AK Parti belediyeleri geçmiş dönemlerde bütçeleri haricinde borçlanarak, kendilerinden sonra göreve gelen veya yeniden seçilen başkanlara yüklü miktarda borç bıraktılar. İktidar partisinin yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısı ve ekibi bu krediler verimli mi, değil mi diye denetledi mi dersiniz. Yoksa Ankara Büyük Şehir Belediyesinin ANKA gibi 750 milyon dolarlık projesi gibi verimsiz ve atıl mı oldu. Tabi ki denetlenmedi. Çünkü ön teker nereden giderse arka teker de oradan gider misali merkezi yönetim israf içerisinde iken belediyeleri de denetlemedi. Ayrıca iktidar, belediyelerdeki yolsuzluk ve usülsüzlükleri tespit eden Sayıştay başkan yardımcısının görev yerini değiştirerek cezalandırmış olduğunu hatırlıyor olmalısınız.
Kamuoyunun bu borçlara karşı “helal olsun, bütçe harici borçla da olsa şu şu ölmez ve gerekli hizmetli ve yatırımları yaptı” diyebileceğimiz projelerden söz edebilir miyiz?
Bazı muhalefet partilerinden AK Partiye geçen başkanlar gerekçe olarak, ilçemize daha iyi hizmet etmek için parti değiştirdik demişler. Arkadaş, iktidarda çok para var da şu bizim partinin belediyelerine vereyim milleti hizmet manyağı yapsınlar tablosu var da ben mi göremiyorum? Yıllardır genel bütçe yapılırken açık pozisyonda bütçe kabul ediliyor zaten. İmar affıydı, paralı askerlikti gibi formüllerle pansuman tedbirlerle bu günlere geldik. Demem o ki, yok böyle bir şey. Gönül belediyeciliği diyerek düğünlere gidiyorlar, cenazelere katılıyorlar, bazı belediyeler de yeni doğan bebelere altın takarak gönül alıyorlar hepsi bu kadar. Sakarya’daki ilçe belediyelerinden sadece Adapazarı Belediyesi gayretli çalışıyor görüntüsü veriyor. Keşke diğer belediyeler için de aynı şeyleri söyleyebilseydim.
Büyük Şehir Belediyesinin hizmetlerini ilçemize çekmek için AK Partiye geçtim derseniz, bu cümlede iki yanlış var. Birincisi büyük şehir belediyesi ilçe belediyelerine bu ilçe benim partimden değil, öyleyse cezalısın sana hizmet yok diyemez, dememeli. İkincisi vatandaş sana ilçendeki bütçen ile bana en verimli hizmeti yap diye oy verdi. Büyük şehir belediyesi ile de iyi münasebet kur, şayet negatif ayrımcılık yaparsa, belediye meclisinle, seçmeninle, basınla gereken baskıyı yap; neticeyi seçmene bırak. Belediye seçimlerinde büyük şehir belediyesi için ayrı, ilçe belediyeleri için ayrı oy kullanıyoruz. Vatandaş sapla samanı ayırır, sen merak etme. İlçe belediyesinin ve büyük şehir belediyesinin performansını, başarı veya başarısızlığını ayrı ayrı değerlendirir. Yoksa büyük şehir belediyesi çalışsın, oylar ilçe belediyesine gelsin, öyle mi? Bu kendine güvenmemek olur, kolaycılık olur.
Ben belediye seçimlerini kendi şahsım olarak kazandım diyorsan, CHP, İYİ PARTİ, SAADET PARTİSİ’ nin desteklerini göz ardı edersen; önümüzdeki seçimlere bakarız.
Belediyecilik hizmetleriyle ilgili bazı hususları sizlerle paylaşmak isterim. Yürümeyi seven birisiyim. Cadde ve sokaklarda yürürken belediyelerin yapması ve yapmaması gereken şeylere dikkat ederek yürüyorum. İnanın çok basit ve ucuz maliyetli olan hizmetlerin yapılmıyor olması beni son derece üzmektedir. Temizlik hizmetleri dahi olması gerektiği gibi değil. Tretuvarlar döşendiği günden beri dokunulmamış Maşallah. Çöken, kırılan ve yerinden çıkmış parke taşları ve benzeri işlere iki kişilik ekip kursanız, tahrip olan yerleri düzeltirsiniz. Başka bir eksik, tretuvar üzerinde ya da kenarındaki özel mülklerdeki ağaçların dalları yayaların yüzüne, gözüne takılıyor. Ya da ağaçlara gereken bakım yapılmadığından altından eğilerek geçmek zorunda kalıyorsunuz. Yine birkaç çalışandan oluşan bir ekip kurarak gerekli düzeltmeleri yapmak çok mu zor?
Yine bu bilişim çağında dahi yağmur yağdığında yollarda su birikiyor ve otomobiller geçtiğinde yayaların üstüne başına pis sular sıçrıyor. Bunun çaresi bellidir; asfalt veya tretuvarı uygularken meyil vermek ve yağmur suyu şebekesini yeterli hale getirmektir. Bir başka sorunumuz, tretuvarları, hatta ara yollarımızı beton, asfalt veya klasik parke taşı ile döşeyeceğimize yağmur sularını toprağa iletecek delikleri büyük dekoratif şekillerde değişik ebatlarda imal edilecek parke taşları ile yenilemek çözüm olabilir diye düşünüyorum. Son yıllarda ülkemizde ve dünyada yağmur yağdığında araçların bile sularda yüzdüğünü görüyoruz. Bu ve benzeri çare arayışları belediyelerin, üniversitelerin ve özel sektörün görevlerinden kabul edilmelidir.
Yerel seçimler öncesi 94 ruhu diyerek oy isteyen AKP genel başkanının belediye başkanları bu tür hizmetleri yapabilirler mi, son on sekiz yılda istisnalar hariç göremedik. Değerli belediye başkanları, Hazreti Ömer efendimizin (Allah Ondan razı olsun ) kendisine her gün sorduğu gibi “bugün Allah için ne yaptın” diye; siz de bugün ilçem için ne yaptım, ilim için ne yaptım diye kendinizi sorgulamalısınız. Yoksa 94 ruhunu ağzınıza almayınız. Zira, 94 MİLLİ GÖRÜŞ BELEDİYECİLİĞİNDE heyecan vardı, ALLAH rızası vardı, saat 24’lere kadar mesai ücreti almadan çalışmak vardı. Kendini ve aile efradını değil, ehil olanı ve ihtiyacı olanı gözetmek vardı. Şimdi sizler bu “metal yorgunluğundan” çıkamazsanız ; vatandaş bunu fark ettiğinde “bu şarkı burada biter”