleyen, paylaşımda adil olup her kesimin refahtan pay alarak insanca bir yaşama kavuşabileceği, kutuplaşma değil kucaklaşmayı sağlayacak, hesap veren şeffaf yönetim anlayışıyla icraat yapan iktidarları bir an evvel gerçekleştirecek günlerin gelmesini temenni ediyorum.
dış politika ile sonlandırmak istiyorum. Türkiye Suriye konusundaki politikasında pinpon topu gibi bir ABD tarafında, bir Rusya tarafında olmayı bırakıp, Türkiye, İran, Suriye ve Irak ile bir araya gelerek “TİSI” olarak isimlendirebileceğimiz bir yapıya liderlik etse, bu kirli savaşı bitirmesi mümkündür diye düşünüyorum. 70 Yıllık tecrübeler göstermektedir ki NATO, ABD ve İsrail’den dost ve müttefik olmaz. BOP eş başkanlığından derhal vaz geçilmelidir. Böyle bir yola girilirse, TİSI yapısı birlikteliği ile Siyonizmin vaad edilmiş topraklar hayalini boşa çıkarmış oluruz İnşaallah.